Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1951 E. 2025/2249 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin sağlığında yaptığı taşınmaz temliklerinin muvazaalı olup olmadığı, davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların değerinin tespitinde kullanılan bilirkişi raporunda emsal taşınmazlara yer verilmemesi ve itirazlar üzerine düzenlenen ek raporda da bu eksikliğin giderilmemesi, taşınmazların değerinin doğru tespit edilememesi sonucunu doğurduğundan, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/637 E., 2024/320 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/163 E., 2022/284 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; muris babası ...’ın 2513, 1480 ve 1483 parsel sayılı taşınmazlarının davalı oğlu ... ve gelini ...’ya muvazaalı olarak devrini sağladığını, temlikler bozulmasın diye taşınmazların başka kişiler adına devredilip sonrasında tekrar davalılara döndürüldüğünü, ölünceye kadar tek yaşayan murisin paraya ihtiyacı olmadığını, murisin sonradan pişman olduğunu ve muvazaalı temlikleri bozmak istediğini ancak sağlığında bunu yapamayacağının söylenildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar; murisin mallarını mirasçılarına paylaştırdığını, davacının da hakkını fazlası ile aldığını, davacı ve diğer kardeşleri ...’in murisin sattığı taşınmazlardan elde ettiği para ile otobüs aldıklarını, davacının borcunun kapatıldığını ve iş kurmasına yardımcı olunduğunu, davacının murisle 1995 yılından beri görüşmediğini ve cenazesine de gelmediğini, prostat ve koah hastası olan murisle ilgilendiklerini ve bakımını yaptıklarını, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını, kök ve ek rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlar için herhangi bir emsal taşınmaz gösterilmediğini, kıyasi emsal cetveli oluşturmadığını, merkeze yakınlık, ulaşım durumu, çevresel gelişmişlik, teknik ve altyapı özellikleri, gelir getirme kabiliyeti, çevrenin sosyoekonomik durumu, bölgenin ticari sirkülasyonu, toplu taşıma güzergahlarına, sağlık, eğitim, haberleşme, iletişim, sosyal ve kültürel faaliyetlere yakınlığı bakımından hiçbir objektif kıyaslama ve değerlendirme yapılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; muris ...’ın dava konusu 2513 parsel sayılı taşınmazını 22.03.1996 tarihinde davalı gelini ...’ya temlik ettiği, ...’nın taşınmazı 25.08.2000 tarihinde dava dışı ...’e, ...’in 24.11.2003 tarihinde ...’ya, ...’nın 30.09.2004 tarihinde dava dışı ...’a, ...’un da 29.12.2004 tarihinde taşınmazı tekrar ...’ya devrettiği, murisin 1480 ve 1483 parsel sayılı taşınmazlarını da 25.08.2000 tarihinde dava dışı ...’e temlik ettiği, ...’in de taşınmazları 24.11.2000 tarihinde murisin oğlu olan davalı ...’ye devrettiği; murisin 06.09.2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ..., ..., ... ve ...’nin kaldığı, ...’nin de 03.04.2024 tarihinde öldüğü görülmüştür.

Hemen belirtilmelidir ki, istinaf sınırı ve temyiz sınırının belirlenmesi için dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin doğru tespit edilmesi gerektiği hususunda bir kuşku bulunmamaktadır.

Somut olayda; 22.02.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dava konusu taşınmazların değerlerinin taşınmaz üzerinde bulunan gayrimenkullerin arsa ve bina toplam değeri, yaklaşık yapı birim maliyeti ile bulunduğu yer, konumu, inşaat durumu, paranın alım gücü, çevrede oluşan günün rayiçleri de dikkate alınarak bulunacak bedelden yapının düşülecek yıpranma payından sonraki hak ve nefaset kurallarına göre hesaplandığı bildirilmiş ise de anılan raporda emsal olacak bir taşınmaza yer verilmediği, dava konusu taşınmazlara emsal olduğu iddia edilen taşınmazlara ilişkin ilanlar sunularak bilirkişi raporuna itiraz edildiği, itiraz üzerine hazırlanan 17.03.2022 tarihli ek raporda yine herhangi bir emsal taşınmaz gösterilmeksizin kök rapordaki tespitlerin doğru olduğunun bildirildiği görülmüştür.

Hal böyle olunca; öncelikle temyiz aşamasında ölen davalı ...’nin dava dışı mirasçılarının davaya dahil edilmesi, sonrasında taraflardan varsa yeniden emsal taşınmaz bildirilmesinin istenilmesi, içerisinde gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunacağı konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak taşınmazların konumu, imar durumu, yüz ölçümü, şehir merkezine, yapılaşma alanlarına olan uzaklığı ve tarafların itirazları göz önüne alınıp somut emsaller de değerlendirilerek bilirkişilerden rapor alınması, dava konusu taşınmazların dava tarihi ve temlik tarihleri itibarıyla rayiç değerinin belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan Sebeple;

Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yön itibariyle kabulü ile; temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.