Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3732 E. 2024/5115 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığına ve tapu kaydının iptali ile terkinine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın daha önceki bozma kararında belirtilen hususlara uymaması, özellikle kıyı kenar çizgisinin tespiti için yeterli araştırma ve inceleme yapmaması, idari saptamaları takdiri delil olarak kullanmaması ve bilirkişi raporundaki eksiklikler gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/617 E., 2023/364 K.

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili

Taraflar arasındaki tapu iptal ve terkin davasından dolayı Gemlik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11.07.2023 tarihli ve 2022/617 Esas, 2023/364 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 19.12.2023 tarihli ve 2023/5967, 2023/7588 Karar sayılı kararının düzeltilmesi, süresi içerisinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili; dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazın 1.340,80 m2' lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek kıyı çizgisi içinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davanın haksız ve yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazın tapuya güven ilkesi esası ile satın alındığını, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.12.2015 tarihli ve 2014/24 Esas, 2015/612 Karar sayılı kararıyla; davalıların, İdarece hazırlanmış kıyı kenar çizgisine idari yargıda itirazı olmadığı, böylece İdare tarafından hazırlanan kıyı kenar çizgisinin kesinleşmiş olduğu gerekçesi ile 6 parsel sayılı taşınmazın İdare tarafından hazırlanan kıyı kenar çizgisine göre kıyı tarafında kalan 1.160,64 m2' lik kısmının davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.2019 tarihli ve 2016/14130 E., 2019/1186 K. sayılı kararıyla; İdarece oluşturulan kıyı kenar çizgisine ilişkin haritanın 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edildiği iddia ve ispat edilemediğine göre; İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında o yere ilişkin, kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgelerin getirtilmesi, İdarece oluşturulan kıyı kenar çizgisi ile bilirkişiler tarafından tespit edilecek olan kıyı kenar çizgisinin aynı kroki üzerinde işaretlenerek karşılaştırılması, İdarenin verileri ile Mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık rapor alınması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 10.06.2021 tarihli ve 2019/321 Esas, 2021/154 Karar sayılı kararıyla; alınan ek rapor ile dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan alanının bulunmadığı, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli, denetime açık, hukuka ve içtihatlara uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Bozma Kararı

Dairenin 14.03.2022 tarihli ve 2021/9893 E. 2022/2044 K. sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı ancak davanın reddi nedeniyle taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan alanının bulunmadığı, bozma kararında da davanın reddinin isabetli olduğunun belirtildiği, ancak vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden kararın bozulduğu gerekçesiyle davanın reddine, bozma kararı doğrultusunda davalı taraf lehine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmiştir.

G. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

H. Onama Kararı

Dairenin 19.12.2023 tarih, 2023/5967 Esas, 2023/7588 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

I. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

İ. Karar Düzeltme Nedenleri

Davacı Hazine vekili karar düzeltme dilekçesinde; daha önce verilen bozma kararlarında değinilen eksikliklerin tamamlanmadığını belirterek onama kararının kaldırılmasını ve kararın bozulmasını talep etmiştir.

J. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Anayasa’nın "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesi, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. ve 9. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715., 999. maddeleri, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

3. Değerlendirme

Bilindiği üzere, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.

Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; Mahkemece, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin içinde kalmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de,Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.2019 tarihli ve 2016/14130 E., 2019/1186 K. sayılı bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, bozma kararından sonra yeniden keşif yapılmadığı, bozma öncesi düzenlenen asıl rapora göre hazırlanan ek rapor üzerinden karar verildiği, keşif yapılarak araştırma çukurları açılmadığı, hükme esas alınan ek bilirkişi kurulu raporunun maddi bulgulara ve bilimsel verilere dayalı, gerekçeli ve denetime açık olmadığı, kıyı kenar çizgisinin tespiti bakımından yapılan incelemenin yetersiz olduğu anlaşılmakla, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, adli yargı mahkemesince 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak aynı Kanun'un 5. ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözönünde tutularak Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.

İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle Mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.

Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın ilk oluşumundan itibaren tüm dayanak kayıt ve belgelerinin getirtilmesi, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilmek suretiyle 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak aynı Kanun'un 5 . ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak 3621 sayılı Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi heyeti oluşturulup dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, çevre parseller hakkında kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa kesinleşen kıyı kenar çizgisinin eldeki davada belirlenen kıyı kenar çizgisi ile çelişip çelişmediğinin göz önünde bulundurulması, gerektiği takdirde bilirkişi kurulundan bu hususları da karşılayacak şekilde rapor alınması, raporda kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın renkli olarak belirtilmesi, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının, kıyı kenar çizgisi içerisinde ise ne kadarlık kısmının kıyı kenar çizgisi içinde olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, var ise müdahale edilen alanların ölçekli ve koordinatlı krokide gösterilmesi, önceki bilirkişi raporları da dikkate alınarak çelişkiler olduğu takdirde bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin nedenlerinin denetime açık, bilimsel verilere dayalı olarak bilirkişilere açıklattırılması, ondan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup değinilen bu hususlar karar düzeltme talebi üzerine bu kez yapılan inceleme sonucunda anlaşılmıştır.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 440. maddesi uyarınca kabulüne,

Yukarıda belirtilen gerekçelerle Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 19.12.2023 tarih, 2023/5967 Esas, 2023/7588 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, Mahkemenin 11.07.2023 tarihli, 2022/617 Esas, 2023/364 Karar sayılı kararının açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,

Davacı Hazine harçtan muaf bulunduğun bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

23.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.