Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3728 E. 2024/6754 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre yönünden açılıp açılamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca, tapulama tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/236 E., 2024/443 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/ Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Halfeti 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/16 E., 2019/132 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; Şanlıurfa ili, ..... ilçesi, .... Mahallesi, .... mevkii 265 parsel sayılı taşınmazda davalıların murisi olan ...'nün payının bulunduğunu, davalıların murisi ile babaları ... arasında yapılan Halfeti Noterliğinin 05.12.1972 tarih ve 972/713 nolu düzenleme şeklindeki gayri menkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıların murisinin dava konusu taşınmazdaki payını satmayı vaat ettiğini, sözleşmeden sonra payı devretmediğini, sözleşme tarihinden bu yana dava konusu taşınmazı ekip biçmeye devam ettiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar ...,...,...,..., ve.... cevap dilekçesinde; iddia edilen satış vaadi sözleşmesine ilişkin Tapulama Mahkemesinin kesinleşmiş kararı bulunduğunu, kararın sözleşmeyi kestiğini, sözleşmeden 43 yıl geçtiğini, 10 yıllık dava açma süresinin sona erdiğini, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/(1).b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın babalarından kaldığını, satış vaadi sözleşmesinin neden geçersiz olduğunun belirtilmediğini, tespit öncesi tapusuz olduğundan, menkul hükümlerine tabi olduğunu, bu nedenle on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanma imkanının bulunmadığını, nitelendirmenin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." hükmünü düzenlemektedir.

Dosya içeriğinden; dava konusu Şanlıurfa ili, .... ilçesi, ..... köyü 265 parsel (yeni 102 ada 131 parsel) sayılı 100.100 m2 miktarlı fıstıklık nitelikli taşınmazın kadastro çalışmalarında senetsizden, 244 tahrir nolu vergi kaydı ile irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinden ...’e ait olduğu, 1965 yılında öldüğü ancak mirasçıların tam bilinmediğinden adına tespit edildiği, tespite itiraz üzerine Tapulama Komisyonunun itirazı kabul ettiği, komisyon kararına karşı Kadastro Mahkemesinde dava açıldığı, Halfeti Tapulama Mahkemesinin 09.11.1981 tarih 1981/12 E., 1981/161 K. sayılı kararının 18.12.1981 tarihinde kesinleşmesi ile dava konusu edilen 16/80 payın...kızı ... adına 22.12.1981 tarihinde tescil edildiği, davanın ise 19.01.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle,

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Onama harcı peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.