"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1087 E., 2022/975 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2011/228 E., 2018/266 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin ile müdahalenin men'i davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde; Çanakkale ili, .... ilçesi, .... köyünde bulunan 114 ada 6, 8, 12, 13,15, 16, 17, 18, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 57, 58, 59, 60, 70, 72 ve 73 parsel sayılı taşınmazların Tesbih Deresi dere yatağında bulunmasına rağmen derenin paftasında gösterilmediğini, yapılan idari tahkikatlar ile söz konusu derenin yatağının doğal görünümünde olduğunu, kenarlarına yer yer taş duvar yapılmış olduğunu, kadimden beri var olduğunu ve 75 cm eninde 1 metre derinliği bulunduğunu, derelerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğundan özel mülkiyete konu olmayacağını, dava konusu taşınmaz bakımından Kadastro Kanunu'nda ön görülen hak düşürücü sürelerin söz konusu olmadığına dair Anayasa Mahkemesi kararı bulunduğunu, bu nedenler ile dava konusu taşınmazların dere yatağına müdahale içeren kısımlarının iptali ile bu kısımların dere yatağı olarak terkinini ve dere yatağına olan tecavüzlerinin önlenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..... mirasçıları ... ve müşterekleri cevap dilekçelerinde; murisleri .....'in Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne kendisinin başvurarak 114 ada 31 parsel ile aralarındaki doğal sınırın "dere" olarak belirlendiğini, teknik hatanın düzeltilmesi talebinin sonucu tanzim olunan 18.04.2011 tarih 521 sayılı formun incelendiğinde kendilerine ait 114 ada 16 parsel ile 114 ada 31 parsel arasında bulunan dere yatağının her iki parsel arasındaki doğal sınır olduğunu, kadimden beri sınırlarındaki dere yatağının 0,5 metrelik taş duvar ile yapılı olduğunu, dere yatağının hiçbir şekilde kullanılmasının söz konusu olmadığını, tespit tarihi olan 1996 yılı ile davanın açıldığı tarih arasında yasanın aradığı 10 yıllık sürenin geçtiğini, bu hatanın kadastro çalışmaları esnasında kadastro fen elemanlarının hatalı ölçümleri sonucu meydana geldiğini, bu nedenle davanın kabul edilmesi halinde dava masraflarından ve vekalet ücretinden vareste tutulmalarına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ...; taşınmazın taş duvar ile çevrili olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalılar ... ve müşterekleri; taşınmazın sınırında kışın çok yağmur yağdığında sel sularının aktığı, bunun dışında yaz-kış kuru bulunan bir yerin mevcut olduğunu, bunun dere yatağı ve dere olup olmadığının Mahkemenin takdirinde olduğunu, bu kısmın taraflarından kullanılmadığını, aynı zamanda kadastro tespit tarihi olan 1996 yılı ile davanın açıldığı tarih arasında Yasa'nın aradığı 10 yıllık sürenin geçtiğini, bu hatanın kadastro çalışmaları esnasında kadastro fen elemanlarının hatalı ölçümleri sonucu meydana geldiğini, bu nedenle sorumlu tutulmamaları gerektiğini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını istemişlerdir.
Davalı ...; 114 ada 13 parsel içerisinde iddia edildiği gibi derenin bulunmadığını, sadece kışın yağmur yağarsa arazinin eğimli olması sebebiyle sel sularının aktığı bir su birikintisinin bulunduğunu, buna dere denemeyeceğini, kendi yerinin içinde dere bulunmadığını, bu hatanın kadastro ölçüm memurlarının hatası sonucu olduğu için kendisinin sorumlu olmayacağını belirterek yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
Davalı ...; taşınmazın toprağının dereye akmaması ve erozyonun önlenmesi için yıllar önce babasının satın aldığı şahıslar tarafından yapıldığını, herhangi bir tecavüzün söz konusu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini ve masrafların davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu edilen 114 ada 13 parsel sahibi .....'un mirasçısı olduğunu, bu parselin annesi ölünce mirasçılarına kaldığını, şu anda iştirak halinde mülkiyet durumunda olup miras malı olarak ortada bulunduğunu, kendisinin bir kullanımının olmadığını, kadastro tespiti sırasında ölçüm memurlarının hatası olduğu için kendisinin yargılama giderleri ile sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; 114 ada 59 parselin maliki olduğunu, taşınmazının kadimden beri taş duvar ile çevrili olduğunu ve sınırlarının hiç değişmediğini, taşınmazının dere yatağı ile bir ilgisinin bulunmadığını belirterek kendi parseli bakımından davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; 114 ada 6 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazını satın alırken mevcut şekil ve tapu kaydına güvenerek söz konusu taşınmazını davacı Hazineden satın aldığını, taşınmazda dereye müdahale tespit edilirse bu kısmın tapusundan düşürülmesini, paftasına işlenmesini kabul ettiğini belirterek hataya sebebiyet vermediği için yargılama giderleri ve vekalet ücretinin üzerinde bırakılmamasını istemiştir.
Davalı ...; 114 ada 59 parselin maliklerinden olduğunu, taşınmazının dört tarafının kadim taş çakıl duvar ile çevrili olduğunu, derenin ..., ... ve ...'in taşınmazlarında kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; 114 ada 70 parselin maliki olduğunu, dere yatağının bulunmadığını, kadastro tespitlerinde var olmayan dereye dair 10 yıl içerisinde genel mahkemelere dava açılmadığını, yörenin tabiat özelliklerinin göz önüne alındığında yağmur sularının akması sonucunda dere vasfını almadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; davacının 114 ada 29 parseli satış işlemi ile edindiğini, talebin zamanaşımı ile reddinin gerektiğini, derenin varlığına dair herhangi bir kaydın bulunmadığını, meydana gelen durumun hukuka güven müessesesine zarar verdiğini beliterek davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasını istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 114 ada 26, 27, 28, 57, 58, 59 ve 60 parsel sayılı taşınmazların Tesbih Deresi'yle bir ilgisinin olmadığı gerekçesi ile bu taşınmaz malikleri aleyhine açılan davanın ayrı ayrı husumetten redlerine, çekişmeli diğer taşınmazların Tesbih Deresi'nin akış güzergahında bulunan dere yatağında kaldığı ve derenin aktif olduğu, derenin Devletin hüküm ve tasarrufu altında kamu malı olduğu, özel mülkiyete tabi bir yer olamayacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 114 ada 31 parselin fen bilirkişi raporuna ekli krokide "DERE" olarak gösterilen bölümlerin tapularının ayrı ayrı iptali ile dere yatağı olarak paftasında işlenerek gösterilmek suretiyle terkinlerine, 114 ada 9 parsele yönelik usulen açılmış bir dava bulunmadığından bu kısma yönelik karar verilmesine yer olmadığına, men'i müdahale istemi yönünden ise davalıların kadastro sonrası tapularının oluştuğu, davanın açıldığı tarih itibariyle ilgili dere olarak tespit edilen yerlerin davalılar adına kayıtlı olduğu, haksız bir müdaheleden söz edilemeyeceği gerekçesi ile bu istemin reddine; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36/A maddesi gereğince davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı ... vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazların dere yatağına tecavüzlü kısımlarının tapusunun iptali ile bu kısımların dere yatağı olarak paftasında işaretlenmek suretiyle terkinine, davalıların dere yatağı üzerindeki vaki tecavüzlerin men'ine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu dere yatağının, Mahkemece davalılara aitmiş gibi kabul edilerek haksız müdahalelerinin bulunmadığına ilişkin hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu parsellerin dere yatağına (Tespih Deresi) tecavüzlü olduğunu, taşınmazların aktif dere yatağında kalan kısımlarının kamusal nitelik taşıdığını, taş duvar örülü ve dikili bölümler bulunduğunun uzman bilirkişiler tarafından tespit edilip krokili rapora yansıtıldığını, yargılama giderlerinin Hazine üzerine bırakılması ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin eşitlik yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek, Yerel Mahkemenin kısmen ret kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın tümden kabulü ile davalıların dere yatağı üzerindeki vaki tecavüzlerinin men'ine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıların adlarına tapulu olan taşınmaz parçaları üzerindeki kullanımlarının mülkiyet hakkına dayandığı ve hukuka aykırı bir yönü bulunmadığı, 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasa'ya eklenen 36/A maddesinin, kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarlarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılacak davalarda davalı aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmolunmayacağı anlaşılmakla el atmanın önlenmesi istemlerinin reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına dair Mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı husus bulunmadığı sonucuna varılmakla davacının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu; Çanakkale ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 114 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, satış nedeni ile ... adına kayıtlanmış, 8, 12, 13,15, 16,17, 18, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 57, 58, 59, 60, 70, 72 ve 73 parsel sayılı taşınmazlar şahıslar adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Temyiz olunan bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı ... vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ... vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince temyiz eden davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
10.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.