Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1760 E. 2024/3099 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekâlet görevinin kötüye kullanılması suretiyle elden çıkarılan taşınmazlar nedeniyle, taşınmazların üçüncü kişilere devredilmesi sebebiyle açılan tazminat davasında, tüm davalıların sorumluluğunun belirlenmesi ve tazminat miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazları düşük bedelle elden çıkardığı, diğer davalının da vekil ile elbirliği içerisinde hareket ederek davacıyı zarara uğrattığı gözetilerek, dava konusu taşınmazların dava tarihi itibarıyla rayiç bedellerinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece tazminatın kısmen kabulü ile sadece vekilin sorumlu tutulması doğru bulunmayarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/165 E., 2022/1 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul-Direnme

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince önceki kararda direnilmiş, kararın davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, direnme kararının incelenmesi için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş, Hukuk Genel Kurulu tarafından, İlk Derece Mahkemesince bozmadan sonra kararın gerekçesinin değiştirilerek yeni gerekçeyle karar verildiği, gerçek bir direnme kararı olmadığı belirtilip yeni hükmün temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

I. DAVA

Davacı; maliki olduğu 1747 ada 4 ve 9 parsel sayılı taşınmazlar için müteahhit ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak üzere davalı ...’ye 06.01.2014 tarihinde vekâletname verdiğini, davalı ...’ın ise bu iki arsayı 07.01.2014 tarihinde diğer davalı ...’ye fahiş miktarda düşük bir bedelle satış suretiyle devrettiğini, temlikin bilgisi ve iradesi dışında gerçekleştiği gibi kendisine herhangi

bir ödeme de yapılmadığını, aralarında tanışıklık bulunan ve kötüniyetli olan davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde ise dava konusu taşınmazların rayiç bedellerinin tahsilini istemiş, yargılama sırasında taşınmazın el değiştirmesi üzerine davacı vekili HMK'nın 125 inci maddesi gereğince seçimlik hakkını tazminata hükmedilmesi yönünde kullanmış, davacının bu aşamada ölümü üzerine mirasçıları davacı vekiline vekaletname vermek suretiyle davayı sürdürmüşlerdir.

II. CEVAP

1.Davalı ...; davacının dava konusu taşınmazları müteahhit ... isimli şahsa satacağı ve karşılığında iki daire teslim alacağı konusunda anlaşma yaptığını, ancak sağlık problemleri olduğundan tapu müdürlüğünde satış için imza atması konusunda kendisinden ricada bulunduğunu, davacı ile aralarında yardım isteme şeklinde bir diyalog geçtiğini ve bunun karşılığında bir ücret almadığını, vekil edenin talimatıyla hareket ettiğini, tapu müdürlüğüne gittiğinde ...’ın davacı ile anlaştığı şekilde bir sözleşme ve 200.000,00 TL’lik bir senet getirdiğini, ayrıca 40.000,00 TL’nin sadece 20.000,00 TL’sini getirip diğer 20.000,00 TL için daha sonra vermek üzere süre istediğini, bu durumu davacının eşine bildirdiğini, ...’ın diğer davalı ...’ye borcuna karşılık davacıdan alacağı taşınmazları devredeceğini ancak tapuda iki kere masraf yapmamak için kendisinin doğrudan davalı ...’ye satmasını söylemesi üzerine taşınmazları adı geçen davalıya sattığını, vekâletnamenin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak üzere değil de satış için verildiğini, bakiye 20.000,00 TL’yi daha sonra davacının eşine verdiğini, dava dışı müteahhit ...’ın cezaevine girmesi üzerine kötüniyetli olarak bu davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ...; dava konusu taşınmazları davacının vekili olan davalı ...’dan bedelini ödeyerek resmî senetle iyiniyetli üçüncü kişi olarak satın aldığını, müvekkilinin yapılan satışta üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacının müteahhit ... ile yaptığı anlaşmaya istinaden dava konusu taşınmazlar karşılığında müteahhidin 2014 yılının Aralık ayında iki daire vereceğinin belirlendiğini, davacının da buna istinaden davalı avukat olan ...’a taşınmazları dilediği kişiye dilediği bedelle satması yönünde vekâlet verdiğini, ancak müteahhidin cezaevine girmesi sebebiyle dairelerin teslim edilmeyeceği düşüncesi ile davacının bu davayı haksız yere açtığını, müvekkilinin davacı ile müteahhit arasındaki ilişkiyi bilmesi mümkün olmadığı gibi eldeki davanın da dairelerin teslim tarihinden önce açılmış olması sebebiyle ifa tarihi beklenmeden açıldığından usul şartlarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04.04.2017 tarihli ve 2014/707 Esas, 2017/111 Karar sayılı kararı ile; dosya kapsamına göre davacının davalıya vekâletname vermeden önce taşınmazını iki daire ve 40.000,00 TL bedel karşılığında devretme hususunda dava dışı müteahhit ... ile anlaştığı, davalı ...'nin, davacının talimatı doğrultusunda taşınmazı devrettiği, verilen vekâletname kapsamında yapılan işlemde davacının zararına hareket ettiğine ilişkin dosyaya yeterli delil sunulmadığı, tazminat talebinin tamamına yönelik talebin yerinde olmadığı, ancak 40.000,00 TL'nin davalı ... tarafından davacıya verildiğine ilişkin dosyada delil bulunmadığı, dolayısıyla bu miktarın davalı ... tarafından davacıya ödenmesi gerektiği, tapu iptal ve tescil talebinin de davalı ...'ın iyiniyetli üçüncü kişi olup aksi ispat edilemediğinden reddi gerektiği gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin ise davalı ... yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 09.03.2018 tarihli ve 2018/351 Esas, 2018/379 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazların eldeki davanın açıldığı tarihten sonra dava dışı Kadriye Okumuş'a satış suretiyle devredildiğinden 6100 sayılı Kanun’un 125 inci maddesi hükmü uyarınca davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceklerinin sorulması, ayrıca bir kısım davacı ve davalı tanıkları dinlenilmemiş olmakla 6100 sayılı Kanun'un 196 ncı madde uyarınca dinlenmeyen tanıklarla ilgili işlem yapılması suretiyle usuli eksikliklerin giderilmesinden sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2018 tarihli ve 2018/110 Esas, 2018/350 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin seçimlik hakkını tazminata yönelik kullandığı, davalı ...’ın vekâletnameye istinaden davacının talimatı doğrultusunda taşınmazı devrettiği, davacının zararına hareket ettiğine ilişkin yeterli delil sunulmadığı, tazminatın tamamına yönelik talebin yerinde olmadığı, ancak 40.000,00 TL’nin davalı ... tarafından ... ’den alındığı halde davacıya verildiğine ilişkin dosyada delil bulunmadığı gerekçesiyle tazminat isteğinin kısmen kabulü ile 40.000,00 TL'nin davalı ...'dan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

1.İlk Derece Mahkemesinin 18.03.2019 tarihli ek kararı ile davalı ... vekilinin istinaf başvuru ve karar harcını gönderilen muhtıraya rağmen yatırmaması sebebiyle istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 11.09.2019 tarihli ve 2019/988 Esas, 2019/859 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı ve davalı ... vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 24.11.2020 tarihli ve 2019/4135 E., 2021/3694 K. sayılı kararı ile; "...Somut olaya gelince; tüm dosya kapsamından davacı vekil edenin vekaletnameyi düzenlemesindeki amacının çekişmeli taşınmazları devrederek karşılığında iki adet bağımsız bölüm ve nakit para almak olduğu sabit olmasına rağmen, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazları davalı ...’ye devrettiği, satış işlemi sonrasında vekilin satış bedelini ödediğini usulünce ispat edemediği, davacının 200.000,00 TL bedelli senedi kabul etmediği, malik ... ile dava dışı müteahhit ... ve vekilin el ve işbirliği içinde hareket ederek vekil edeni zararlandırdıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararındaki davalı vekil ..., malik ... ile dava dışı müteahhit ...'ın el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıklarına yönelik tespitin Mahkemece de kabul edildiği, ancak bozma kararında tapu iptali-tescil kararı verilmesi gerektiği belirtilmişse de, taşınmazın yargılama sırasında davalı ... tarafından dava dışı 3. kişilere devredildiği, davacının HMK'nın 125 inci maddesi uyarınca talebini tazminata dönüştürdüğü, diğer yandan bozma kararında dava dışı ara malikler ile son kayıt maliklerinin vekil edeni zararlandırdıklarına yönelik bir değerlendirme de yapılmadığı, bu nedenle tapu iptali-tescil kararı verilemediği gerekçesiyle önceki hükümde direnilerek tazminat isteğinin kısmen kabulü ile 40.000,00 TL'nin davalı ...'dan tahsiline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ...’ın vekâlet ilişkisini kötüye kullandığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının Mahkemece de kabul edilmesine rağmen tazminat isteğinin kısmen kabulü ile sadece 40.000,00 TL tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zararlarının halâ devam ettiğini, kendilerine ne daire verildiğini ne de bedel ödendiğini, davalı ...'nin de davalı ... ile el ve işbirliği içerisinde olduğunu, Mahkemece tapu kayıtları getirtilmeden direnme kararı verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca ret sebebi tek olduğu halde davalılar lehine ayrı ayı vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Hukuk Genel Kuruluna Gönderme Kararı

Dairenin 10.01.2023 tarihli ve 2022/5590 E., 2023/68 K. sayılı kararıyla; "...01.07.2021 tarihli bozma kararında da belirtildiği üzere; davacı vekil edenin vekaletnameyi düzenlemesindeki amacının çekişmeli taşınmazları devrederek karşılığında iki adet bağımsız bölüm ve nakit para almak istediği, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazları davalı ...’ye devrettiği, satış işlemi sonrasında vekilin satış bedelini ödediğini usulünce ispat edemediği, davacının 200.000,00 TL bedelli senedi de kabul etmediği, malik ... ile dava dışı müteahhit ... ve vekilin el ve işbirliği içinde hareket ederek vekil edeni zararlandırdıkları anlaşılmıştır. Ne var ki, kayden davacıya ait olan dava konusu taşınmazların davalı vekil ... tarafından 07.01.2014 tarihinde davalı ...'ye temlik edildiği, ...'nin taşınmazları dava açıldıktan sonra 25.09.2014 tarihinde dava dışı Kadriye'ye devrettiği, Kadriye'nin taşınmazları 24.08.2017 tarihinde tekrar davalı ...'ye temlik ettiği, ...'nin de 12.03.2018 tarihinde taşınmazları dava dışı üçüncü kişilere devrettiği, davacı vekilinin 28.09.2018 tarihli celsede HMK'nın 125 inci maddesi uyarınca seçimlik hakkını tazminata hükmedilmesi yönünde kullandığı görülmüştür. Bu durumda, Dairece dava konusu taşınmazların bedellerinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği yönünde hüküm kurulması gerekirken, tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesi doğru değil ise de el ve işbirliği içerisinde davacıyı zararlandıran davalılar için İlk Derece Mahkemesince bedelin kısmen kabulüne karar verilmesi ve kabul edilen kısım yönünden sadece davalı ...'ın sorumlu tutulması da doğru olmadığından HMK'nın 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca Dairece yeni bir karar da verilemeyeceğinden..." direnme kararının incelenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.03.2024 tarihli ve 2023/1-213 E., 2024/155 K. sayılı kararıyla; "...İlk Derece Mahkemesince direnmeye esas kararda davalı ...'ın davacı vekil edeni zararlandırdığı ve diğer davalı ...'nin iyiniyetli üçüncü kişi olmadığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişken direnme kararında davalı malik ... ile dava dışı müteahhit ... ve vekil ...'ın el ve işbirliği içinde hareket ederek vekil edeni zararlandırdıkları, ancak taşınmazı devralan ara malikler ile kayıt maliklerinin vekil edeni zararlandırdıklarının tespit edilememiş olduğu belirtilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Sonuç itibarıyla İlk Derece Mahkemesince ilk kararda bahsedilmeyen yeni hususlara yer verildiği, bozmadan sonra kararın gerekçesinin değiştirilerek yeni gerekçeyle karar verildiği anlaşılmaktadır. Şu hâlde “direnme” olarak adlandırılan kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası ortaya çıkan yeni bir gerekçe ile oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır... Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyiz incelemesini yapma görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olup yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın bozma kararını veren Özel Daireye gönderilmesi gerekir...." gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

E. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 504, 505 ve 506 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının .... Noterliğinin 06.01.2014 tarihli vekaletnamesi ile tanıdığı olan ve avukatlık yapan davalı ...’ı vekil tayin ettiği, davalı vekil ... ile dava dışı müteahhit ... arasında düzenlenen 07.01.2014 tarihli sözleşme ile müteahhitin yapacağı iki adet dairenin davacıya teslimi ve 40.000,00 TL karşılığında dava konusu 4 ve 9 parsel sayılı taşınmazların devri konusunda anlaşmaya varıldığı, sözleşmenin vekil ... ve dava dışı müteahhit ... tarafından imzalandığı, aynı gün davacıya ait dava konusu 4 ve 9 parsel sayılı taşınmazların vekil ... tarafından 07.01.2014 tarihli aynı akitle 5.000,00’er TL bedelle diğer davalı ...'ye devredildiği, dava dışı ... tarafından alacaklısının davacı olduğu 30.12.2014 tediye tarihli 200.000,00 TL bedelli senedin düzenlendiği, davacının bu senedi kabul etmediği, davacının güveni kötüye kullanma suçundan şikayeti üzerine davalı ... hakkında başlatılan savcılık soruşturması sonucunda takipsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, Dairenin 01.07.2021 tarihli bozma kararında belirtildiği ve esasen İlk Derece Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere; davacının vekaletnameyi düzenlemesindeki amacının dava konusu taşınmazları devretme karşılığında iki adet bağımsız bölüm ve nakit para almak olduğu, bu doğrultuda davalı ...'a vekaletname verdiği, ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazları davalı ...’ye devrettiği, satış bedelinin ödendiğinin usulünce ispat edilemediği, davacının 200.000,00 TL bedelli senedi de kabul etmediği, vekil ..., malik ... ile dava dışı müteahhit ...'ın el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları anlaşılmaktadır.

Somut olayda, dava konusu taşınmazların yargılama sırasında davalı ... tarafından dava dışı üçüncü kişilere devredilmesi üzerine davacı vekilinin 28.09.2018 tarihli celsede HMK'nın 125 inci maddesi uyarınca seçimlik hakkını tazminat yönünde kullandığı anlaşılmakla, Dairenin 01.07.2021 tarihli kararında tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerektiği yönündeki değerlendirmenin maddi hataya dayalı olduğu açıktır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazların dava tarihi itibarıyla belirlenen rayiç bedellerinin yasal faiziyle birlikte el ve işbirliği içerisinde bulunan davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar verilmesi ve kabul edilen kısım yönünden sadece davalı ...'ın sorumlu tutulmuş olması doğru değildir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre hükmün ferilerine ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.04.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.