"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1711 E., 2023/1687 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskipazar Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/63 E., 2022/253 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; .... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 161 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda Beytarla köyü sınırları içerisinde kaldığını, bu taşınmazın da içinde olduğu Beytarla ve Çaylı köyü arasındaki sınır davasının devam etmekte olduğunu, davaya konu taşınmazın davalılar tarafından köy merasından sökülerek tapusuz olarak dar bir alanda kullanılmaktayken 2009 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında köy merasına ait olan ve köy sakinlerinin bahçe sulamak için kullandığı toprak havuzu da içine alacak şekilde geniş bir alanı kapsayarak davalılar mirasbırakanı ... adına tescil edildiğini, taşınmazın mera olup başta küçük bir bölümü davalılar tarafından kullanılırken zamanla kısım kısım sökülerek mevcut haline getirildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptaliyle davacı ... adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın Çaylı köyü sınırlarında bulunması nedeniyle davacı ... köyünün dava açma ehliyetinin bulunmadığını, köyler arasında devam eden sınır davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, taşınmazın 50 yıl önce mirasbırakan ... tarafından 18.11.1968 tarihinde....'dan satın alındığını ve kullanıla geldiğini, taşınmazdaki havuzun ise davalıların miras bırakanı tarafından yapıldığını, ayrıca taşınmazın 11.06.1982 yılına ait tapu kayıt örneğinin de mevcut olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen bir kısım yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın tamamının kendilerini bildiklerinden beri davalılar miras bırakanı ... ve davalı ... tarafından kullanıldığını, taşınmazın köye ait mera olmadığını, bir kısmının ise davalılar tarafından kullanıldığını beyan ettiği, azınlıkta kalan bir kısmının ise meradan söküldüğü yönünde beyanda bulunduğu, yapılan ikinci keşif üzerine düzenlenen teknik bilirkişi raporunda 18.11.1968 tarihli gayrimenkul satış senedinin uygulanması sonucunda (B) harfi ile gösterilen ve davalıların kullanımında olan kısmın içerisinde kaldığının tespit edildiği, yine rapora göre taşınmazın evveliyatında 3 parça olup batı kısmındaki yerin ...'a ait olduğu, doğuya doğru olan kısmının 1 nolu temlik edilen taşınmaz olarak satın alındığı, kuzeydoğu tarafında bulunan ve kimler tarafından yapıldığı tam ve kesin olarak bilinemeyen Çaylı köyü halkı tarafından sulamada kullanılan havuzun mevcut olduğu, dosya kapsamında bulunan Teşrinisani 1312 yoklama kaydı ve Eskipazar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/50 Esas sayılı men'i müdahale davası dosyasında düzenlenen krokinin dava konusu taşınmaza ait olmadığı, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın uzun yıllardan beri tarımsal üretimde kullanıldığı kanaatinin bildirildiği, 24.05.2022 havale tarihli harita mühendisi bilirkişi raporunun da bu tespitleri doğruladığı, daha teknik ve kesinlik arz eden deliller olan bilirkişi raporlarına itibar edilmesi gerektiği, yan delil olarak bu yöndeki yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edildiği, toplanan tüm delillere göre (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden taşınmaz üzerindeki zilyetliğin en azından 18.11.1968 tarihli zilyetliği devir senedinden itibaren sürdürüldüğü, her ne kadar üzerinden bazı tarihlerde yol geçse de taşınmaz nadasa bırakıldığında yahut ekili olmadığında köylülerce yol olarak kullanıldığı ve taşınmaz zilyetlerinin buna müsade ettiği, taşınmazın köye ait mera olmadığı, davacı tarafça bu iddiayı destekler nitelikte herhangi bir bilgi veya delilin ibraz edilmediği, (B) ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden davacı tarafın davasını ispat edemediği, (A) harfi ile gösterilen kısımda bulunan havuzun kadimden beri mevcut olduğu, kim tarafından yapıldığının belli olmadığı ancak davacı ... halkı tarafından değil komşu .... köyü halkı tarafından kullanıldığı gerekçesiyle 08.11.2021 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısma yönelik davanın aktif dava husumeti yokluğu nedeniyle usulden reddine, (B) harfi ile gösterilen kısma yönelik davanın esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ... tarafından taşınmazın mera olarak kullanıldığı iddia edilerek taşınmazın tapusunun iptali ile mera niteliği ile sınırlandırılması talebiyle dava açıldığı, toplanan deliller ve düzenlenen bilirkişi raporlarına göre davaya konu taşınmazın kadim mera vasfında olmadığı, uzun yıllardır tarımsal faaliyette kullanıldığı, kuru tarım arazisi niteliğinde olduğu, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları tekrarlamış, köye ait meranın zamanla davalılar tarafından kullanılmasının taşınmazın mera vasfında olmadığını göstermeyeceğini, eski hava fotoğraflarının dava konusu alanın mera olduğunu net olarak gösterdiğini, eski hava fotoğraflarının incelenmemesi neticesinde hatalı bir kanaat oluştuğunu, köy yerlerinde bulunan ortak sulama havuzlarının çevresinin mera olarak adlandırıldığını, sulama havuzlarının etrafının başka bir kişiye ait olmasının fiilen imkansız olduğunu, köy sakinlerinin havuzu kullanmak için başkasının arazisini kullanmasının düşünülemeyeceğini, haksız yere işgalin zilyetlik sayılamayacağını, önceki Mahkeme kararlarının da haksız el atmanın olduğunu gösterdiğini, kaymakamlıkça verilen kararın buna delil olduğunu, ... ve Çaylı köyünün iç içe olup havuzun havuza yakın köylülerce ortak kullanıldığı dikkate alındığında hangi köyün sakinleri tarafından kullanıldığının öneminin bulunmadığını, Çaylı köyü sakinlerinin aynı zamanda .... köyü sakinleri olduğunu, havuzun neticede Beytarla köyü sınırları içerisinde kaldığını, Çaylı köyü sakinleri tarafından dava açılması halinde Çaylı köyü adına tescilinin mümkün olmadığını, bir kısım yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın öncesinde boz olduğunu beyan ettiklerini, Eskipazar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/50 Esaslı dosyasında dinlenen tanığın taşınmazların 25-30 sene önce köy merasına hayır için dikildiğini ancak daha sonra sahiplenildiğini beyan ettiğini, kadastro tutanağının gerçeği yansıtmadığını, eldeki ve önceki uyuşmazlıklarda davalı tarafın 161 ada 3, 5, 7 parsel içinde cüz'i bir yeri kullandığının anlaşıldığını, kullanılan kısmın yıllar içerisinde haksız olarak genişletildiğini, raporda men'i müdahale davasındaki krokinin davaya konut taşınmazla alakası olmadığı bildirilmişse de esasen krokinin parsele uygun olup (1) ile gösterilen kısmın yol olarak belirtilen kısmın üst kısmında olması gerektiğini, men'i müdahale davasının reddine karar verildiğini, anılan davanın da Çaylı köyüne karşı açıldığını ancak kadastro tespitinde bu alanın Beytarla köyünde kaldığını, intikal görmeyen kaydın da değerini yitirdiğini, zilyetlik devir sözleşmesinin delil niteliği bulunmadığını çünkü Hasan Efendi'nin zilyetliğinin de meçhul olduğunu, diğer mirasçılar bilinmediğinden devredenin miras hissesinin nereye tekabül ettiğinin belli olmadığını, harici taksim sözleşmesi de sunulmadığını, davalıların zilyetliklerinin nizasız ve fasılasız olmadığının men'i müdahale davasıyla kanıtlandığını, hava fotoğraflarının da taşınmazın peyderpey kullanıldığını gösterdiğini, 1949 hava fotoğrafında ekili olan ve olmayan alanlar arasında renk farkı bulunduğunu, 1982 hava fotoğrafında taşınmazın güneyindeki parsellerle benzer göründüğünün bilirkişi tarafından belirtildiğini, davalı tarafın men'i müdahale dosyasındaki yoklama kaydının dava konusu taşınmazı kapsamadığını beyanı üzerine davalının isticvabını talep ettiklerini, davalının 3-5 ve 7 numaralı parsellerin eskiden bir bütün olduğunu açıkça beyan ettiğini, isticvap beyanından yoklama kaydının genişletilerek meraya tecavüzde bulunduklarının anlaşıldığını, Mahkemece (A) ile gösterilen bölümün Köy Tüzel Kişiliği adına tesciline, (B) ile gösterilen bölümün yolsuz tescil nedeniyle köy adına ya da intifa hakkı davacı köye bırakılarak Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiğini, davacıların zilyetliğinin 345 m2’ye isabet etmesine rağmen taşınmazın tamamı yönünden davanın reddine karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 161 ada 3 parsel sayılı 5.082,32 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı ziltetliği nedeniyle 16.04.2009 tarihinde ... adına tespit edildiği, tespitin itirazsız olarak 17.08.2009 tarihinde kesinleştiği, davanın taşınmazın mera olduğu iddiasıyla 11.07.2019 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.05.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.