Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1764 E. 2025/2104 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında davalı oğluna yaptığı taşınmaz temliklerinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının miras payına tecavüz teşkil edip etmediği hususunda tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, murisin temliklerinde mal kaçırma kastı bulunduğuna ve davalı oğlunun haksız menfaat elde ettiğine dair iddiasını ispatlayamaması, HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca ispat yükünün davacı tarafta olması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1440 E., 2024/114 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Vakfıkebir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/263 E., 2023/571 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; mirasbırakan babası ...’ın maliki olduğu 3212 (yeni 491 ada 2), 3213 (yeni 491 ada 3), 721 ve 3211 (yeni 491 ada 1) parsel sayılı taşınmazları satış suretiyle davalı oğlu Hüseyin’e temlik ettiğini, murisin 2624 (yeni 492 ada 1) parsel sayılı taşınmazını da yüklenici ...’e temlik ettiğini, ...’in de anılan taşınmazın 5/16 payını davalı ...’e devrettiğini, 2624 parsel sayılı taşınmazda kat mülkiyeti tesis edildiğini, 1 ve 13 numaralı mesken nitelikli, 16, 17, 18 ve 19 numaralı dükkan nitelikli bağımsız bölümlerin davalı ... adına tescil edildiğini, devirlerin tek erkek çocuk olan davalı lehine mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ve bağış niteliğinde olduğunu, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; murisin taşınmazlarını mirasçıları arasında taksim ettiğini, 413 ada 3 (eski 2967) parsel sayılı taşınmazdaki 8/54'er payları davacı ve diğer kızlarına verdiğini, davacıya anılan taşınmazdaki 4. kat 4 numaralı taşınmazın isabet ettiğini, ayrıca 201 ada 1 ve 2, 14 ada 1, 2 ve 3, 415 ada 1 parsel sayılı taşınmazların diğer mirasçılarla birlikte davacıya kaldığını, davacının bu taşınmazlardaki hisselerini sattığını, kendisinin de önalım davası ile geri aldığını, murisin mal kaçırma kastı olması halinde davacıya ve diğerlerine yer bırakmayacağını, davacının önalım davasına misilleme olarak eldeki davayı açtığını, 492 ada 1 parsel sayılı taşınmazda murisin kendisine bir pay devri bulunmadığını, murisin bu taşınmazı bedeli karşılığında ...’e sattığını, kendisinin de satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazları ...’ten aldığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakanın davacı çocuklarından mal kaçırmasını gerektiren bir nedenin varlığı ortaya konulamadığı, murisin geriye 13 parça taşınmaz bıraktığı, mal kaçırma kastı ile hareket etseydi terekesindeki taşınmazları da davalıya temlik edebileceği, davacı vekilince dava konusu edilen taşınmazların toplam değerinin davacıya intikal eden taşınmazın değerinden fazla olduğu belirtilmiş ise de murisin gerçek iradesinin davalı mirasçısının daha fazla pay alması amacıyla davacı tarafa daha az pay almasına yönelik olduğunun dosya kapsamında ispatlanamadığı, murisin asıl amacının paylaşıma yönelik olduğu ve makul paylaşım olarak kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu olayda ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı tarafın murisin davacıdan mal kaçırmasını gerektirecek somut bir vakıa ileri sürmediği, tanıkların da temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığına dair yorum yollu olmayan bir beyanda bulunmadığı, murisin sağlığında davacı tarafa da taşınmaz temlik ettiği, paylaştırma gayesiyle hareket ettiği ve mal kaçırma kastıyla hareket etmediği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek haksız ve hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, murisin mal kaçırma kastı açıkça ifade edilmediğinden tanık gibi delillerle ispatlanabilecek bir olgu olmadığını, istikrar kazanmış içtihatlarda temlikteki gerçek irade ve amacının bir iç sorun olduğu ve gizlendiğinin açıkça ifade edildiğini, temliklerde murisi muvazaalı işlem yapmaya sevk eden saikin erkek çocuğunu kız çocuklarına üstün tutması olduğunu, davalı tanığı ...’nın da murisin, tek erkek çocuğu olan davalıya daha düşkün olduğunu ifade ettiğini, murisin ekonomik yönden bu temlikleri yapmasını gerektirir bir zorunluluğu bulunmadığı gibi davalının da bunları alacak alım gücü olmadığını, başka delil aramaya gerek bulunmadığını, murisin, sağlığında müvekkili dahil kız çocuklarına da temlikte bulunduğunu ancak toplam mal varlığı, kız çocuklarına ve davalı oğluna devrettikleri ile kıyaslandığında murisin paylaştırma gayesiyle hareket ettiğinin söylenemeyeceğini, en değerli mal varlıklarını davalıya devrettiğini, kız çocuklarına pay verip resmi olarak davalı oğluna devir yapmadığı tek taşınmazın 413 ada 3 parsel olduğunu, murisin bu taşınmazda 4 numaralı daireyi 17.09.1999'da müvekkiline devrettiğini, farklı tarihlerde diğer kızlarına da devir yapan murisin davalıya bırakmak istediği 1 numaralı daireyi de 16.08.2002 davalının oğlu Kadircan’a devrettiğini, müvekkiline kalan on iki adet taşınmazın tamamına oğlu vasıtasıyla davalının da ortak olduğunu, beş taşınmazın köyde yer aldığını ve değerinin düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; muris ...’ın 3212 (41,93 m2 yüz ölçümlü) ve 3213 (42,54 m2 yüz ölçümlü) parsel sayılı taşınmazlarını 14.08.2002 tarihinde, 721 (87 m2 yüz ölçümlü) parsel sayılı taşınmazını 29.04.2003 ve 3211 (130 m2 yüz ölçümlü) parsel sayılı taşınmazını 23.01.2006 tarihinde davalı oğlu Hüseyin’e temlik ettiği, 2624 (339,29 m2 yüz ölçümlü) parsel sayılı taşınmazını 19.12.1988 tarihinde dava dışı ...’e devrettiği, ...’in anılan taşınmazdaki 1, 13, 14, 15 ve 16 numaralı bağımsız bölümleri 13.09.1991 tarihinde davalı ...’e temlik ettiği, 2624 parsel sayılı taşınmazda tekrar kat mülkiyeti kurulduğu ve Hüseyin adına 1, 13, 16, 17, 18 ve 19 numaralı bağımsız bölümlerin tescil edildiği, 721 ve 3211 parsel sayılı taşınmazların tevhidi ile 3317 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, murisin 01.01.2012 tarihinde öldüğü geriye miraçsı olarak çocukları Raife, Tülin, Melike, Güler ve Hüseyin’in kaldığı görülmüştür.

Hemen belirtmek gerekir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190/1 hükmü ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca davacı tarafın iddialarını ispatlayamadığı gözetilerek davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle:

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.