"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/660 E., 2024/776 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/173 E., 2022/27 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Zonguldak ili, Merkez ilçesi, ... mahallesi 233 ada 142 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı ...'ın ise 233 ada 141 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, 3303 sayılı Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun ile taşkömürü havzası dahilinde kalan taşınmaz malların zilyetleri adına tescil edilebilmelerine imkan sağlandığını, hem kendisinin hem de davalının 3303 sayılı Kanun'un tanıdığı bu hakka istinaden zilyetliğinde bulundurdukları Maliye Hazinesi adına kayıtlı taşınmazları adlarına devraldıklarını, taşınmazların sınırları belirlenirken hiçbir haklı neden olmaksızın evveliyatından beri zilyet olduğu 16 m2'lik kısmın davalıya ait olan 141 sayılı parsele yazdırıldığını, kendisine ait 16 m2'lik bölümün sehven davalı adına tescil edildiğini, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, hatalı tespit yapıldığını ileri sürerek 233 ada 142 parsel ve 141 parsel sayılı taşınmazların sınırlarının yeniden tespitine ve kendisine ait 16 m2'lik kısmın 141 sayılı parselden ifrazı ile 142 sayılı parsele dahil edilmek suretiyle tapu iptal-tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; tapu alınmadan önce taşınmazın sınırlarını belirlemek için aplikasyon krokisi çıkartıldığını ve sınırların belirlendiğini, kadastro komisyonunca taşınmazların yüzölçümleri ile sınırlarının tespiti sonrasında hazırlanan cetvel ile kesinleştiğini, davacının zilyetliğe dayanarak söz konusu taşınmaz üzerinde hak iddia etmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 233 ada 141 parsel sayılı taşınmazın, 3303 sayılı Yasa'nın Ek 1. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava dışı ...'un kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra şerh sahibi olan dava dışı ...'nin muvafakati ile 3303 sayılı Yasa doğrultusunda 04.02.2020 tarihinde davalıya satıldığı, 233 ada 142 parsel sayılı taşınmazın ise yine 3303 sayılı Yasa'nın Ek 1. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına tespit ve tescil edildiği, 3303 sayılı Yasa doğrultusunda davacıya satıldığı, davacının 142 parseli 431,75 m2 olduğunu bilerek ve itiraz etmeksizin satın aldığı, davacının taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve Hazineye karşı dava açması gerektiği, taşınmazı satın alan kişi adına tapuya tescil edilip mülkiyet belirlendikten sonra, şahsi hak niteliğindeki şerhe yönelik olarak açılacak davaların dinlenme olanağının bulunmadığı, 3303 sayılı Yasa uyarınca yapılan satış sonucu oluşturulan tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kanunun hak sahibine, hata ile kesinleşmiş olan tutanakların on yıllık hak düşürücü süre içerisinde tapu iptal ve tescil davası açarak düzeltilmesini sağlayabilme olanağı tanıdığını, her iki parselin edinme şekillerinin, 3303 sayılı Kanun'a göre zilyetlik durumlarının ve parsel sınırlarının nasıl olması gerektiğinin yapılacak keşif, bilirkişi ve tanık beyanları ile belirlenmesi, bu tespite göre işlem yapılması gerektiğini, Mahkemece hiçbir araştırma yapılmadığını, hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, hatalı tespiti, davalı ile aralarında ihtilaf çıkması ve 01.10.2020 tarihinde aplikasyon yaptırması sonucu öğrendiğini ve yasal 10 yıllık süre içinde dava açtığını, kararın haksız olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3303 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Zonguldak ili, Merkez ilçesi, ... mahallesi 233 ada 141 ve 142 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarında; taşınmazların tapu kaydında herhangi bir kullanıcı ve muhdesata rastlanamadığı, taşınmazların 3303 sayılı Taş Kömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun Ek 1. maddesi kapsamında kalan taşınmazlardan olduğu ve 14.11.1999 tarihinden evvelki kullanıcı veya muhtesat sahibi/sahiplerini belirlemek üzere kadastro çalışmalarına başlandığından bahsedilmek suretiyle dava konusu 141 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ...'un kullanımında olduğu beyanlar hanesinde belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edildiği, kadastro tutanağının 11.10.2018 tarihinde kesinleştiği, daha sonra dava dışı ...'nin muvafakati ile 3303 sayılı Kanun gereği 04.02.2020 tarihinde satış suretiyle davalı adına tescil edildiği, 142 parsel sayılı taşınmazın ise ...'nin kullanımında olduğu, adı geçenin noter senedi ile 2008 yılında taşınmazı ...'e satarak hak ve alakasını kestiği, satış işleminin 14.11.1999 tarihinden sonra olması nedeni ile kullanıcısının ... olduğu beyanlar hanesinde belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edildiği, kadastro tutanağının 11.10.2018 tarihinde kesinleştiği, 3303 sayılı Kanun gereği 04.09.2020 tarihinde satış suretiyle davacı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Onama harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.