Logo

1. Hukuk Dairesi2024/2628 E. 2025/2639 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz satışının muvazaalı olup olmadığı ve mirasçıların tenkis hakkının düşüp düşmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıya yapılan taşınmaz satışının gerçek bir satış olduğu, satış bedelinin gerçeği yansıttığı, mirastan mal kaçırma amacı bulunmadığı ve tenkis davası açma süresinin geçtiği gerekçeleriyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/575 E., 2024/373 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/501 E., 2021/318 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; mirasbırakan dedeleri ...’ın maliki olduğu 118 parsel sayılı taşınmazının 5000/34625 payını davalı oğlu ...’a satış suretiyle devrettiğini, murisin taşınmazı satmasını gerektirir bir neden bulunmadığını, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı; 1969 yılından 1984 yılına kadar Almanya‘da fayans ustası olarak çalıştığını, yurt dışında elde ettiği kazanımlar sonucu dava konusu taşınmazı muristen 1973 yılında bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin taşınmazının 5000/34625 payını 1973 tarihinde davalı oğlu ....’e satış suretiyle devrettiği, geri kalan paylarını ise 1975 tarihinde dava dışı ....’a devrettiği, 1987 yılında Karayolları Genel Müdürlüğünün yaptığı kamulaştırmalar nedeniyle taşınmazın ifraz edildiği ve yeni oluşan parsellerde bir kısım payın davalı adına tescil edildiği, yeni oluşan 1313 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırıldığı, oluşan 7062 ada 13 ve 1195 parsel sayılı taşınmazlarda 5000/34625 payın davalı adına kayıtlı olduğu ancak bu parsellere ilişkin kamulaştırma işlemlerinin devam edip henüz tamamlanmadığı, dava konusu taşınmazın temlik tarihindeki belirlenen değeri ile satış değeri arasında misli fark olmadığı, bu yerin bir kısmının fiilen yol ve kavşak olarak kullanıldığı ve Karayolları Genel Müdürlüğüne satıldığı, muris tarafından taşınmazın bedeli karşılığı satıldığı, murisin dava dışı kişilere de hisse devri yaptığı, davacı tarafça iddianın ispat edilemediği, tenkis talebi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın 1973'de davalıya bedeli karşılığında satıldığı, satış değerinin gerçek bedeli yansıttığı, sadece davalıya değil kök muris ...'ın dava dışı kişilere de hisse devirleri yaptığı, mirastan mal kaçırmaya yönelik bir eyleminin bulunmadığı, öte yandan, tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle düşeceği, bu hususlar gözetildiğinde somut olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında aranan koşulların oluşmadığı, tenkis isteği yönünden ise mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 4721 sayılı TMK'nın 571/1. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince davacı tarafın muris muvazaasına yönelik iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil istemi yönünden davanın esastan reddine, terditli tenkise yönelik talebin ise hak düşürücü süreden usulden reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya, maddi vakıalara aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların murisin yaptığı devirden dava açmadan kısa bir süre önce haberdar olduklarını, işlemin gerçek bir satış olmayıp mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, davalının dava konusu taşınmazı satın alacak güce sahip olmadığını, taşınmazın satış değeri ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğunu, satış tarihinde murisin iyi bir gelire sahip olup taşınmazı satmasına ihtiyacı olmadığını, davalının taşınmaz için bedel ödediğini ispatlayamadığını, bilirkişi tarafından taşınmazın satış tarihindeki değerinin hatalı olarak belirlendiğini, gerçek piyasa değerinin belirlenmediğini, sadece tapudaki emsallerin araştırıldığını, tenkis talebi yönünden hak düşürücü sürenin geçmediğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1911 doğumlu mirasbırakan ...’ın 03.12.2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak 1992 yılında ölen oğlu ...’den olma davacı torunları ... ve ... ile, davalı oğlu ... ve dava dışı oğulları .... ve ...’un kaldığı, mirasbırakanın maliki olduğu 118 parsel sayılı 34.625,00 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmazının 29625/34625 payını üzerinde bırakarak 5000/34625 payını 14.08.1973 tarihinde davalı oğlu ....’e satış suretiyle devrettiği, murisin taşınmazdaki kalan payını da 22.04.1975 tarihinde eşit paylarla dava dışı ...ve ...’a satış suretiyle devrettiği, 1987 yılında taşınmazın ifrazı sonucu 1195 parsel sayılı taşınmazda 5000/34625 payın davalı adına tescil edildiği, yine ifraz sonucu oluşan 1196 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucu 1313 ve 1314 parsel sayılı taşınmazlarda 5000/34625‘er payların davalı adına tescil edildiği, 1314 parsel sayılı taşınmazın imarı sonucu oluşan 7062 ada 13 parsel sayılı taşınmazda 346576/2400000 payın davalı adına tescil edildiği, 1313 parsel sayılı taşınmazdaki payın ise davalı tarafından 03.04.1992 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğüne satış ile devredildiği, 1314 parsel sayılı taşınmazın da kamulaştırıldığı ancak tapuda halen davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.05.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.