Logo

1. Hukuk Dairesi2024/2494 E. 2024/5173 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/284 E., 2024/469 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/257 E., 2023/437 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ortak murisi ...'nın davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla uzun yıllar zilyetliğinde bulunan Tokat ili, ... ilçesi, ... mahallesinde kain 106 ada 302 parsel sayılı taşınmaza kadastro çalışmaları sırasında muris adına tespit edilmesi gerektiği hâlde, muvazaalı ve yolsuz olarak taşınmaza hiçbir zaman zilyet olmayan davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, muris ...'nin kadastro tespitinden sonraki 10 yıl içerisinde ölmesi sebebiyle hak düşürücü sürenin de söz konusu olmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına tapu kaydının davacı ve diğer mirasçıların miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürenin dolduğunu, murisin 1996 yılında ölümünden dava tarihine kadar 26 yıl geçmesi sebebiyle davacının kötüniyetli olduğunu, muvazaa iddiasını ispata yarar somut delil gösterilmediğini, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihte muris sağ olduğundan o tarihte davacının mirasçı sıfatının da bulunmadığını, mirastan mal kaçırılmadığını, tapusuz taşınmazlar hakkında muris muvazaası iddiasına dayanılamayacağını, murisin terekesi el birliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğundan davacının tek başına dava açamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 19.04.1996 tarihinde kesinleşmesinden itibaren dava tarihi olan 16.07.2021 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, muris ...'nin tespit tarihi sonrasında ölümüyle dava edilebilir hâle gelen muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebinin ise dava konusu taşınmazın öncesinde tapusuz olması nedeniyle zilyetliğin devrinin menkul hükümlerine tabi olduğu, zilyetlik devrinin şekil şartına tabi olmaması nedeniyle muvazaaya dayalı geçersizliğin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris kadastro tespitinden sonraki 10 yıl içerisinde öldüğü için davada hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, hükümde dava konusu taşınmazın menkul hükümünde olduğu belirtilmiş ise de ilk celsede davalı ...'nın taşınmazın murise ait olduğunu ve kadastro tespiti sırasında kendisine ve diğer davalı adına tapuladığını beyan ederek talebi açıkça ikrar ettiğini belirterek İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın davalılar adına kadastro tespitinin 12.02.1996 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği, 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesi uyarınca kadastro tutanakları kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra tutanakta belirtilen hak, sınırlandırma ve tespitlere kadastro öncesi sebeplere dayanarak dava açılamayacağı, davacının taşınmazın öncesinde kök murise ait olduğu ve muvazaalı işlem ile yolsuz olarak tescil edildiği iddiasıyla kadastro öncesi nedene dayanması sebebiyle İlk Derece Mahkemesince tespitten önce dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı olmaması sebebiyle muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği, hak düşürücü süre gerekçesiyle ve diğer davalı ...'in de tapu maliki olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; muris kadastro tespitinden sonraki 10 yıl içerisinde öldüğü için davada hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi ve (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin içtihatlarının da bu yönde olduğunu, hükümde dava konusu taşınmazın menkul hükümünde olduğu belirtilmiş ise de ilk celsede davalı ...'nın taşınmazın murise ait olduğunu ve kadastro tespiti sırasında kendisine ve diğer davalı adına tapuladığını beyan ederek talebi açıkça ikrar ettiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının oratadan kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1. ile 370. ve 371. maddeleri.

2.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14. ve 15. maddeleri.

3.3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu Tokat ili, ... ilçesi, ... mahallesinde kain 106 ada 302 parsel sayılı taşınmazın 20.11.1995 tarihindeki kadastro tespiti sırasında, senetsizden tarafların ortak murisi olan ... oğlu ...'ya ceddininden intikâlen ve taksimen geldiği, ...'nın 20 yılı aşkın nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyedi olduğu dava konusu taşınmazı 1988 yılında seviyyen şartsız olarak davalı oğullarına bağışlayarak zilyetliğini devrettiği gerekçesiyle taşınmazın 1/2'şer paylı olarak davalılar adına tespit edildiği, kadastro tutanağının 20.03.1996 ilâ 18.04.1996 tarihleri arasında askı ilâna çıkarıldığı, tespitin 19.04.1996 tarihinde kesinleşmesi üzerine aynı tarihte 1/2'şer paylı olarak davalılar adına tapuda tescil edildiği anlaşılmakla kadastro tespitlerinin kesinleştiği 19.04.1996 tarihi ile davanın açıldığı 16.07.2021 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Onama harcı peşin alındığından davacıdan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.