Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3232 E. 2025/307 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı iddia edilen paylaşım nedeniyle kadastro tespitinden sonra oluşan tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin talep ile muhdesatın aidiyetinin tespiti taleplerinin hukuki dayanağının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin kadastro tespit tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması ve muhdesatın aidiyetinin tespiti talebinin ise ıslah yoluyla ileri sürülemeyeceği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1144 E., 2022/1343 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ermenek 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/21 E., 2020/454 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı ... vekili ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı ...; 171 ada 65, 66 ve 67 parsellerin içerisinde yer alan ve dava dilekçesinin ekindeki krokide (A) olarak gösterilen kısmın mirasbırakan babası ... ... ...'ın sağlığında 1990-1991 yıllarında yaptığı paylaşımda kendisine verildiği halde kadastro sırasında hata ile mirasbırakan adına tescil edildiğini, dava konusu kısmı 30 yıldır kendisinin kullandığını, taşınmaz üzerinde var olan binayı yenileyip inşaa ettirdiğini, mirasbırakan tarafından yapılan bu paylaşıma bütün mirasçıların da ... gösterdiğini ileri sürerek 171 ada 65, 66 ve 67 parseller içerisinde kalan dava konusu kısmın tapusunun iptali ile adına tescilini istemiş; davacı vekili aşamada sunduğu ıslah dilekçesiyle, öncelikle tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, mümkün olmazsa dava konusu kısım üzerinde yer alan binanın davacıya aidiyetinin tespitini istemiştir.

Birleştirilen 2018/42 Esas sayılı davada davacı ...; 171 ada 65, 66 ve 67 parsel sayılı taşınmazların içinde yer alan ve dava dilekçesinin ekindeki krokide (E) olarak gösterilen kısmın mirasbırakan babasının sağlığında 1990-1991 yıllarında yaptığı paylaşımda kendisine verildiği halde kadastro sırasında hata ile mirasbırakan ... ... ... adına tescil edildiğini, dava konusu kısmı 30 yılı aşkın zamandır kendisinin kullandığını, mirasbırakan tarafından yapılan bu paylaşıma bütün mirasçıların da ... gösterdiğini ileri sürerek 171 ada 65, 66 ve 67 parseller içerisinde kalan dava konusu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

Birleştirilen 2018/43 Esas sayılı davada davacı ...; 171 ada 65, 66 ve 67 parsel sayılı taşınmazların içinde yer alan dava konusu kısmın mirasbırakanın sağlığında yaptığı paylaşımda kendisine verildiği halde kadastro sırasında hata ile mirasbırakan ... ... ... adına tescil edildiğini, oysa taşınmazlarda herkesin kendine ait kısmı kullandığını, taşınmaz üzerine ev yaptırdığını ileri sürerek 171 ada 65, 66 ve 67 parseller içerisinde kalan evi ve müştemilatının bulunduğu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa muhdesatın aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.

Birleştirilen 2018/44 Esas sayılı davada davacı ...; 171 ada 65, 66 ve 67 parsel sayılı taşınmazların içinde yer alan dava konusu kısmın mirasbırakanın sağlığında yaptığı paylaşımda kendisine verildiği halde kadastro sırasında hata ile mirasbırakan ... ... ... adına tescil edildiğini, oysa taşınmazda herkesin kendine ait kısmı kullandığını, taşınmaz üzerinde evinin bulunduğunu, kardeşi ...'ın borçları sebebi ile dava konusu taşınmazların satış tehdidi ile karşı karşıya olduğunu ileri sürerek 171 ada 65, 66 ve 67 parseller içerisinde kalan evinin bulunduğu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa muhdesatın aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.

Asli müdahiller ... ve ... vekili; davacı ...’in borçları sebebiyle başlattıkları icra takibinin kesinleşmesi sonucu dava konusu taşınmazlarda borçlu ...'in hissesine haciz konduğunu ve Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/250 Esas sayılı dosyası üzerinden taşınmazlar hakkında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar; davaya cevap vermemişler, duruşmalara da katılmamışlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile; kök 171 ada 30 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 1994 yılında kesinleştiği, daha sonra taşınmazın dava konusu 171 ada 65, 66 ve 67 parsellere ifraz edilerek 1998 yılında muris adına tapuya tescil edildiği, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık sürenin fazlasıyla geçtiği anlaşılmışsa da davacıların kadastro öncesi değil mirasbırakan babalarının vasiyeti ve mirasçılar arasındaki paylaşıma dayandıkları, bu nedenle davada hak düşürücü sürenin uygulanmadığını, ancak davacıların mirasbırakan babalarının mirasının paylaşıldığı ve dava konusu kısımların kendilerine isabet ettiği iddialarını kanıtlayamadıkları gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davalarda iptal-tescil isteğinin reddine; muhdesatın aidiyetinin tespiti isteği yönünden ise; tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarıyla dava konusu taşınmazlar üzerindeki ev ve müştemilattan oluşan yapıların asıl ve birleştirilen davada davacılar tarafından yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davalarda muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde asıl davacı ... vekili, birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili ile asli müdahiller vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ...'in alacaklıları ... ve ... tarafından fer'i müdahil sıfatıyla dilekçe sunulmuşsa da davacıların tapu iptali ve tescil talebi bakımından haciz haklarının korunmasını talep ettikleri ve dilekçelerini harçlandırdıkları dolayısıyla davaya asli müdahil sıfatıyla katıldıklarının kabulünün gerektiği, asıl ve birleştirilen davalarda davacıların 1990-1991 yılında mirasbırakanın sağlığında yaptığı taksime dayandıkları, kadastro tespitinin ise 1993 yılında yapıldığı, dolayısıyla davacıların kadastro öncesi nedene dayandıkları, ancak iptal-tescil isteği yönünden dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Kanunu'nun 12/3. maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, asıl ve birleştirilen davalarda iptal-tescil isteğinin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddinin doğru olmadığı; muhdesatın aidiyetinin tespiti isteği yönünden ise asıl davada davacı ... vekili ıslah yoluyla tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde muhdesatın aidiyetinin tespitini istemişse de ıslah yoluyla davaya yeni taleplerin eklenemeyeceği, bu nedenle asıl davada muhdesata ilişkin talep hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığı, birleştirilen ...'in davası yönünden ise fen bilirkişi raporunda (A2) olarak gösterilen iki katlı üstü mesken altı dükkan olan muhdesatın alt katındaki dükkanın kadastro öncesi dönemde yapıldığı anlaşıldığından zemin katındaki dükkana ilişkin muhdesatın tespiti yönünden Kadastro Kanun'unun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, üst katındaki meskenin ise kadastro tespitinden sonra yaptırıldığı, birleştirilen davacı ... yönünden ise fen bilirkişi raporunda (A3) ile gösterilen mundesatın tamamının kadastro tespitinden sonra yapıldığı, muhdesatın aidiyetinin tespiti yönünden verilen kabul hükmünün taraflarca istinafa getirilmediği, (A2) ile gösterilen kısmın üst katının ve (A3) ile gösterilen muhdesatın davacılara aidiyetine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ancak hükmün kuruluş biçiminde eksiklik olduğu ve harç ve vekalet ücreti yönünden de hükmün düzeltilmesi gerektiği belirtilerek asıl ve birleştirilen davalarda davacıların istinaf taleplerinin reddine, asli müdahil vekilinin istinaf isteğinin ise kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak asıl ve birleştirilen davalarda iptal-tescil isteğinin Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine; asıl davada (A1) ile gösterilen muhdesat hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına; birleştirilen 2018/43 Esas sayılı davada davacı ...'in muhdesat davası yönünden fen bilirkişi raporunda (A3) ile gösterilen alt katı dükkan ve üst katı konut olan muhdesatın davacı ...'e ait olduğunun tespitine, birleştirilen 2018/44 Esas sayılı davada davacı ...'in muhdesat davası yönünden fen bilirkişi raporunda (A2) ile gösterilen muhdesatın zemin katındaki dükkan yönünden Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine, üst katındaki konut olan muhdesatın ise davacı ...'e ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Asıl davada davacı ... vekili; muhdesatın aidiyetine dair davanın farklı bir dava olarak değil terditli talep olarak ıslah edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin bu şekilde ıslah yapılamayacağı yönündeki değerlendirmesinin doğru olmadığını, fer'i müdahillerin asli müdahil oldukları yönündeki değerlendirmenin de hatalı olduğunu, mirasbırakanın ölmeden önce dava konusu taşınmazları mirasçıları arasında paylaştırdığını, diğer mirasçıların kullanıma ve paylaşıma itiraz etmediklerini, Mahkemece deliller tam olarak toplanmadan, taşınmazlara ait abonelik kayıtları getirtilmeden karar verildiğini, eksik araştırma ile karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili; tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, mirasbırakanın dava konusu taşınmazları kendilerine paylaştırdığını, diğer mirasçıların da bu paylaşıma ... gösterdiğini, davacı ...'in borcundan dolayı ortaklığın giderilmesi davası açılınca zorunlu olarak eldeki davanın açıldığını, 10 yıllık sürenin geçtiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddinin hakkaniyete aykırı olduğunu, o tarihlerde ilçede avukat olmadığından 10 yıllık süre içinde dava açılamadığını, yine davacı ... yönünden muhdesatın tespiti hakkında zemin kattaki dükkan bakımından davanın reddinin doğru olmadığını, ayrıca harç ve vekalet ücreti yönünden de hükmün düzeltilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Asıl ve birleştirilen 2018/42 Esas sayılı dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil; birleştirilen 2018/ 43 Esas ve 2018/44 Esas sayılı davalar kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

Karaman ili, Ermenek ilçesi, ... Mahallesi kök 171 ada 30 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ... ... ... adına olan kadastro tespitinin 30.12.1994 tarihinde kesinleştiği, 30.11.1998 tarihli ifraz işlemi ile taşınmazın 171 ada 65, 66 ve 67 parsellere ayrılarak mirasbırakan ... ... ... adına tescil edildiği, asıl davanın 10.01.2018 tarihinde, birleştirilen davaların sırasıyla 25.01.2018, 29.01.2018 ve 06.02.2018 tarihlerinde açıldığı anlaşılmıştır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl davada davacı ... vekilinin ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 534,70'er TL bakiye onama harçlarının temyiz eden davacılar ..., ... ve ...'dan ayrı ayrı alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.