"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/176 E., 2022/244 K.
İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar dahili davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, muris ... ...'ın ölümü ile davaya konu 328 ada 3 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümün mirasçılarına intikal ettiğini, kardeşi olan ...’un taşınmazın kentsel dönüşüme gireceğini ve yüklenici ile anlaşacaklarını söyleyerek kendisine vekaletname düzenlettirdiğini ancak dava konusu taşınmazdaki miras payını vekalet görevini kötüye kullanarak davalıya temlik ettiğini, vekil ve davalının el ve iş birliği içinde olduğunu, bedel ödenmediğini, satış iradesi olmadığınıileri sürerek taşınmazın tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; resmi akitte yazan satış bedelinin vekil ...’a ödediğini, davacının vekil ...’un ölmesi üzerine dava açtığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini istemiş, aşamada ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ ve BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince de dahili davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde dahili davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 24.03.2021 tarih, 2020/791 Esas, 2021/1700 Karar sayılı kararı ile; davalının bildirmiş olduğu tanıkların dinlenmesi, toplanan deliller toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerektiği belirtilip Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu payın rayiç bedelinin yarı oranında satış gösterilmek suretiyle devrinin yapıldığı, vekil olan ...' un davacıdan olan alacağına karşılık işlem yapması için yetki verildiği hususunun kanıtlanamadığı, taraflarla akrabalık ilişkisi bulunmayan tanıkların anlatımları itibariyle de dava konusu taşınmazdaki davacıya ait payın davacının iradesine aykırı olarak satıldığı, aksi yönde beyanda bulunan tanığın ...'un eşi olması sebebiyle tarafsız tanıkların anlatımlarına aykırı çelişkili beyanlarına itibar edilemeyeceği, tarafların kardeş olmaları sebebiyle davalının, vekaletnamenin düzenlenme amacını bilebilecek durumda olduğu, vekaletnamenin kentsel dönüşüm doğrultusunda tasarruf yapılması için verildiği ancak vekilin şahsi borçları sebebiyle taşınmazı davalı tarafa mahsuben devrettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Dahili davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bildirilen tanıkların iki kez hazır bulunmalarına rağmen dinlemediklerini ve usulünce çağırılmadıklarını,ihzar çıkarılan tanığın ihzar müzekkeresi nedeniyle kapıda hazır olup olmadığının kontrol edilmediğini, tahkikat bitirilip sözlü savunmaya geçildiğini ancak bu tarihte davacıya sözlü savunma hakkı verilmediği gibi bu oturumda sözlü savunma yapması hukuken gerekli olan davalının e-duruşma hakkı tanındığı ve duruşmaya çağırıp gelmediğinin duruşma zabıtlarına geçirilmeden yokluğunda sadece davacının varlığı ile hüküm kurulduğu, davacı ile davalı arasında bir vekalet ilişkisi bulunmadığını, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, vekaletnamede kısıtlama bulunmadığını, kentsel dönüşüm için verildiğinin belirtilmediğini, davalının vekaletnamenin veriliş amacını bilmesinin mümkün olmadığını, taşınmazdaki dava konusu payı bedelini ödeyerek satın aldığını, görgüye dayalı olmayan tanık ifadelerine göre karar verildiğini, davacı tanıklarının da davacı ile akrabalığı olduğunu, davalı tanığının beyanının dikkate alınmamasının yasal olmadığını, Tapu Müdürlüğünün satıştan önce taşınmaz maliklerine mesaj gönderdiğini, davacının satıştan haberdar olmamasına imkan bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Kartal 20. Noterliğinin 03.02.2015 tarih 3198 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacının, kardeşi ...’u vekil tayin ettiği, dava konusu 328 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımız bölümün tamamı muris ... ... adına kayıtlı iken 02.01.2014 tarihinde ölümü ile mirasçıları kardeşi dava dışı ... ... ile ölen kardeşi ...’nün çocukları davacı ..., davalı ..., dava dışı ..., ... ve ...’ye 04.06.2015 tarih 18103 yevmiye numaralı işlemle intikal ettiği, aynı gün 18162 yevmiye numaralı satış akdi ile kendi adına asaleten, ... ... adına vekaleten ve Kartal 20. Noterliği 03.02.2015 tarihli vekaletnameye istinaden davacı adına da vekaleten dava dışı ... tarafından elbirliği halinde malik oldukları taşınmazdaki miras paylarının davalı ...’e satış suretiyle devredildiği, davacı ...’in veraset ilamına göre miras payının 1/10 olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 240. maddesinde; “Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir. (2) Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez. Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için, işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır.” düzenlemesine yer verilmiş olup İlk Derece Mahkemesince davalı tarafça bildirilen tanıklar için gerekli usuli işlemler yapılmıştır.
Öte yandan, ilk tanık listesinde yer almayan ... dinlenmemiş olup ikinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin HMK’nın 240/2. maddesinde düzenlenen kesin kuralın kamu düzenine ilişkin olduğu ve istisnasını da tanığın ölmesi durumunun oluşturduğu gözetildiğinde, ilk tanık listesinde yer almayan ...’in dinlenilmesinden vazgeçilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dahili davalılar vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
Dahili davalılar vekilinin öteki temyiz itirazına gelince,
HMK’nın "Tarafların duruşmaya daveti" kenar başlıklı 147. maddesinde; "(1) Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat ve sözlü yargılama için duruşmaya davet edilir. (2) Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri, tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150. madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği bildirilir." ve "Sözlü yargılama" kenar başlıklı 186. maddesinde; "(1) (Değişik:22/7/2020-7251/20 md.) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. (Ek cümle: 22/07/2020-7251/20 md.) Şu kadar ki, 150. madde hükmü saklıdır."ve "Ses ve Görüntü Nakledilmesi Yoluyla veya Başka Yerde Duruşma İcrası" başlığını taşıyan 149. maddesinin birinci fıkrasında ise; "Mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine talep eden tarafın veya vekilinin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarına ve usul işlemleri yapabilmelerine karar verebilir.", Hukuk Muhakemelerinde Ses ve Görüntü Nakledilmesi Yoluyla Duruşma İcrası Hakkında Yönetmeliğin e-duruşma talebinin değerlendirilmesine ilişkin olarak düzenlenen 9. maddesinin 1. fıkrasında da; “e-Duruşma talebi hakkında hâkim, duruşma gününden en az bir iş günü önce kabul veya ret hususunda karar verir. Bu karar kesindir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Somut olaya gelince; 01.03.2022 tarihli duruşmada davalı tarafça bildirilen tanıklara ilişkin ara karar tesis edildiği, duruşmanın 26.04.2022 tarihine ertelendiği ve duruşma zaptının davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin 22.04.2022 tarihinde “Ankara’da süreli işlerimiz bulunması nedeniyle İstanbul’da katılım sağlayamayacağımız için e-duruşma talebinde bulunmaktayız. Talebimizin kabul edilerek bu doğrultuda e-duruşma yapılmasını talep ederiz.” şeklinde talepte bulunduğu, Mahkemece bu talep yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilmediği ve davalı vekilinin yokluğunda gerçekleştirilen 26.04.2022 tarihli duruşmada tahkikat aşaması sona erdirilerek sözlü yargılama aşamasına geçildiği anlaşılmakta olup davacı vekilinin beyanı alındıktan sonra aynı duruşmada davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetildiğinde dahili davalılar vekilinin e-duruşma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, bu karar verildikten sonra HMK’nın 186. maddesindeki düzenleme uyarınca sözlü yargılama aşamasına geçilmesi ve işin esası hakkın hüküm tesis edilmesi gerekirken e-duruşma talebi hakkında herhangi bir karar verilmeden vevekile sözlü yargılama duruşmasına katılmaması halinde yokluğunda karar verilebileceği ihtarını içeren bir ihtarat da gönderilmeden HMK’nın 27. maddesinde belirtilmiş olan hukuki dinlenilme hakkına aykırı olacak şekilde dahili davalılar vekilinin yokluğunda sözlü yargılama aşamasına geçilerek hüküm tesis edilmiş olması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Dahili davalılar vekilinin değinilen yönden temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden dahili davalılara iadesine,
Dosyanın İstanbul Anadolu 8. Asliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.