"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 1987/394 E., 1995/727 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; dava konusu 354 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının davalı Hazine adına tespit ve tescil ediliğini, ancak taşınmazın 1/2 payının Sivas, ..., ... mevki 283 cilt, 17 sahife, 107 nolu (geldisi T. evvel 928 tarih cilt:64, sayfa 23, no:32) tapu kaydına istinaden Anteplioğlu ...’e ait olduğunu, mirasçıları olarak kendilerinin kullandığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile mirasbırakan Anteplioğlu ... adına tesciline karar verilmesini istemişler, 17.10.1989 havale tarihli dilekçe ile mirasbırakanın diğer mirasçılarının davaya dahil edilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; dava değerinin düşük gösterildiği, eksik harcın tamamlanması gerektiğini, bahsi geçen tapu kaydının bu yere ait olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEMENİN KARARI
Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 14.09.1995 tarihli ve 1987/394 Esas, 1995/727 Karar sayılı karar ile; dava konusu taşınmazın davacıların mirasbırakanına ait olduğu, sunulan tapu kaydının taşınmaza uyduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; yeterli araştırma yapılmadığını, tapu kaydının uymadığını, mevki itibariyle uzakta bir yeri belirttiğini, sadece bir hududunun uyduğunun rapor edildiğini, komşu parsellerin okuduğu ...’in bilinmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2613 sayılı (Mülga) Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu’nun 22/H maddesi; “Yapılacak ilânlar ve tahkik üzerine sahibi bulunamayan gayrimenkuller Devlet namına kaydolunur. Bu malların on seneye kadar hükmen müstahikkı çıktığı takdirde namına kaydı tashih edilir ve satılmış ise bedeli verilir.”
Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1993 tarihli ve 1992/8-712 Esas, 1993/46 Karar sayılı kararı,
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 4/3 üncü maddesi,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı, 701 inci, 702 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Mirasbırakan 1303 doğumlu ... (... ...) ...’in 03.06.1957 tarihinde öldüğü geride davacılar ve dava dışı mirasçıların bulunduğu, dava konusu Sivas ili, Merkez ... Mah. ... yolu mevki 354 ada 17 parsel (17.07.2022 tarihli imar işlemi ile 5787 ada 4) sayılı 6.682 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın kadastro çalışmalarında senetsizden 2613 sayılı Kanun'un 22/H maddesi gereğince maliki bilinmediğinden Hazine adına tespit edildiği, komisyonca aynı nedenle Hazine adına tespite ilişkin 25.09.1969 tarihli kararına karşı askı ilanı süresinde dava açılmadığından 21.01.1970 tarihinde kesinleştiği, Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.06.1983 tarihli ve 1983/242 Esas, 1983/473 sayılı kararı ile ... tarafından davalı Hazine aleyhine dava konusu taşınmazın 1/2 payının 283 cilt, 17 sahife, 107 nolu tapu kaydına göre adına tescil edilmesinin talep edildiği, tapu kaydının dava konusu yere uyduğu yarı payının davacıya babası ...’den intikal ettiği gerekçesiyle kabul edildiği ve deracaattan geçerek 28.02.1984 kesinleştiği, taşınmazın 1/2 payının Hazine adına hükmen 09.05.1986 tarihli işlemle kayıtlı olduğu, yargılama sırasında Tapu Müdürlüğü tarafından gönderilen Sivas ili, ... mevki 32 no, K. evvel 928 tarihli tapu kaydının keşfen dava konusu yere mevki ve hudutları itibariyle uymadığı, sadece bir hududunun (... oğlu ...) uyduğunun belirtildiği, ancak davacının dava dilekçesinde dayandığı Sivas, ..., ... mevki T. evvel 928 tarih cilt:64, sayfa 23, no:32 tapu kaydının malikinin ... ...’nın vefatı ile mirasçıları tarafından satıştan ... ve ... oğlu ... adına olduğu, gittiği Şubat 1963 tarih no:107(... kızı ... adına olup gittiği yok) ve 20.03.1959 tarih no:79 olduğunun belirtildiği, komşu taşınmazların dayanak tapu kayıtlarında dava konu yönü Zaptiye ... .../... tarlası/... oğlu ... ve ... oğlu ... okuduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 701 ila 703 üncü maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nin 701 inci maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oy birliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK'nın 702/2 nci maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Aynı Kanun'un 640 ıncı maddesi, “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. ” hükmünü düzenlemektedir.
Somut olayda, davacılar tarafından tereye iade istekli dava açıldığı, yargılama sırasında bir kısım mirasçıların davaya dahil edilmesinin talep edildiği, ancak dava dışı mirasçıların da bulunduğu, kaldı ki dahil edilmesi talep edilen mirasçılara yalnızca tebligat çıkarıldığı, olurlarının alınmadığı veya terekeye temsilci tayin edilmediği anlaşılmakla, Kanun'un aradığı anlamda taraf teşkilinin sağlanmadığı açıktır.
Hal böyle olunca, taraf teşkilinin sağlanması zorunlu bulunduğundan, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640 ıncı maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de, sınırlandırmanın 2613 sayılı Yasa hükümlerine göre yapıldığı, davacıların tapu kaydına dayandığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 4/3 üncü maddesi gereğince ek bir yıllık süre içinde açılan bu davanın dinlenmesi gerektiği, dava dilekçesinde dayanılan tapu kaydının dosya arasına alınan tapu kaydı olmadığı, Sivas ... ... mevki T. evvel 928 tarih cilt:64, sayfa 23, 32 nolu tapu kaydının dava konusu yere uyduğunun keşfen ve Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.06.1983 tarihli ve 1983/242 Esas, 1983/473 Karar sayılı kesinleşen ilamı ile sabit olduğu, ancak tapu kaydının gittisi olduğu anlaşılan 20.03.1959 tarih 79 nolu tapu kaydının dosya arasında yer almadığı, belirtilen kaydın tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmesi, revizyon görüp görmediğinin tespiti (revizyon görmüşse, revizyon gördükleri parsellerin kadastro tutanakları ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının temini) gerekirken eksik araştırma ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, ölü kişi adına tescil kararı verilmesi de isabetli değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Yasa’nın 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
01.07.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.