"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/60 E., 2023/746 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/141 E., 2020/270 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; muris Ayşe Kılınç'ın paydaşı olduğu 25394 ada 13 parsel sayılı taşınmazda bulunan 218/4800 arsa paylı dükkanın 88/4800 payını davalıya devrettiğini, asıl amacın bağışlama olup muvazaalı olarak tapuda satış gösterildiğini, murisin kendi evinde oturduğunu, emekli maaşı aldığını, taşınmaz satma ihtiyacının bulunmadığını, kalça kemiği kırığı nedeniyle bir süre kendisinde bir süre de davalının yanında kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; 25394 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmaza ilişkin yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, yüklenici tarafından aynı yerdeki 8 nolu parsel ile birleştirilerek aynı ada 13 nolu parselin oluştuğunu, davacı ile kendisinin taşınmazda 185/2400’er payı olduğunu, davacı, payına karşılık 37 m² zeminde bir adet dükkan karşılığında anlaşırken kendisinin aynı hisse için net 55 m² zeminde bir dükkan karşılığı anlaştığını, murisin 63/2400 payını ise sağlığında çocukları arasında paylaştırmak istediğini, bunun üzerine noterde tadil sözleşmesi imzalandığını, buna göre kendisine 70 m² dükkan verilmesinin kararlaştırıldığını, 55 nolu dükkanın kendisine, 53 nolu dükkanın ise davacıya verildiğini, bu nedenle murisin adına kayıtlı payını devrederek miras paylaşımını gerçekleştirdiğini, müteahhite davacının daha az pay devrettiğini, davanın açılma sebebinin murisin Bostanlı’da bulunan dava dışı 3 ve 7 nolu bağımsız bölümleri olduğunu, murisin ölümü ile kura yapıldığını, 3 nolu dairenin davacıya, 7 nolu dairenin kendisine kaldığını, iki daire arasındaki kat farkı nedeniyle davacıya 100.000,00 TL ödediğini, ancak davacı burada yaşadığından daireyi boşaltmadığı gibi 3 nolu dairenin kiralarını da almaya devam ettiğini, boşaltması için ısrar ettiğinden ihtilaf oluştuğunu, dava konusu dükkanların ise davacı ve davalı tarafça 2000 yılından beri kiraya verildiği, hiçbir sorun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin davacıdan mal kaçırmak veya onu mirasından yoksun kılma amacının olmadığı, temlikin tarafların imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanarak tapuda gerçekleştirilen kat irtifakı kurulumu sırasında arsa paylarında yapılan yanlışlığın tapuda gösterilen bedel ödenmek suretiyle satış yapılarak düzeltilmesi amacını taşıdığı, murisin, sağlığındayken iki çocuğuna birer daire verilmesi yönünde iradesinin olduğu, hak dengesini gözetir biçimde paylaştırmayı amaçladığı, tüm mirasçılar tarafından bunun kabul edilmesinin gerekmediği, davacı tarafından sunulan delillerin muvazaa iddiasını kanıtlamak için yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ispat yükü kendisinde bulunan davacı yanın devrin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığına dair kanıt getirmediği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/(1).b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; devrin bedelsiz olduğunun davalı tarafça ikrar edildiğini, ispatın davalıya ait olduğunu, banka kayıtlarının getirilmediğini, miras payının devri veya miras paylaşımının yazılı olması ve tüm mirasçılar tarafından kabul görmesi gerektiğini, davalının yüklenici ile yaptığı sözleşmelerin imza sayfalarının dosyada olmadığını, bilirkişi raporunda muvazaanın tespit edilmesine rağmen neden buna itibar edilmediğinin açıklanmadığını, gayrimenkul değerleme uzmanın bilirkişi heyetine eklenmesi talebinin dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmazla bağlantısı olmayan Bostanlı’daki taşınmaza ilişkin davalı açıklamaları esas alınarak hatalı karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, muris 1925 doğumlu Ayşe Kılınç’ın 13.11.2016 tarihinde ölümü ile geride çocukları davacı ve davalının mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 25394 ada 13 parsel sayılı taşınmazda bulunun zemin kat 9 (55) nolu dükkan nitelikli taşınmazın 130/218 payı davalı ... ve 88/218 payı muris adına kayıtlı iken murisin payını 28.07.2000 tarihinde davalıya devrettiği görülmektedir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili Av. ...’nın istinaf aşamasında UYAP kaydında meslekten ayrılma nedeniyle kaydı kapandığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı asile 11.01.2024 tarihinde tebliğ edildiği, kararın temyiz edilmediğinden 26.01.2024 tarihinde kesinleştiğine ilişkin şerh verildiği, ancak baroya yazılan yazıda vekil ...’nün vefat ettiği, kaydının bu nedenle silindiği, kurulun 11.05.2021 tarih 96/12 sayılı kararı ile Av. ...’nın dosyalarını devraldığı, eldeki dava dosyasına da 01.12.2021 tarihinde, vefat nedeniyle dosyayı devraldığına ve vekil kaydı yapılmasına ilişkin dilekçe sunduğu anlaşılmakla, kararın kesinleştirilmesi işleminin idari işlem niteliğinde olduğu ve davacı vekili Av. ...’ya Bölge Adliye Mahkemesi kararının 20.02.2024 tarihinde tebliğ edildiği, kararın süresinde vekil tarafından temyiz edildiği; davacı tarafça tanıkların dinlenmesinden vazgeçildiği, sonuç itibariyle iddianın ispat edilemediği anlaşılmıştır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.