Logo

1. Hukuk Dairesi2024/354 E. 2024/3364 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı eş, davalı eşin akli melekelerinin yerinde olmadığı iddiasıyla yaptığı taşınmaz satışının muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının boşanma davası açtıktan sonra boşanmanın kesinleşmesiyle muvazaa davası açma hususunda hukuki yararı doğduğu, mahkemenin taraflar arasındaki kesinleşen boşanma davasında ileri sürülen olguları değerlendirmeden sonuca gittiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/36 E., 2021/113 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Körfez Aile Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın temyiz edilmesi üzerine hüküm, Dairenin 06.06.2020 tarih, 2017/974 Esas, 2020/2307 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Körfez Aile Mahkemesince bozmaya uyularak görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, dosya davacının talebi üzerine Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı vekili ve davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; eşi olan davalı ... ile uzun süredir ayrı yaşadıklarını, eşinin 2007 yılında bir takım psikolojik problemler yaşaması üzerine şizofreni belirtileri olduğunun belirtildiğini ancak davalı eşinin muayene olmayı kabul etmediğini, daha sonra da maliki olduğu 1049 ada 1 parsel sayılı taşınmazını kardeşinin eşi olan davalı Kasım’a, Kasım’ın da hemşehrisi olan davalı ...’e temlik ettiğini, davalı eşinin işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu ve devrin mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile taşınmazın davalı ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, Aile Mahkemesinin kurulması üzerine Aile Mahkemesine devredilmiştir.

II. CEVAP

Davalı Kasım ve Metin cevap dilekçesinde; davalı Kasım’ın taşınmaz alım satım işi yaptığını ve maddi durumunun iyi olduğunu, taşınmazı devreden Metin’in fiil ehliyetini haiz olduğunu, davalı ...’in de davalı ... ile ilgisi olmadığını, taşınmazı Kasım’dan bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, daha sonra taşınmaz üzerindeki haczi kaldırmak için de ödeme yaptığını belirterek; davalı ... ise akli dengesinin yerinde olduğunu, eşi ile sorunları olduğu için uzun süredir ayrı yaşadıklarını, eşinin amacının taşınmazı alıp kendisini bırakmak olduğunu, taşınmazı borçlarını ödemek için sattığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Körfez Aile Mahkemesinin 17.12.2015 tarih, 2014/551 Esas, 2015/533 Karar sayılı kararı ile dava dilekçesinde ileride açılacak bir boşanma davasından, bir alacaktan ya da mal rejiminden bahsedilmeksizin tapu iptal ve tescil talep edildiği, taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Dairenin 06.06.2020 tarih, 2017/974 Esas, 2020/2307 Karar sayılı kararı ile; davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, ehliyetsizlik ve muvazaa hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulduğu, davacının aile hukukundan kaynaklanan bir isteğinin bulunmadığı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-c ve 115 inci maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin 08.12.2020 tarih, 2020/506 Esas, 2020/594 Karar sayılı kararı ile görevsizlik karar verilmiş ve dosya davacının talebi üzerine Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının işlem tarihinde ehliyetli olduğu, dava dilekçesinde ileride açılacak bir boşanma davasından, bir alacaktan ya da malın rejiminden bahsedilmeksizin tapu iptal ve tescil talep edildiği, taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığı, davacının tek talebinin taşınmazın tapu kaydının iptali ve davalı ... adına tescili olduğu, başka bir hakkın ihlaline dair bir talebinin olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 10.06.2013 tarihli raporunda davalı ...’a uyum bozukluğu ve depresif nöbet tanısı konulduğunu, sağlık kurulu raporunda ise herhangi bir rahatsızlığı olmadığının belirtildiğini, söz konusu raporlar arasında çelişki olduğunu, davalının Adli Tıp Kurumundaki muayenesinin ise 03.06.2015 tarihinde yapılığını, satış tarihine yakın olan 10.06.2013 tarihli sağlık raporu dikkate alınmadan son raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığını, dava dilekçesinde temlikin “mal kaçırmak gayesi” ile yapıldığının açıkça belirtildiğini, taşınmazın gerçek değeri ile resmi akitteki satış bedeli arasında fark olduğunu, temlikler arasındaki sürenin çok kısa olduğunu, taşınmazın devredildiği kişilerin davalı ile bağlantılı kişiler olduğunu, taşınmazın halen davacı ve çocukları tarafından kullanıldığını, devirlerin muvazaalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; 217.068 TL değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik ve TBK’nın 19 uncu maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 9 uncu, 10 uncu, 13 üncü, 15 inci maddeleri ve 409 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun’nun 114 üncü maddesinin birinci ve 115 inci maddesinin ikinci fıkraları,

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı ...’in, maliki olduğu dava konusu 1049 ada 1 parsel sayılı taşınmazını 30.09.2011 tarihinde davalı Kasım’a, davalı Kasım’ın da 11.10.2011 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, davacının davalı ...’e karşı 29.03.2019 tarihinde boşanma davası açtığı, Körfez Aile Mahkemesinin 21.09.2021 tarih, 2019/180 Esas, 2021/622 Karar sayılı kararı ile davalı ... ve davacının boşandıkları, kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine davalının istinaf isteğinin esastan reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 24.01.2023 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

3. Hemen belirtmek gerekir ki, davalı ...’in temliki tarihi olan 30.09.2011 tarihinde ehliyetli olduğu Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 03.06.2015 tarihli raporu ile saptandığından ehliyetsizlik hukuki nedeni yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin ehliyetsizlik iddiası yönünden ileri sürdüğü temyiz itirazları yerinde değildir.

4. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Bilindiği üzere; TBK'nın 19.maddesine dayalı olarak açılan davalarda amaç, davacıya alacağını tahsil imkanı vermek olup bunun doğal sonucu olarak davacıların davalılardan bir alacağının olması koşuldur. Esasen bu husus Mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki, uygulamada genelde boşanma süresince eşlerin mal kaçırma niteliğinde sayılabilecek eylemlere yönelmeleri nedeni ile boşanma ve evlilikten doğan alacak haklarına yönelik davalarla birlikte zaman kaybedilmemesi ve taşınır veya taşınmaz mal ve hakların fazlaca el değiştirmesini önlemek ve hak kayıplarına neden olunmaması açısından henüz alacak doğmadan bu davaların açılabilmesi de mümkündür. Bu halde davacının dava dayanağı alacağa ilişkin yargılamanın kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılarak alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesi durumunda davanın esası hakkında karar verilmesi gerekmekte olup davacının alacağın varlığına ilişkin olarak açtığı davadaki ilam muvazaa davasında kesin delil niteliğini taşımaktadır. (Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 2015/19383 Esas, 2018/5860 Karar sayılı kararı)

5. Somut olayda; davacının, 29.03.2019 tarihinde boşanma davası açtığı ve davacı ile davalı ...’in 21.09.2021 tarihinde boşanmalarına karar verildiği, muvazaa nedeniyle açılmış bulunan eldeki davada davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem aynı zamanda haksız eylem niteliğinde olduğundan davacının boşanma kararının mali sonuçlarını elde etmek bakımından eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu açıktır.

Öte yandan; 6100 sayılı HMK'nun 114/h maddesi hükmünde davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak düzenlenmiş olup bu hususun istek olmaksızın re'sen gözetileceği açıktır. Ancak, başlangıçta var olmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde davanın bu sebeple reddinin usul ekonomisi ilkesine uygun düşmeyeceği gözetilmelidir. Ne var ki, Mahkemece taraflar arasındaki kesinleşen boşanma davasında ileri sürülen olgular değerlendirilmeden sonuca gidilmiştir.

6. Hal böyle olunca; Körfez Aile Mahkemesinin 21.09.2021 tarih, 2019/180 Esas, 2021/622 Karar sayılı dosyasında davacının sunduğu dava dilekçesi ile kararda belirlenen olgular eldeki davada toplanan ve toplanacak deliller ile birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazının reddine,

2. Davacı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Alınan peşin harcın talep halinde ilgililerine iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.