"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2086 E., 2023/1545 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/55 E., 2022/196 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; yaşadığı bir sıkıntı nedeniyle güven ilişkisi ile dava konusu İstanbul ilinde bulunan 223 parsel sayılı taşınmazdaki 9 numaralı bağımsız bölümünü ve Sakarya ilinde bulunan 607 parsel sayılı taşınmazdaki 3/b numaralı bağımsız bölümünü davalıya devrettiğini, taşınmazlardan birinin temliki sırasında yeğeninin vekaleten davalı adına taşınmazı devraldığını, İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/424 Esas sayılı dosyasında devirlerin muvazaalı olduğuna dair hüküm tesis edildiğini, içinde bulunduğu sıkıntılar bittikten sonra taşınmazlarını istediğinde davalının "evler benim" dediğini, taşınmazları geri vermediğini ileri sürerek iptal-tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını, satış bedelini banka kanalı ile ödediğini, davacının iddiasını ispata yarar yazılı bir belge sunamadığını, arkadaşı olan davacının ekonomik darda olması nedeniyle taşınmazları kullanmasına müsaade ettiğini, ancak evden çıkma niyeti olmadığını anlayınca ihtarnameler gönderdiğini, İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/424 Esas sayılı dosyasında davacının satışların gerçek olduğunu beyan ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince ilk kararda; davacı ile davalı arasında inanç sözleşmesi bulunduğunun kanıtlanmadığı, sözleşme, delil başlangıcı niteliğinde belgeler bulunmadığı gibi tanıkla ispatın mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk kararda; davacının delil listesinde yemin deliline dayandığı, davacıya yemin hakkının hatırlatılmadığı, öncelikle eldeki davanın tarafları arasındaki hukuki ilişkinin tespiti yönünden İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/424 Esas ve 2019/164 Karar sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi ve oluşacak sonuca göre hüküm tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinden sonra, İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı arasında inanç sözleşmesi bulunduğunun kanıtlanmadığı, sözleşme, delil başlangıcı niteliğinde belgeler bulunmadığı gibi tanıkla ispatın mümkün olmadığı, davacının delil listesinde yemin deliline dayandığı, kesin süre verilmesine rağmen yemin metni sunulmadığı, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "protokol" başlıklı belgede taraflar arasında inanç ilişkisi bulunduğuna dair açık hüküm olmadığı, usulüne uygun sunulmuş bir delil başlangıcı bulunmadığı ve davacı tarafça davanın ispatına yönelik yemin delili hatırlatılmış olmasına karşılık verilen kesin sürede yemin metnini dosyaya ibraz etmeyip yemin delilinin kullanılmadığı, davanın reddine yönelik verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazların davacı tarafça kullanılmaya devam edildiğini, tarafların 18.09.2019 tarihli sözleşme imza ettiklerini ve bu sözleşme ile davacıya oturduğu evinin iade edileceği veya emri altında özgürce satılacağına müsade edileceğinin davalı tarafından taahhüt edildiğini, hatalı karar verildiğini, mevcut delillerin en azından delil başlangıcı kabul edilip tanık dinlenmesi gerektiğini, işleme dair banka kayıtları, tapu kayıtları, dekontlar, vekaletname ve hatta gerekçeli mahkeme kararının delil başlangıcı sayılabileceğini, dava konusunu sona erdiren protokolün sulh sözleşmesi, yazılı delil, borcu sona erdiren belge, delil başlangıcı sayılmadığını, kayıtların layıkı ile incelenmesi ve doğru bir şekilde yorumlanması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının çekişme konusu İstanbul ilinde bulunan 9 numaralı bağımsız bölümünü 18.11.2016 tarihinde, Sakarya'da bulunan 3/B numaralı bağımsız bölümünü ise 05.12.2016 tarihinde satış suretiyle davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle, ibraz edilen "Protokoldür" başlıklı belgenin yazılı delil/delil başlangıcı olarak kabul edilmemesi doğru olduğu gibi, davacının İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/424 Esas, 2019/164 Karar sayılı dava dosyasında dava konusu taşınmazları davalıya sattığını beyan ettiği gözetilerek davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 6.984,60 TL fazla alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.01.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.