Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3390 E. 2024/4943 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hile yoluyla devredildiği iddia edilen taşınmazlar için açılan tapu iptali ve tescil davasında, hilenin ispatı ve hak düşürücü süre hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazların devri sırasında hileye maruz kaldığını ispatlayamaması ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bozma ilamına uygun olarak Bölge Adliye Mahkemesi’nce hileye ilişkin delillerin değerlendirilmesi sonucu davanın reddine karar verilmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/190 E., 2024/913 K.

KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/266 E., 2017/111 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince Dairenin bozma kararına direnilmesine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairece dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş, Hukuk Genel Kurulu tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma kararı sonrası Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 2008 yılında yaşadığı ekonomik zorluklar ve haksız vergi cezaları sebebiyle kurulu düzenlerinin bozulmaması, maddi sıkıntı yaşanmaması ve taşınmazlara haciz veya sair takyidat konulmaması için 3196 parseldeki 13 numaralı ve 275 ada 79 parseldeki 10 numaralı bağımsız bölümlerdeki ½ şer paylarının tümünü satış iradesi olmaksızın riskler ortadan kalktığında geri verilmek üzere eşi olan davalıya devrettiğini, davalı ile 2012 yılında anlaşmalı boşandıklarını ancak fiilen beraber yaşamaya devam ettiklerini, vergi cezalarının iptali için açtığı davaların lehine sonuçlanmasına rağmen davalının taşınmazları geri vermekten kaçındığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiş, 21.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davanın hukuki sebebini ıslah ederek hile hukuksal nedenine dayanmıştır.

II. CEVAP

Davalı; iddiaların doğru olmadığını, boşanma protokolü ile taşınır, taşınmaz mallar yönünden birbirlerinden hak talep edemeyeceklerini kabul ettiklerini, satışların gerçek olduğunu, davacının iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 11.04.2017 tarihli ve 2015/266 Esas, 2017/111 Karar sayılı kararı ile; hile iddiasının sabit olduğu, davalının taşınmazları satın alma gücünün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.12.2017 tarihli ve 2017/1303 Esas, 2017/1469 Karar sayılı kararı ile; her ne kadar ıslahla davanın hukuki sebebi hile olarak değiştirilmiş ise de ileri sürülen maddi vakalara göre, davada inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığı, davacının inançlı işlem iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı, davacının kendi istek ve iradesi ile temlik işlemlerini gerçekleştirdiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 02.03.2021 tarihli ve 2018/1290 Esas, 2021/1129 Karar sayılı kararı ile; davanın hile hukuki nedenine dayandığı, öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının tespiti ile süresinde açılması halinde hile yönünden inceleme yapılması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2021 tarihli ve 2021/903 Esas, 2021/1873 Karar sayılı kararı ile; bozma kararına karşı direnilmesine karar verilmiş, davacı vekili tarafından karar temyiz edilmiş, Dairenin 01.06.2022 tarihli ve 2022/919 Esas, 2022/4368 Karar sayılı kararı ile; bozma kararının yerinde olduğu belirtilerek dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.11.2023 tarihli ve 2022/1-843 Esas, 2023/1162 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilince açılan davanın maddi vakıalar da değerlendirilmek suretiyle hile hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak ıslah edildiği anlaşılmakla öncelikle davanın 6098 sayılı Kanun'un 39. maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, süresinde açılmış ise hile hukuki nedenine göre tüm deliller değerlendirilerek temlikin hileli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararı Sonrası Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ekonomik olarak zorluk yaşadığı dönemde taşınmazların devrinin yapıldığı, davacının davalının baskısı ile taşınmazın devredildiğinin tarafların 2012 yılında anlaşmalı olarak boşanmalarına karşın 2015 yılına kadar birlikte yaşamaya devam ettiklerinin belirtildiği, bu tarih itibariyle taraflar arasında ailevi sebepler dolayısıyla anlaşmazlık çıktığı nazara alındığında, hile ile taşınmazların devredildiği hususunun ispat külfetinin davacı yanda olduğu ve hile durumunu her türlü delille ispatının mümkün olduğu açık olup tanıkların belirttiği baskı ve zorlama olgusunun hile boyutuna ulaştığının ve davacı tarafından taşınmazların devri esnasında ve anlaşmalı boşanma protokolünün yapıldığı aşamada hileye maruz kaldığının yöntemince ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kesin bozma kararını kabul etmediğini, tensibin hatalı olduğunu, Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan tespitlerin görmezden gelindiğini, yeni bir yargılamaya girilerek hukuk ihlali yapıldığını, davalının hile ile aldatması sonucunda dava konusu taşınmazların bedelsiz geri alınmak üzere davalıya devredildiğini, Marmaris’te bulunan dava dışı taşınmazın da aynı tarihlerde davalıya temlik edildiğini, taşınmazların bedellerinin davacı tarafından ödendiğini, davalının taşınmazları alacak ekonomik gücü olmadığı, temlikin gerçek bir satış olmadığını, davacının maruz kaldığı haksız vergi cezaları ve icra takiplerinin de 2008 yılında olduğunu, devirlerden sonra da taşınmazların tüm harcamalarını davacının yaptığını, tarafların göstermelik olarak anlaşmalı boşandıklarını, boşanma protokolünde tüm malların davalıya bırakıldığının belirtildiğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, boşanma sonrası davalının ihanetinin yazılı olarak bildirilmesine kadar tarafların birlikte yaşamaya devam ettiklerini, bildirdikleri tüm tanıkların dinlenilmediğini, buna itirazlarının da reddedildiğini, bildirdikleri tanıklarından Gürol’un ve Barış Özsaltık’ın başka bir davada dinlenildiklerini ve durumu anlattıklarını, bunları dosyaya sunmalarına rağmen Bölge Adliye Mahkemesinin dikkate almadığını, tarafların eş oldukları ve üçüncü kişinin hilesinden farklı olacağını, bu durumun göz önüne alınmadığını, davalının davacıyı aldattığını ve iradesini fesada uğrattığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, ıslah dilekçesinde hileye ilişkin vakıalara yer verilmediğini, sonradan ileri sürülen iddiaların da gerçek olmadığını, hilenin hangi davranışlarla olduğunun ortaya konulamadığını, Marmaris’teki taşınmazlar için açılan davada 1. Hukuk Dairesinin davacının inançlı işlem ve hile iddialarına itibar edilmediğini ve kararın düzeltilerek onandığını, 2012 yılında tarafların boşandığını, Vergi Mahkemesi kararının 2013 yılında onandığını, Bölge Adliye Mahkemesinin 2017 tarihli kararında hak düşürücü süre hakkındaki gerekçesinin kendileri yönünden usuli kazanılmış hak olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğinin de gerekçeye eklenilmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 28. ve 31. maddeleri

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı taraf temyiz harcını peşin yatırdığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Aşağıda yazılı 35.900,00 TL fazla alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.