Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1586 E. 2024/2670 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın zilyetlik yoluyla tescili davasında, mahkeme kararının gerekçesinin yetersizliği nedeniyle uyuşmazlık çıkmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında, taraf teşkilinin sağlanması hususunda bozma kararı verilmesine rağmen, mahkemenin esasa ilişkin herhangi bir gerekçe oluşturmadan ve Anayasa ile HMK'nın aradığı unsurları taşımayan bir karar vermesi nedeniyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/158 E., 2021/292 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtaya (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalılar ve dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Mersin ili, Mezitli ilçesi, ... köyü, Köy Civarı Mevkiinde bulunan taşınmazın kadastro çalışmalarında taşlık ve çalılık olduğunu, 1974 yılında çalıları kesip, köklenip, taşları temizleyerek imar-ihya ettiğini, tarla haline getirdiğini, 30 yıldır zilyetliğinde bulundurduğunu ileri sürerek adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ve dahili davalı, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEMENİN KARARI

Mersin 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 09.06.2011 tarihli ve 2008/1122 E., 2011/855 K. sayılı kararı ile; değer itibariyle görevsizlik kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi davacının süresinde talebi ile Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 12.03.2013 tarihli ve 2011/709 E., 2013/141 K. sayılı kararı ile; zilyetlikle kazanma şartları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 1.158,09 m2 kısmın davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ve davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.02.2014 tarihli ve 2013/12589 E., 2014/848 K. sayılı kararıyla eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2015 tarihli ve 2014/615 E., 2015/519 K. sayılı kararı ile; zilyetlik şartları oluştuğundan davanın davanın kısmen kabulüne, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen, dava konusu taşınmazda yüksek gerilim direk alanı dışında kalan 1.142,35 metrekarelik bölümün davacı adına tesciline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ve davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2017/5225 E., 2021/1745 K. sayılı kararıyla Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi ile taraf teşkilinin sağlanması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.11.2021 tarihli ve 2021/158 E., 2021/292 K sayılı kararı ile; Yargıtay bozma ilamında tescil koşulları bozma konusu yapılmadığı davacılar lehine kazanılmış hak söz konusu olduğundan davanın kabulüne, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.142,35 metrekarelik bölümün (yüksek gerilim direk alanı dışında kalan) davacı mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili, Hazine vekili ve dahili davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... vekili ve davalı Hazine vekili temyiz dilekçelerinde; kazanma şartlarının oluşmadığını, taşınmazda genç ağaçlar olduğunu, raporun yetersiz olduğunu, kısmen kabul kararına rağmen lehine vekalet ücreti verilmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, bilirkişi raporunun yeteriz olduğunu, sadece tanık beyanlarına göre karar verildiğini, 10 yaşlı ağaçlar olduğunu, kazanım hakkı doğmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili isteklerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır." hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinde bir mahkeme hükmünün neleri kapsaması gerektiği açıklanmıştır.

07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 E., 1976/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de; “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri

3. Değerlendirme

Mersin ili, Mezitli ilçesi, ... köyünde 1971 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazın taşlık, kayalık ve yar olarak tespit harici bırakıldığı, alınan 17.03.2011 tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 1.158,09 m2 olarak tespit edildiği, yüksek gerilim hattına ilişkin elektrik direğinin davacıya ait 602 parsel içerinde işaretlendiği, hükmen esas alınan 11.06.2015 tarihli ziraat, jeoloji ve harita mühendisi ortak raporunda ise dava konusu taşınma içinde yer aldığı belirtilen ENH hattı pilon yeri 16m2 olduğu, geri kalan kısmın 1.142,35 m2 olduğu, 10 yaşlı kapama limon bahçesi bulunduğu, öncesinde 10-15 yaşlı kayısı köklerinin var olduğu, 04.06.2015 tarihli keşif itibariyle 30-35 yıldır tarım yapıldığı, emek ve masraf sarf ederek imar ihya edildiği, dosya arasına alınan 1978-1990-1992 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın imar ihya edilmiş olarak kullanıldığının belirtildiği, komşu taşınmazların tapulu ve vergi kaydı bulunduğu, kayıtlar dosya arasına alınmakla birlikte bilirkişi raporlarında her hangi bir değerlendirmeye yer verilmediği, yapılan senetsiz araştırmasında davacı hakkında Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2008/61 E. sayılı dosya olduğunun belirtilmesine rağmen dosya arasına alınarak incelenmediği anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

“ Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, Ankara, İkinci Baskı, 2021, s.890-892)

Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

Somut olayda; bozma ilamında esasa girilmeden, taraf teşkili sağlanması yönünden karar bozulmasına rağmen, Mahkemece davanın kabulünün davacı yönünden usuli kazanılmış hak oluşturduğu belirtilerek dava konusu taşınmaz yönünden Anayasa'nın ve HMK'nın aradığı anlamda herhangi bir gerekçe oluşturulmaksızın hüküm tesis edilmiştir.

Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren, hüküm sonucuna uygun bir karar vermek olmalıdır.

Kabule göre de, fen bilirkişi raporları arasında yüksek gerilim hattı ve elektrik direği noktasında çelişki oluştuğundan trafonun yerinin tereddüt oluşturmayacak şekilde tespiti, trafo yerinin dava konusu taşınmazda kaldığının tespiti halinde kime ait olduğunun belirlenmesi ve taraf teşkilinin sağlanması, bilirkişilerce komşu taşınmazlara ilişkin dayanak kayıtlar değerlendirilerek ve hava fotoğraflarının ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, öncesinin ne olduğunu, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresine ilişkin yöntemine uygun belirleme yapılması, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediğine ilişkin araştırma tamamlanarak ilgili dosyasının da değerlendirilmesi gerektiği, hükümün infazı açısından da taşınmazın niteliğinin belirtilmesi ve “yüksek gerilim direk alanı dışında kalan” şeklindeki belirtmenin yerinde olmadığı açıktır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davalılar vekillerinin ve dahili davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın talep halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.