Logo

1. Hukuk Dairesi2024/11 E. 2024/896 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, kadastro çalışmaları sırasında mirasbırakanlarına ait taşınmazların hatalı olarak davalılar adına tespit ve tescil edildiğini iddia ederek tapu iptali ve tescil davası açmışlardır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, taşınmazların kendi mirasbırakanlarına ait olduğunu ve davalılar adına tescilin hatalı olduğunu ispatlayamamaları, mahkemenin de bu yöndeki iddiaları yerinde görmeyerek davanın reddine karar vermesi gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2014/65 E., 2015/27 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; kararın davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyizi üzerine Mahkemece 24.07.2015 tarihli ek karar ile temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş, ek kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairece ek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece 08.07.2021 tarihli ek karar ile davacılar vekilinin temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Daireye gönderilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda 15.03.2022 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, temyiz edilen davalılar ... vd. vekili gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulü ile önceki günlü geri çevirme kararı ile getirtilen evraklarla birlikte ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, 50, 68, 96, 166, 218, 250, 262, 286, 298, 302, 303, 308, 320, 325, 335, 354, 369, 380, 382, 393, 433, 434, 507, 540 ve 541 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında...oğlu ... adına tescil edildiğini, davalılar tarafından Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2003/150 Esas ve 2003/163 Karar sayılı dava sonucunda kayıt maliki ... oğlu ...’nin soyadının "..." olarak düzeltildiğini ve kesinleşmiş hükme dayanılarak tapu kaydındaki gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra davalılar adına paylı mülkiyet şeklinde intikali sağlanarak tapuya tescil edildiğini, yapılan tespitin ve soyadı düzeltmesinin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek davalılar adına kayıtlı çekişme konusu taşınmazlardaki payların iptali ile adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar; dava konusu taşınmazların mirasbırakanlarından intikal ettiğini, tespitlerin kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.02.2006 tarihli ve 2005/2 Esas, 2006/7 Karar sayılı kararıyla, dava konusu parsellere ait tespitlerin kesinleştiği tarihten 13.01.2005 dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.12.2006 tarihli ve 2006/4845 Esas, 2006/8175 Karar sayılı kararıyla; “ Dava konusu parsellere ait kadastro tutanaklarında özet olarak; satın alma, eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanılarak 1974 yılında tespitleri yapılmış, bu tespitler 1976 ila 1986 yılları arasında kesinleşmiştir.Gerçekten de, tespitlerin kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 üncü maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Mahkemenin bu yaklaşımı tespitlerin kesinleşme ve dava tarihine göre doğru gözükmekte ise de somut olayda durum farklılık arz etmektedir. Davacılar, dava konusu taşınmazın miras bırakanları ... oğlu...yerine...oğlu ... adına tespit edildiğini, daha sonra alınan kararla tespit malikinin soyadının "..." olarak eklendiğini açıklamak suretiyle iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Bu açıklamalara göre davacılar, tespitten önceki miras ilişkisini ortaya koymak suretiyle yapılan düzeltmenin yanlış olduğunu, soyadı "..." olarak eklenen kayıt malikinin miras bırakanları ... oğlu...ile aynı kişi olduğunu ileri sürmek suretiyle istekte bulunmuşlardır. Dava dilekçesindeki olaylar ve iddianın sürülüş şekline göre dava, yanlış yapılan düzeltim davası sonucu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece tespit maliki ile davacı ve davalıların yakınlığı belirlenmeden, iddia ve savunma çerçevesinde delilleri toplanmadan yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Eksik incelemeye dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması kanuna aykırıdır... ” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.2013 tarihli ve 2007/26 Esas, 2013/28 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafa 17.12.2012 tarihli ziraatçı bilirkişi raporu ile belirlenmiş çekişmeli taşınmazların toplam değeri üzerinden eksik harcın tamamlanması için, 24.01.2013 tarihli oturumda gelecek oturuma kadar süre verildiği, davacı tarafın eksik harcı tamamlamadıkları ve eksik harcı tamamlamamak suretiyle dava şartını yerine getirmedikleri gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.02.2014 tarihli ve 2013/10103 Esas, 2014/1035 Karar sayılı kararıyla; “...Mahkemece eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa gelecek oturuma kadar süre tanınması, eksik harcın tamamlanması halinde yargılamaya devam edilmesi, eksik harcın tamamlanmaması halinde ise mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409 uncu maddesi, yeni 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150 nci maddesi uyarınca önce dosyanın işlemden kaldırılmasına ve devamında davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır... ” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemesince İkinci Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02.04.2015 tarihli ve 2014/65 Esas, 2015/27 Karar sayılı kararıyla, davacıların tapu kayıtlarında belirtilen kişinin kendi kök mirasbırakanları olduğu, ayrıca kadastro tespiti sırasında yanlışlık yapıldığı, taşınmazların aslında kendi mirasbırakanları olan kişi üzerinde kaydedilmesi gerekirken davalıların mirasbırakanı adına kaydedildiği, davalıların kötü niyetli olarak muvazaalı işlem yaptığı iddialarının somut deliller ile ispatlanamadığı, mevcut delillere göre davacıların iddialarında haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

1. Mahkemenin yukarıda betirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.07.2015 tarihli ve 2014/65 Esas, 2015/27 Karar sayılı ek kararıyla; davacılar vekilinin temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

3. Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

4. Dairenin 01.10.2020 tarihli ve 2018/5476 Esas, 2020/4661 Karar sayılı kararıyla; “...Mahkemece gerekçeli kararın tebliğinin davacılar vekiline usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı ve davacılar vekilinin ... isimli daimi çalışanı olup olmadığı hususları üzerinde durulduğunu söyleyebilme olanağı da yoktur. Hâl böyle olunca, mahkemece tebligatın usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı araştırılarak, tebligat usulüne uygun olarak yapılmış ise temyiz talebinin reddine karar vermek, şayet tebligat usulüne uygun olarak yapılmamış ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (TebK) 32 nci maddesinde yer alan yasal düzenleme de gözetilmek suretiyle temyiz talebinin süresi içerisinde yapıldığı gözetilerek dosyanın temyiz incelemesine esas olmak üzere Daireye gönderilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile temyiz süresi geçtiğinden bahisle talebin reddi yönünde yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçeleriyle ek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

5. Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.07.2021 tarihli ve 2014/65 Esas, 2015/27 Karar sayılı ek kararıyla, gerekçeli kararın davacılar vekiline tebliğinin usulsüz olduğu, davacılar vekili tarafından yapılan temyiz talebinin süresinde olduğu gerekçesiyle dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Daireye gönderilmiştir.

6. Dairenin 15.03.2022 tarihli ve 2021/7681 Esas, 2022/2125 Karar sayılı geri çevrilme kararıyla; "...tebligatın usulüne uygun olup olmadığı yönünde yapılan araştırmanın yeterli olmadığı, bu araştırmanın sadece Avukat ... ...’nun beyanının esas alınarak yapıldığı, bu nedenle gerekçeli kararın tebliğ tarihi itibariyle gönderilen adreste ...’ın çalışıp çalışmadığı hususunda bu kişinin de dinlenilmesi suretiyle zabıta araştırması yapılması gerektiği, buna göre tebligatın usulüne uygun olup olmadığı yönde değerlendirme yapılması, usulüne uygun ise davacıların temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi, usulüne uygun değilse dosyanın incelenmek üzere Daireye gönderilmesi gerektiği" belirtilerek dosyanın Yerel Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

7. Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.0732023 tarihli ve 2014/65 Esas, 2015/27 Karar sayılı ek kararıyla, davacılar vekiline yapılan karar tebliğinin usulsüz olduğu, davacılar vekili tarafından öğrenmeden itibaren sunulan temyiz dilekçesinin ise süresinde olduğu gerekçesiyle dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Daireye gönderilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamından sonra işin esasına geçildiğini, davacı tanıklarının dinlenmediğini, sadece davalı yanın tanıklarının dinlenildiğini, tapu kayıt malikinin soy isim düzeltilmesine ilişkin Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/150 Esas sayılı davası sonucu verilen 2003/163 Karar sayılı kararda geçen...oğlu ... ile tapu senedine dayanak kadastro tutanaklarında taşınmaz sahibi olarak görünen...oğlu ...’nin aynı kişi olmadığını, anılan kayıt düzeltme davasının temyiz edilmeksizin kesinleştiğini ve taşınmazların malik hanesinde yazılı...oğlu ... kaydının iptali edilerek, ... oğlu ... ... olarak düzeltildiğini, ancak...oğlu ...’nin ölüm tarihinin hicri 1332 (miladi 1916) olarak belirtilmesine rağmen kadastro sırasında tutulan tutunaklarda hak sahibi olarak görünen...oğlu ...’nin 1954,1956 yıllarında öldüğünün belirtildiğini, dolayısıyla davalıların murisleri olduğunu iddia ettikleri...oğlu ... ... ile tapu kayıtlarında malik olarak görünen...oğlu ... isimli şahsın aynı kişi olmadığının tespiti ile davalılar adına yapılan tescilin iptaline karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazlara ait olduğu belirtilen arazi tahrir cevtvelleri ile taşınmazların tapulama tutunaklarının içeriğinin birbirleriyle çeliştiğini, Mahkemece bu çelişki giderilmeksizin bu kayıtların hükme esas alınmasının doğru olmadığını, kadastro tutanak tanıklarının alınan beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, taşınmazların tapulu taşınmazlar olmasına rağmen kadastro tespiti sırasında senetsiz olarak tespit ve tescilinin yapıldığını, davacılarca dosyaya sunulan eski tapu kayıtlarının Devlet arşivleri kayıtlarında yer alıp almadığının sorulmadığını, eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu, taşınmazların hile ile davalılar adına tescilinin sağlandığını, davalılar adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 705 inci maddeleri,

HMK'nın 190 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sırasında ... köyü çalışma alanında bulunan 50, 68, 96, 166, 196, 218, 250, 262, 286, 298, 302, 303, 308, 320, 325, 335, 354, 369, 380, 382, 393, 433, 434, 507, 540 ve 541 parsel sayılı değişik yüz ölçümündeki taşınmazlar...oğlu ... adına tespit ve 13.05.1975 tarihinde tescil edilmiştir. Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.12.2003 tarihli ve 2003/150 Esas, 2003/163 Karar sayılı ilamı ile; tapu kayıtlarındaki "... oğlu ..." adının iptali ile "... oğlu ... ..." olarak düzeltilerek kaydedilmesine karar verilmekle 19.03.2004 tarihli intikal, satış ve pay birleştirmeleri ile çekişmeli taşınmazlar davalılar adına tescil edilmiştir. Davacılar, 13.01.2005 tarihli dava dilekçesi ile çekişmeli taşınmazların miras bırakanları ... oğlu ...'ye ait olup tespitlerin yanlışlıkla...oğlu ... adına yapıldığını, davalıların açtıkları isim düzeltme davası ile...oğlu ... adının...oğlu ... ... olarak düzeltildiğini, yapılan tespit ve soyisimi düzeltmesinin gerçeği yansıtmadığını bildirerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmışlardır.

2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, özellikle davacılar tarafından, dava konusu taşınmazların kendi kök mirasbırakanları ... oğlu ...'ya ait olmasına rağmen kadastro tespitinde hatalı olarak davalıların mirasbırakanı...oğlu ... adına tescil edildiğinin HMK'nın 190 ıncı ve TMK'nın 6 ncı maddeleri uyarınca ispat edilemediği anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 399,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Temyiz edilen davalılar vekili duruşmaya katılmadığından, lehine duruşma vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...