Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1747 E. 2024/2866 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak Hazine adına tescil edilmiş taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın Hazine adına hükmen tescilinden itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve hak düşürücü sürenin dava şartı niteliğinde olup re'sen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2189 E., 2024/214 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/298 E., 2022/251 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, ... köyünde kain 114 ada 39 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davacıya annesi ve anneannesinden miras yoluyla intikal ettiğini, taşınmazın içinde en az 50-60 yıllık iki odalı dam olduğunu, düzlüğü bahçe olarak kullandığını, zeytin ağaçları bulunan davacının taşınmazının tapuda 17.219,88 m2 yüz ölçümlü olduğunu, davacının 2020 yılının Kasım ayında yaptırdığı ölçümle, yöresel çalılarla pekilenmiş damın bir odasının yani kullandığı taşınmazının yaklaşık 100 m2 yüz ölçümlü kısmının davalı Hazine adına hâli arazi vasfıyla 4.784,10 m2 olarak tespit ve tescil edilen 114 ada 40 parsel sayılı taşınmazın içinde kaldığını, kazandırıcı zamanaşımı koşullarının kadastro tespitinden önce gerçekleştiğini ileri sürerek 114 ada 40 parsel sayılı taşınmazın keşfen belirlenecek yaklaşık 100 m2 yüz ölçümlü kısmının davalı Hazine adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 114 ada 40 parsel sayılı taşınmazın Ayvacık Kadastro Mahkemesinin 1996/146 Esas ve 1997/81 Karar sayılı kararı ile hâli arazi vasfıyla Hazine adına hükmen tescil edildiğini, güneyinden ve doğusundan yol geçmekte olup diğer yönlerinin şahıs arazileri ile çevrili, denize yaklaşık 700 metre mesafede olduğunu, üzerinde ... Köy Tüzel Kişiliğine ait 2 adet su deposu olduğunu, su depolarının güvenliğini sağlamak ve rekreasyon alanı olarak kullanılmak üzere köy tüzel kişiliğine tahsis edildiğini, hükmen tescil tarihinden itibaren 20 yıl geçmekle zamanaşımının dolduğunu, Hazine adına oluşan tapu hakkında zilyetlikle iktisaptan söz edilemeyeceğini, ayrıca davacının 40 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin Hazine'ye ait olduğunu kabul ederek Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/240 Esasına kayden geçit hakkı davası açtığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.06.2022 tarihli ve 2020/298 Esas, 2022/251 Karar sayılı kararıyla; 114 ada 39 parselin davalı 40 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü kısmının keşfen belirenen toplam değerinin 120.660 TL olduğu, dava konusu 40 parsel sayılı taşınmazın hali arazi vasfıyla, Hazine adına 07.10.1997 tarihinde hükmen tescil edilmesinden davanın açıldığı 21.12.2020 tarihine kadar, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, dava konusu taşınmazın tapulu olması sebebiyle de zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, davacının zilyetlik süresinin de 20 yılı doldurmadığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesindeki olağanüstü zamanaşımıyla iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yazdıkları "kazandırıcı zamanaşımı şartlarının kadastro tespiti öncesinde dolduğuna" dair ifadeleri sehven yazdıklarını, davacının annesi ...'ın 114 ada 39 parseldeki taşınmazı babası ...'ın 09.10.1987'de ölümünden sonra kullanmaya başladığını, dava konusu taşınmazdaki zilyetliğinin de aynı tarihte başladığını, iktisap için gerekli zilyetliğin kadastro tespitinden önce başlayıp tespitten sonra yasal süresini tamamladığını, 1995 tarihli hava fotoğrafında yapının belirgin olmadığını, ancak mahalli bilirkişi beyanlarıyla damın 1994 yılındaki tesis kadastrosundan önce de mevcut olduğunun anlaşıldığını, hali arazi olan dava konusu taşınmazın iktisabı için imar-ihyanın da aranmayacağını, esasen dava konusu yerdeki delicelerin de davacı tarafından aşılanıp tarımsal faaliyet yapıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 31.01.2024 tarihli ve 2022/2189 Esas, 2024/214 Karar sayılı kararıyla; hak düşürücü süre ile mülkiyet hakkının değil, hak arama özgürlüğünün belirli bir süre ile sınırlandırıldığı, bu sürenin de doğrudan kamu düzeniyle ilgili olduğu, dava konusu 114 ada 40 parsel sayılı taşınmazın 07.10.1997 kesinleşme tarihli 1996/146 Esas, 1997/81 Karar sayılı kararına istinaden Hazine adına hali arazi vasfıyla hükmen tescil edildiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 21.12.2020 tarihinde açıldığı, hak düşürücü süreden davanın reddi gerekirken İlk Derece Mahkemesince esasa girilmesinin yargılama ekonomisi ilkesine uygun düşmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının annesi ...'ın 18 yaşından itibaren dava konusu taşınmaza zilyet olduğunu, kendi taşınmazlarının bir kısmının davalı Hazine adına tescil edildiğini 40 parsel sayılı taşınmaz üstünde köy tüzel kişiliğine su deposu tahsis edildikten sonra yeni öğrendiklerini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi irsen intikâl ve kazandırıcı zamanaşımı nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri,

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi,

3. 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, ... köyünde kain 114 ada 40 parsel sayılı taşınmazın senetsizden 4.784,10 m2 yüz ölçümüyle tarla ve su deposu vasfıyla ... Tüzel Kişiliği adına 25.08.1994'te tespit edildiği, tespite itiraz üzerine Ayvacık Kadastro Mahkemesinin 09.07.1997 tarihli ve 1996 Esas, 1997/81 Karar sayılı kararı ile taşınmazın Hazine adına senetsizden hali arazi vasfıyla 4.784,10 m2 yüz ölçümüyle hükmen tesciline karar verildiği, hükmün 07.10.1997 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine Hazine adına tescil edildiği, eldeki davanın 21.12.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmakla dava konusu taşınmazın hükmen tesciline dair kararın kesinleştiği 07.10.1997 tarihi ile davanın açıldığı 21.12.2020 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 346,90 TL fazla yatırılan temyiz harcının talebi halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.