"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/366 E., 2023/191 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul-Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kahramanmaraş ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan, kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan, dilekçede sınırlarını gösterdikleri yaklaşık 5.000 metrekare alanı müvekkilinin 25 yılı aşkın bir süredir nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla bahçe olarak kullandığını ileri sürerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; 6360 sayılı Kanun ile Kahramanmaraş'ın büyükşehir belediyesi statüsüne kavuştuğunu, bununla birlikte dava konusu yerin köy statüsünden mahalle statüsüne kavuştuğunu ve ... Belediyesi sınırları içerisinde yer aldığını, bu nedenle müvvekili idarenin taraf sıfatı kalmadığını ileri sürerek davanın husumet ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalı Hazineye tebliğ edilmiş, ancak davalı Hazine yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
Dava dilekçesi davalı ...'na tebliğ edilmiş, ancak davalı ... yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.06.2015 tarihli ve 2014/966 Esas, 2015/527 Karar sayılı kararıyla; kadastro sırasında tescil harici bırakılan, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 2.328,27 metrekarelik taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği, (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde ise davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.12.2018 tarihli ve 2016/1484 Esas, 2018/7436 Karar sayılı kararıyla; "... Mahkemece, kadastro sırasında tescil harici bırakılan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği, (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde ise davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, keşif sonrası dosyaya sunulan 10.03.2015 tarihli orman bilirkişisi raporunda dava konusu taşınmazın (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerinin 1990 yılında münferit halde muhtelif meyve ağaçları dikilerek tarla olarak kullanılmaya başlandığı, taşınmazın yaklaşık 20-25 yıldır tarla olarak kullanıldığı belirtildiği halde 13.03.2015 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmının killi-kumlu-tınlı, % 2-4 meyilli, % 15-20 taşlı-çakıllı ve az derin toprak yapısında olduğu, bu kısımda en fazla 5-6 yıl öncesinden başlanarak tarımsal faaliyetin yürütüldüğü kanaatine varıldığı belirtilmiş olup bilirkişi raporları arasında oluşan bu çelişki yöntemince giderilmemiştir. Ayrıca çekişmeli taşınmazın sınırındaki 282 parsel sayılı taşınmazın onaylı tutanak sureti ve dayanağı olan belgeler dosya arasına getirtilmemiş, taşınmazın imar durumu araştırılmamış ve taşınmaza ait hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri mühendisleri tarafından inceleme yaptırılmak suretiyle taşınmaz üzerindeki imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik inceleme ve birbiri ile çelişen bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle çekişmeli taşınmazın imar planı içerisinde bulunup bulunmadığı, imar planı içerisinde bulunuyor ise imar planının ne zaman onaylandığı ilgili Belediye ve Büyükşehir Belediye Başkanlığından sorulmalı, taşınmazın kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu göz önüne alınarak taşınmaz imar planı kapsamında ise imar planının onay tarihinden, imar planı dışında ise dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları ve bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları getirtilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra 3 ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yeniden keşif yapılmalı keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, çekişmeli taşınmazın (A) ve (B) bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliklerinin, imar-ihyalarına en erken ne zaman başlanıldığının ve hangi tarihte tamamlandığının, arazilerinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliklerine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın (A) ve (B) bölümlerinin öncesinin ne olduğu, zirai faaliyete konu olup olmadıklarını, eğimlerini, niteliklerini, toprak yapılarını, bitki örtülerini üzerlerindeki ağaçların cinsini, adedini ve yaşını, taşınmaz bölümlerinin imar-ihya edilip edilmediklerini, edilmiş ise imar-ihyalarının hangi tarihte tamamlandığını, taşınmaz bölümleri üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunu belirleyen bilimsel verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. ..." gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2020 tarihli ve 2019/48 Esas ve 2020/487 karar sayılı kararıyla; kadastro sırasında tescil harici olarak bırakılan ve fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporda (A) ve (B) harfi ile gösterilen her iki kısım için de zilyetlik için aranan sürenin aşıldığı, taşınmaz kadastro harici bırakılan yer iken davacı tarafından imar ihya edilerek tarla haline dönüştürüldüğü ve 20 yıldan fazla bir süredir kullanıldığı, orman, mera olmadığı, davacı lehine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 nci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddelerinde öngörülen şartların oluştuğu gerekçesiyle fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 2.328,27 metrekarelik kısım ve (B) harfi ile gösterilen 2.244,71 metrekarelik kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 12.01.2023 tarihli ve 2021/5500 Esas, 2023/199 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.06.2017 tarihli ve 2015/10179 Esas, 2017/4255 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak fen bilirkişisi Mustafa Gizlenci tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.328,27 metrekarelik kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının reddine; davalı Hazine vekilinin 09.03.2015 havale tarihli raporda (B) harfi ile gösterilen 2.244,71 metrekarelik kısma yönelik temyiz itirazları yönünden ise, 09.03.2015 havale tarihli raporda (B) harfi ile gösterilen 2.244,71 metrekerelik kısım üzerinde yer alan zeytin ağaçlarının 6-7 yaşında olduğu, ziraat bilirkişi raporunda bu alanın tarla vasfı ile kullanıldığı belirtilmiş ise de dosya içeriğindeki fotoğraflardan arazinin taşlık yapıda olduğu, alan üzerinde ne gibi tarımsal faaliyet yapıldığının belirtilmediği, zeytin ağaçlarının yaşı ve zilyetlikle edinme süresi birlikte değerlendirildiğinde zilyetlikle edinme şartlarının bu alan yönünden davacı lehine gerçekleşmediği, hal böyle olunca 09.03.2015 havale tarihli raporda (B) harfi ile gösterilen 2.244,71 meterekarelik kısım yönünden davacının tescil talebi hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2023 tarih ve 2023/366 Esas ve 2023/191 Karar sayılı kararıyla; Dairenin bozma ilamı uyarınca fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 2.328,27 metrekarelik taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden ise davanın reddedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddine şeklinde hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu (B) harfi ile gösterilen yerde de müvekkilinin zilyetliğinin gerek hava fotoğrafları gerekse bilirkişi raporları ile ispatlandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen ret kısmının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme hükmünde kısmen kabul kısmen red kararı verilmiş ise de hangi talepler açısından davanın reddine karar verildiğinin hükümde belirtilmediğini, dava konusu tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleşmediğini, bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen alan bakımından olağanüstü zamanaşımına dayanılarak kullanıma dair somut bir belge sunulmadığını, Yerel Mahkeme kararına dayanak teşkil eden unsurların soyut nitelikte olduğunu, kabul kararına konu olan taşınmazın davacı tarafından imar-ihya edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulmadığını, bilirkişi raporlarının yetersiz ve çelişkili olduğunu, bu raporlara istinaden yeterli araştırma yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kahramanmaraş ili, ... ilçesi, ... mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmazlar tescil harici bırakılmıştır.
2. Mahkemece, Dairenin 12.01.2023 tarihli ve 2021/5500 Esas, 2023/199 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde bulunmadığından reddine,
3. Davalı Hazine'nin hükme esas alınan fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümüne yönelik temyiz itirazları incelendiğinde;
Dairenin 12.01.2023 tarihli ve 2021/5500 Esas, 2023/199 Karar sayılı kararı ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden davacı yararına zilyetlikle iktisap koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair Mahkemece verilen karar, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile onanmış ise de, dosya kapsamına getirtilen belgelerden 10.07.1967 tarihinde tescil harici bırakılan dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 29.12.2020 tarihinde yapılan ve 30.06.2021 tarihinde kesinleşen kadastro sonucunda çekişmeli taşınmaz bölümünün, 5.438,03 metrekare yüz ölçümü ve tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilen 125 ada 4 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.
Davacının, dava tarihi itibariyle tapusuz taşınmazın adına tescili isteminde bulunduğu, ancak yargılama sırasında çekişmeli taşınmaz bölümünün tapulu hale geldiği kuşkusuzdur. O halde eldeki davada çekişmeli taşınmazın tapulu hale geldiği dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca Mahkemece fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 09.03.2015 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden infaza elverişli biçimde tapu iptali ve tescili yönünde hüküm kurulması gerekirken çekişmeli taşınmazın tapulu hale geldiği ve davanın tapu iptali ve tescili davasına dönüştüğü gözetilmeksizin yazılı şekilde sadece tescil kararı verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddine,
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının açıklanan yönden kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde davacıya iadesine;
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.