"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/906 E., 2024/451 K.
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/359 E., 2019/551 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 216 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki murisleri ... ve... oğlu 01.07.1901 doğumlu ...’e ait olan payın bir kısım davalılar tarafından sahte evrak düzenlenmek suretiyle adlarına intikal ettirildiğini, davalılar murisi ... ile kendi murisleri ...’nın baba isimlerinin aynı olmasına rağmen, anne isimlerinin ve yaşlarının farklı olduğunu, dava konusu taşınmazın kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden davacılar murisi ... adına tespit ve tescil edildiğini, davalılar murisi ...’nın ise tespit tarihinde 11 yaşında olduğunu, dava konusu intikâlden üç gün sonra taşınmazın davalı ...’a temlik edildiğini, onun da taşınmazdaki paylarını davalı ... ve ...’e devrettiğini, temliklerin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini talep etmişler; aşamada, davacılardan ... ve ...'un ölümü ile mirasçıları davayı takip etmişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; davalılardan ...’un ablasının eşi olduğunu, kredi çekebilmesi için bedelsiz olarak taşınmazı kendisine devrettiğini, ...’un kendisine borçlarını ödememesi üzerine de taşınmazı davalı ... ve ...’e sattığını belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...; emlak komisyonculuğu yaptığını ve taşınmazı tapu kaydına güvenerek edindiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
3. Diğer davalılar ise; taşınmazın kendi murislerine ait olduğunu bildiklerini, davacıların murisine ait olduğunu intikâlden sonra öğrendiklerini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.05.2019 tarihli ve 2018/359 Esas, 2019/551 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın davacılar murisine ait olduğu, davalılar ..., ... ve ...’in de iyi niyetli olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2020 tarihli ve 2019/1615 Esas, 2020/304 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın davacılar murisine ait olduğu, ancak davalı ... ve ...'ın diğer davalılar arasında yapılan yolsuz işlemi bilmedikleri ve kendilerinden beklenen özeni göstermeleri halinde dahi bilebilecek konumda olmadıkları, bu durumun aksinin davacı tarafça kanıtlanamadığı, son malik davalı ...'ın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesi koruyuculuğundan istifade edeceği; kabule göre de taşınmazın yolsuz tescile konu edildiği ileri sürülen miktarının değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazın toplam değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Birinci Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairenin 30.09.2021 tarihli ve 2021/826 Esas, 2021/4985 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın maliki olduğu iddia edilen ...’nın mirasçılarından ..., ..., ... ve Melehat’ın davada yer almadığı ve davacılardan ... ile...’nin aşamada ölmelerine rağmen usulüne uygun taraf teşkilinin sağlanmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Birinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.06.2022 tarihli ve 2021/2218 Esas, 2022/929 Karar sayılı kararıyla; taraf teşkili sağlanarak davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilitarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairenin 27.12.2022 tarihli ve 2022/6054 Esas, 2022/8535 Karar sayılı kararı ile; tanıkların, taşınmazın öncesinde davacıların murisi ...'nın annesi tarafından kullanıldığı, o öldükten sonra ise davacıların murisi ...'ya intikal ettiği, onun da ölümü ile davacılar tarafından kiraya verilmek suretiyle kullanıldığı, davalılar ve murislerinin ise herhangi bir kullanım veya zilyetliklerinin bulunmadığı yönündeki beyanları, bir kısım davalıların da davaya konu taşınmazların davacıların murisinin olduğunu sonradan öğrendikleri yönündeki beyanları, davacıların murisi 1901 doğumlu ...'in nüfus kayıtlarının davaya konu taşınmazın da bulunduğu Müminl Mahallesinde olduğu, davalıların murisi 1949 doğumlu ...’in nüfus kayıtlarının ise .... Mahallesinde olduğu, tespit tarihindeki yaşları dikkate alındığında taşınmazın malikinin davacıların murisi olduğu ve bir kısım davalılara yapılan tescilin yolsuz olduğunun anlaşıldığı, intikal işlemi sonrasında ilk iş gününde taşınmazı devralan ...’un, adına intikal yapılan ve yolsuz tescilin taraflarından olan davalı ...’un eşinin kardeşi olduğu, davalı ...’un da taşınmazdaki payın kendisine danışıklı olarak devredildiğini ikrar ettiği gözetildiğinde ...'un iyi niyetli kabul edilemeyeceği, davalı ...’un payları temlik ettiği davalı ... ve ...'ın ise kardeş oldukları ve taşınmazın bulunduğu Sarıçam ilçesinde emlak komisyonculuğu işi ile uğraştıkları, davalı ...’ın taşınmazın bulunduğu bölgedeki birçok taşınmazın satışına aracılık ettiği gibi dava konusu taşınmazdaki başka bir payın satışına da aracılık ettiği, taşınmazı da kullanmadığı yönündeki beyanları gözetildiğinde, davalıların durumu bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda oldukları, bu kapsamda TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları; hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin 06.06.2022 tarihli kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Ç. Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.12.2022 tarihli ve 2022/59 Esas, 2022/249 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyularak davanın kabulü ile dava konusu taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 137919/210850 payın iptali ile miras payları oranında davacılar ve kök muris ...'in dava dışı mirasçıları adına tesciline, alınması gereken 79.217,40 TL karar ve ilâm harcından tamamlama harcı ile peşin alınan toplam 19.835,90 TL harcın mahsubu ile 59.381,50 TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınıp Hazine'ye irad kaydına, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 157.564,25 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
VI.TEMYİZ
A.Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; son malik davalı ... ile taşınmazı kendilerine intikâl ettiren diğer davalılar arasında akrabalık veya arkadaşlık olmadığını, davalı ...'ın taşınmazı bedelini ödeyerek satın alan iyiniyetli malik olduğunu, taşınmaz üzerindeki ipoteğin de davalı ... tarafından ödendiğini, davalı ...'ın 200 binden fazla nüfusa sahip Sarıçam ilçesinde her aile ve bireyi tanımasının beklenemeyeceğini, emlak komisyoncusu olmasının dava konusu intikâl işleminin yolsuz olduğunu bilmesini gerektirmediğini, ...'ın bölgede yatırım amaçlı bir çok taşınmaz aldığını, ayrıca taraf teşkilinin sağlanmadığını ve dava değeri doğrultusunda harç ve davacılar lehine hükmedilen nispi vekâlet ücretinin de yanlış hesaplandığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Somut olayda; dava konusu eski 235 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu iddia edilen ... ve... oğlu ...'nın 04.05.1964 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ölü kızı...'nin eşi ..., çocukları ..., ...,..., ...'nın da 2002 yılında ölümüyle geriye mirasçı olarak ikinci eşi ... ve ondan olma kızı ..., murisin kendisinden sonra ölen oğlu...'in eşi ... ile çocukları ....,...,..., murisin ölü kızı ...'nın çocukları ..., .... murisin kendisinden sonra ölen kızı...'nin çocukları ...,...,...,...,ve ... ile murisin oğlu ...'nin kaldığı, davacılardan ...'nin 20.01.2019, Hatice'nin ise 29.01.2019 tarihinde öldüğü, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucunda 216 ada 1 parsel sayısını aldığı ve ... adına 275838/421700 pay ile tescil edildiği, bu payın 19.07.2013 tarihinde davalılar ...,...,...,..., ve dava dışı ... ile ... adına intikâl ettiği ve paylarını 22.07.2013 tarihinde davalı ...'a devrettikleri, davalı ...'un davalı ...'un eşinin kardeşi olduğu ve taşınmazı 17.08.2015 tarihinde 137919/421700'er pay olarak davalı kardeşler ... ve ...'e sattığı, davalı ...'in de payını davalı kardeşi ...'a sattığı, böylelikle davalı ...'ın taşınmazda 137919/210850 pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilinin harç ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazları dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince davanın esasına ilişkin olarak bozma ilâmına uygun gerekçelerle yazılı şekilde karar vermiş olmasında kural olarak isabetsizlik görülmemiş ise de, bilindiği üzere 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda, dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava konusu taşınmazın keşfen saptanan dava tarihindeki tam değerinin 1.159.675 TL olarak tespit edildiği, eldeki davada ise davacıların tapu iptali ve tescilini istediği ve davacılar murisinden intikâl, imar ve satış işlemleriyle davalı ...'a geçen 137919/210850 payın dava değerinin ise 758.554,50 TL olduğu kuşkusuzdur. O halde davacıların, dava konusu taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 137919/210850 payın iptali ile adlarına tescili taleplerinin kabul edilmesi sonucunda, alınması gereken karar ve ilam harcı ile davacılar lehine hükmedilecek vekâlet ücretinin dava konusu 216 ada 1 parselde davalı ... adına kayıtlı 137919/210850 pay üzerinden hesaplanacağı gözetilmeksizin taşınmazın tamamının değeri üzerinden fazla karar ve ilam harcına ve davacılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi isabetli değildir.
Ne var ki, bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Davalı ... vekilinin harç ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazları dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
Davalı ... vekilinin harç ve vekalet ücretine ilişkin, Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; 3. bendindeki "Alınması gereken 79.217,40 TL karar ve ilâm harcı ile birlikte peşin olarak alınan toplam 19.835,90 TL harcın mahsubu ile 59.381,50 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına," cümlesinin hükümden çıkarılarak yerine "Alınması gereken 51.816,86 TL karar ve ilâm harcından tamamlama harcı ile birlikte peşin olarak alınan toplam 19.835,90 TL harcın mahsubu ile kalan 31.980,96 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine'ye irat kaydına," cümlesinin yazılmasına ve 6. bendindeki "Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 157.564,25 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine," cümlesinin hükümden çıkarılarak yerine "Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 112.197,63 TL ücreti vekâletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine," cümlesinin yazılmasına, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davalı ...'a iadesine,
Dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.