Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3853 E. 2024/5095 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın Hazine adına tescili talebinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin bozmaya uygun hareket ettiği, kararda ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan hususların yeniden incelenmesine imkan olmadığı gözetilerek Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/25 E., 2024/112 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Ağrı ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesinde bulunan kendisine ait 135 ada 14 parsel sayılı taşınmazın güneyindeki yaklaşık 10.500,00 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz bölümünü imar ihya etmek suretiyle 20 yılı aşkın zamandır kullanıldığını ileri sürerek dava konusu yerin adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili; taşınmazın dere yatağı olduğunu, dere yatağı doldurularak üzerine 10-15 yıl evvel su kuyusu yapılıp ağaç dikildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemece; davacı lehine kazanım koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 10.717,30 metrekare yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tesciline ilişkin verilen ilk kararın davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince; dava konusu taşınmazın kuzeyinde Ağrı-Doğubeyazıt karayolunun bulunduğu, ancak ...'nün davada yer almadığı, hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, Tapu Müdürlüğünden fen bilirkişisi tarafından düzenlenen haritanın bir örneği eklenerek başkaca dava açılıp açılmadığı sorulmadığı, davacının aynı çalışma alanı içinde belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin ve taşınmazın imar planına alındığı tarihin araştırılmadığı, taşınmazın güney sınırında Murat Nehri bulunmasına rağmen kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmediği belirtilerek ...'nün davaya katılımının sağlanması, Tapu Müdürlüğünden çekişmeli taşınmaz hakkında başkaca dava açılıp açılmadığının sorulması, dava tarihinden geriye doğru yaklaşık 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının istenmesi, bundan sonra, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. ve 9. maddeleri ile Kıyı Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 6. ve devamı maddeleri dikkate alınarak jeoloji mühendisi, jeolog veya jeomorfologlar arasından seçilecek üç jeolog bilirkişi, bir ziraat mühendisi ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak 5 kişilik uzman bilirkişi kurulunun katılımıyla mahallinde keşif yapılması, kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi ve fen bilirkişisi tarafından, tespit edilen kıyı kenar çizgisinin pafta haritasına tereddüte yer vermeyecek şekilde işlenmesi, hava fotoğraflarının bilimsel yöntemlerle incelenmesi, davacının çekişmeli taşınmaza komşu 135 ada 14 sayılı parseli 1999 yılında Hazineden satın aldığı da göz önünde bulundurularak çekişmeli taşınmazdaki zilyetliğin başlangıç tarihinin belirlenmesi, tanık ve yerel bilirkişi ifadelerinin de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporuyla denetlenmesi, çekişmeli taşınmazın hangi tarihte imar planı kapsamına alındığının tespit edilmesi, 3402 sayılı Yasa'nın 17/2. maddesi gereği imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmazlarda imar-ihya yoluyla iktisabın mümkün olmadığının da hatırdan çıkartılmaması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, fen bilirkişileri tarafından ibraz edilen raporda A harfi ile gösterilen 10.717,30 m²'lik alanın içerisinde bulunan kahverengiye boyalı beş katlı betonarme bina (otel), yine aynı renge boyalı ofis, yine aynı renge boyalı lokanta ve yine aynı renge boyalı LPG tankı, yine aynı renge boyalı bina, yine aynı renge boyalı betonarme binanın davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, kararın davalı ... vekili ve ... vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince; davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği konusunda hiç bir gerekçe belirtilmeden, Yargıtay'ın araştırmaya yönelik bozma ilamı olduğu gibi gerekçe kısmına yazılmak suretiyle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın Murat Nehri yatağı iken ıslah çalışmaları kapsamında bu bölümün ortaya çıktığı, yaklaşık 20 yılı aşkın bir süredir davacıların murisi olan ...'nun bu bölümü sahiplenerek insan eliyle yapılan mekanik çalışmalar sonucu taşınmazı bugünkü haline getirdiği, taşınmazın imar-ihya ile nizasız ve fasılasız şekilde malik sıfatıyla sürdürülen zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalı ... vekili, ... vekili ve dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 27.02.2023 tarihli ve 2021/5567 Esas, 2023/1126 Karar sayılı kararı ile; dahili davalı ...'nün, Mahkemenin önceki tarihli hükmünü süresi içerisinde temyiz etmediği, dolayısı ile sözü edilen hükmün ... yönünden kesinleştiği ve son hükümle de aleyhine yeni bir durum yaratılmadığı, hükmü temyizde hukuki yararı bulunmadığından davalı ... vekilinin temyiz inceleme isteminin reddine; davalılar Hazine ve ... vekillerinin temyiz itirazları yönünden ise dava konusu taşınmaz bölümünün dere yatağına yakın olması nedeniyle 1985 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığı ve bu nedenle niteliği itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğu, imar-ihyaya muhtaç olan bir yerin zilyetlikle edinilebilmesi için önce yoğun emek sarf edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihten çekişme konusu taşınmaz bölümü için imar planına alınma tarihi olan 2007 yılına kadar 20 yıl ekonomik amaca uygun olarak tasarruf edilmesi gerektiği, bilirkişi raporları ve dosya arasında bulunan fotoğraflar incelendiğinde çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde iktisaba elverişli bir zilyetliğin bulunmadığına değinilerek çekişmeli taşınmaz üzerinde davacılar lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14. ve 17. maddelerinde belirtilen imar-ihya ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun ispat edilemediği gözetilerek davanın reddi ile davalı ... vekilinin tescil talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, takdiri delil niteliğinde olan ve dosyadaki somut bilgilerle örtüşmeyen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarına değer verilerek hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği ise reddedilmiştir.

3. Mahkemenin 26.03.2024 tarihli ve 2024/25 Esas, 2024/112 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine; dava konusu tescil harici bırakılan taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanmadığı, dava konusu yerin Murat Nehri / nehir yatağı ile sınır oluşturması sebebiyle mevsimsel olarak su taşkınlarına maruz kalacağı ve aktif dere yatağı etkisinde bulunduğu gerekçesiyle davalı ...'nin tescil talebi yönünden tescil hükmü kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Hazine yönünden tescil talebine ilişkin verilen karara itiraz ettiklerini, dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken tescil hükmü kurulmasına yer olmadığı şeklindeki hüküm tesisinin hukuka aykırı olduğunu bildirerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Ağrı ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesinde bulunan dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu yerde yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu yerin tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.

2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.