"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1855 E., 2023/1085 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 1995/9 E., 2020/114 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleştirilen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/546 Esas sayılı dosyası ile açmış oldukları ve duruşma aşamalarında ölü olduğunu öğrendikleri muris ... hakkındaki davanın red ile sonuçlanması karşısında yasal mirasçılarına yönelik bu davayı açtıklarını, müvekkilinin Hatay ili, İskenderun ilçesi, Avcılarsuyu köyü, Beylik mevkiinde kain 742 parsel sayılı ve 2.080 metrekare yüzölçümündeki taşınmazı, babasından gelen eklemeli zilyetlikle kadimden beri imar-ihya ederek ekip biçtiğini ve kendi malı olarak kullanageldiğini, kadastro tespiti sırasında bu yerin önce Hazine adına, daha sonra da davalılar adına tescil edildiğini, oysa müvekkilinin kadimden beri bu yeri fiilen tasarrufunda bulundurduğunu, müvekkilinin bu taşınmazın 742 parsel sayılı taşınmazı kapsamında olduğunu düşündüğünü, bu nedenle tespite itiraz ettiğini, ancak daha sonra tarlanın kağıt üzerinde parsellere bölünerek ayrı ayrı numaralarla değişik kişilere tapulandığını, bu nedenle 742 parsel sayılı taşınmazla ilgili ek olarak bu davayı açtıklarını, kadimden beridir müvekkilinin mülkiyetinde olan yerin müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/556 Esas sayılı dosyası ile açmış oldukları ve duruşma aşamalarında ölü olduğunu öğrendikleri muris ... hakkındaki davanın red ile sonuçlanması karşısında yasal mirasçılarına yönelik bu davayı açtıklarını, müvekkilinin Hatay ili, İskenderun ilçesi, Avcılarsuyu köyü, Beylik mevkiinde kain 740 parsel sayılı, 4.080 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazı, babasından gelen eklemeli zilyetlikle kadimden beri ekip biçerek kullanageldiğini, kadastro tespiti sırasında bu yerin önce Hazine adına, daha sonra da davalı tarafın itirazı sonucu davalılar adına tescil edildiğini, oysa müvekkilinin kadimden beri bu yeri fiilen tasarrufunda bulundurduğunu, o tarihte babası ... adına hareket eden oğlu ...'in yapılan tespite itiraz ederek mezkur yerin kendi tapularının kapsamı içinde kaldığından bahisle tespitin kendi adlarına yapılmasını sağladığını, müvekkilinin hazır bulunmadığı tespit sonucu söz konusu yerin davalı tarafın tapu kayıtları kapsamında olmadığının komisyon kararının mütereddit ifadesinden de anlaşıldığını, bu nedenle bu davayı açtıklarını belirterek dava konusu taşınmazda tapulama tespiti sonucunda komisyonca verilen kararın kaldırılarak taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, dava tarihinde ölü olan ... ve ... aleyhine dava açıldığını, o tarihte yürürlükte olan HUMK gereğince ölü aleyhine dava açılamayacağını, davacının ve önceleri babasının zilyetliğinin tamamen yarıcılığa dayalı bir zilyetlik olduğunu, diğer bir deyişle davacının çiftçi olarak müvekkillerine ait olan taşınmazlara bakıp gözetmek, ekip biçmek ve elde edilen mahsulün bir kısmını almak şeklinde dava konusu taşınmaza zilyet olduğunu, zilyetliğinin malik sıfatıyla olmadığını, kadastro tespitinde ve itirazın reddinden de bu hususun açıkça anlaşıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ... ve ... aşamada ölmüş, mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 1995/9 Esas sayılı asıl dava bakımından, somut olayda 742 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tutanağının 17.06.1983 tarihinde kesinleştiği, davanın Kadastro Kanunu'nda öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 04.01.1995 tarihinde açıldığı gerekçesiyle 742 parsele yönelik davanın hak düşürücü süreden reddine; birleştirilen 1995/10 Esas sayılı dosya bakımından, dava konusu 740 parsel (750 ada 24 parsel) sayılı taşınmazın kadastro tutanağı incelendiğinde tespitin ... adına 20.10.1939 tarihli 190 tahrir sıra nolu vergi kaydına istinaden yapıldığı, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişilerin ve tanıkların anlatımıyla dava konusu taşınmazın davacı ve babası tarafından yaklaşık 50-60 yıldır kullanıldığının sabit olduğu, davalı tanıklarının bu taşınmazın davalı kök muris ... tarafından kullanıldığını bilmediklerini beyan ettikleri, taşınmazdaki vergi tahrir kaydının 1939 tarihli olması davanın 1995 yılında açılmış olmasına karşın taraf teşkili nedeniyle uzun süre keşfe gidilememiş olması dikkate alınarak o tarihleri bilen mahalli bilirkişi bulunamaması nedeniyle vergi tahrir kaydının birebir uygulanması söz konusu olmayıp özellikle bu davadan önce açılan Mahkemenin 1993/546 Esas sayılı dosyasında yapılan keşifteki mahalli bilirkişi beyanlarında söz konusu vergi tahrir kaydının kuzeyde bir yere ait olduğunun anlaşıldığı, nitekim Mahkemece dinlenilen tanıkların da ...'in taşınmazının iş bu dava konusu taşınmazların kuzey doğusunda bulunduğunu beyan ettiklerinin görüldüğü, buna göre davacının kadastro tespit tarihinden önce 20 yıldır dava konusu taşınmazı nizasız ve fasılasız olarak babasından gelen eklemeli zilyetlik yoluyla kullandığı ve taşınmazdan fiilen istifade ettiğinin anlaşıldığı, sonuç olarak alınan hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde asıl dava olan 1995/9 Esas sayılı dosya yönünden davacının 742 parsele yönelik davasının hak düşürücü süreden reddine, birleştirilen 1995/10 Esas sayılı dosyası bakımından davacının davasının kabulü ile dava konusu Hatay ili, Arsuz ilçesi, Avcılarsuyu Mahallesi 750 ada 24 parsel (eski 740 parsel) sayılı taşınmazın tapu kaydındaki davalıların hisselerinin iptali ile taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu 742 parsel (yeni 750 ada 25 parsel) sayılı taşınmazın ilk tesis tapulama tutanağının 17.06.1983 yılında kesinleştiği, eldeki davanın ise 04.01.1995 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, bu parsele yönelik hak düşürücü süreden red kararının doğru ve yerinde olduğu; diğer dava konusu 740 (yeni 750 ada 24) nolu parsele yönelik dava yönünden, davacının ilk tesis tapulama tutanağına karşı süresi içinde Kadastro Komisyonuna itiraz ettiği, bu itirazın incelenerek komisyon kararı ile reddedilip ilgilere de tebliği neticesinde 01.12.1987 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 04.01.1995 tarihinde açıldığı nazara alındığında kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu, Yerel Mahkemece usul ve esasa uygun biçimde taraflarca bildirilen tüm beyan ve delillerin toplandığı, mahallinde keşif icra edildiği, keşif esnasında mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarının dinlenildiği, bu beyanlara göre tapulama tutanağında isim ve imzaları bulunan tespit bilirkişilerinin öldüğünün görüldüğü, tüm beyanlar bir arada değerlendirildiğinde 740 (yeni 750 ada 24) nolu parseli öncesinde davacının murisi (babası), daha sonra davacının kullandığı, davalı tarafın kullanımına ilişkin herhangi bir bilgi, beyan ve görgü bulunmadığı, bu kullanım süresinin tapulama tutanağının düzenlendiği 1983 yılından öncesine ait olmak üzere en az 25-30 yıl boyunca nizasız fasılasız malik sıfatıyla devam ettirildiği, taşınmazın halen davacının kullanımında bulunan tarım arazisi vasfında olduğu, davacı ve murisinin taşınmazı yarıcılık usulü ile kullandığına yönelik savunma dışında herhangi bir delil de bulunmadığının görüldüğü, bu parsele yönelik davanın kabulüne dair Yerel Mahkeme kararında da herhangi bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Birleştirilen davada davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;
a. Birleştirilen 1995/10 Esas sayılı dosya açısından Yerel Mahkemece davanın kabulü ve hükmün kaldırılması talebiyle istinaf istemlerinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
b. Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmamasına ilişkin itiraz ve def'ilerinin reddinin doğru olmadığını,
c. Dava tarihinde ölü olan ... ve ...'e karşı dava açıldığını, o tarihte yürürlükte olan HUMK gereğince ölü aleyhine dava açılamayacağından davanın reddi gerektiğini,
d. Davacının (önceleri babası) zilyetliğinin tamamen yarıcılığa dayalı bir zilyetlik olduğunu, diğer bir deyişle davacının çiftçi olarak müvekkillerinin murisleri adına taşınmaza bakıp gözetmek, ekip biçmek ve elde edilen mahsulün bir kısımını almak şeklinde dava konusu taşınmaza zilyet olduğunu, zilyetliğinin malik sıfatıyla olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, nitekim kadastro tespitinde ve itirazın reddinden de bu hususun açıkça anlaşıldığını ileri sürerek birleştirilen 1995/10 Esas sayılı dosya açısından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Kadastro sonucu; Hatay ili, İskenderun ilçesi, Avcılarsuyu köyü, Beylik mevki çalışma alanında bulunan 742 parsel sayılı taşınmazın 2.080,00 metrekare yüz ölçümü ve "tarla" vasfı ile senetsizden ... oğlu ölü Kozma Sayığ adına tespit edildiği, askı ilanlarının 17.05.1983-16.06.1983 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde tespite itiraz edilmemesi üzerine kadastronun 17.06.1983 tarihinde kesinleştiği, yenileme kadastrosu sonrasında ise taşınmazın ada/parsel numarasının 750 ada 25 parsel olarak değiştiği, eldeki asıl davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmıştır.
Kadastro sonucu; Hatay ili, İskenderun ilçesi, Avcılarsuyu köyü, Beylik mevki çalışma alanında bulunan 740 parsel sayılı taşınmazın 4.080,00 metrekare yüz ölçümü ve "tarla" vasfı ile senetsizden ... oğlu ölü Kozma Sayığ adına tespit edildiği, davacı tarafından yapılan tespite itiraz edildiği, Tapulama Komisyonunun 03.11.1987 tarih ve 395 nolu kararı ile tespiti bozacak herhangi bir belge ibraz edilmediği gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği, kadastronun 01.12.1987 tarihinde kesinleştiği yenileme kadastrosu sonrasında taşınmazın ada/parsel numarasının 750 ada 24 parsel olarak değiştiği anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olmasına, dava dilekçesinde ölü ... mirasçılarına husumet yöneltilmesine ve böylelikle dava tarihi itibariyle ölü kişi aleyhine değil mirasçıları aleyhine de dava açılmasına göre birleştirilen davada davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Ne var ki; davalılardan ...'in 12.12.2013 tarihinde öldüğü, mirasçılarından ...'in dahili davalı olarak davaya dahil edildiği, ancak İskenderun 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.02.2014 tarih ve 2014/81 Esas, 2014/92 Karar sayılı kararıyla ...'in ...'in mirasını kayıtsız şartsız reddettiği ve kararın 07.03.2014 tarihinde kesinleştiği, dava konusu 750 ada 24 parsel (Eski 740 parsel) sayılı taşınmazda ...'in kayıt malik olmadığı anlaşıldığından, kayıt maliki olmayan ... hakkında hüküm kurulması ve mirasçıları davalı olarak ekli olan ölü ...'in karar başlığında yazılması doğru değil ise de bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Birleştirilen davada davalılar vekilinin temyiz itirazının reddine,
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli karar başlığından davalı ...'in ve ölü ...'in isminin çıkartılmasına kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden birleştirilen davada davalılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.