Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3896 E. 2024/5151 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin sağlığında yaptığı taşınmaz satışının muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davalıya yapılan temlik ile terekedeki diğer mallar ve davalı tarafından sağlanan bakım arasında oransızlık bulunması, murisin paylaşım iradesiyle hareket ettiğinin kanıtlanamaması gerekçeleriyle hüküm kurmasının usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek reddedilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/497 E., 2023/691 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Kabul - Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/38 E., 2022/296 K.

Taraflar arasındaki muris muvaazası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; muris ...'in 07.01.2017 tarihinde öldüğünü ve geriye mirasçı olarak eşi ..., oğlu ..., torunları ... ve ...'in kaldığını; murisin Kocaeli ili, ... ilçesi, ...-2 Mahallesinde bulunan 332 ada 12 parsel sayılı taşınmazını oğlunun eşi davalı ...'e sattığını, yapılan bu satış işlemi ile murisin torunlarından mal kaçırmaya çalıştığını, söz konusu işlemin muvazaalı olduğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazın satış işleminin iptaline, hisseleri oranında davacılar adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini talep etmiştir.

Davacılar vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; dikkat edilmesi gereken iki husus bulunduğunu, ilk olarak yapılan satışların Körfez 4. Noterliğinde düzenlenen 15.10.2012 tarihli 5982 yevmiye numaralı vekaletname ile murisin oğlu ... tarafından yapıldığını, ikinci olarak Körfez 4. Noterliğinde düzenlenen 15.10.2012 tarihli 5983 yevmiye numaralı vasiyetname ile murisin dava konusu taşınmaz ile davalının cevap dilekçesinde belirtilen taşınmazların kendisine ait olduğunu, akabinde oğlu ...’e bıraktığını belirttiğini, bununla birlikte murisin aynı gün vermiş olduğu vekaletname ile vasiyetnamede yer alan bütün taşınmazlarının satış yetkisini de içeren geniş bir vekaletname ile ...’i yetkilendirdiğini, davaya konu taşınmaz eğer ...’e ait ise düzenlenen bu vekaletnameye ve vasiyetnameye ...'in neden bugüne kadar itiraz etmediğini, yasal yollara başvurmadığını, bu durumun dahi muris muvazaasını gösterdiğini ileri sürmüştür.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile ailesinin kayınpederi olan murisin kanser hastası olduğunu ve yıllarca kanser tedavisi gören murisin yanında oğlu ile gelini müvekkilinin bulunduğunu, tedavi süresince murisin tedavi ve yol masraflarını, evdeki bakım hizmetlerini müvekkili ile müvekkilinin eşinin sağladığını, murise ölene kadar baktıklarını, buna karşılık davacıların murisin rahatsızlığı süresince yanında olmadıkları gibi 15 yıl boyunca hiç arayıp sormadıklarını, murisin cenazesine dahi gelmediklerini, diğer yandan müvekkilinin kayınvalidesi ve mirasçılardan ...'in de şu anda bakıma muhtaç halde olduğunu, kayınvalidesinin de tüm bakımlarının müvekkili ve eşi tarafından yapıldığını, satışa konu edilen malın bedelinin mutlaka para olmasının şart olmadığını, belirli bir hizmet ya da emeğin de olabileceğini, bu nedenle murisin gerçek irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırma olmadığını, kendisi ile ilgilenen, bakımını yapan müvekkiline duyduğu minnet sonucu taşınmazı devrettiğini, ayrıca murise ait bir kısım malların da davacılara ya da davacıların annelerine verildiğini veya bir kısım malların murisin ölümünden sonra satıldığını ve davacıların paylarını aldıklarını, murisin mirasçılarından mal kaçırma gayesi olması durumunda tüm taşınmazları müvekkiline devretmesinin bekleneceğini, Kocaeli ili, Gebze ilçesi, ... Mahallesi, ... mevkiinde bulunan 264 ada 3 parsel sayılı kök muris ... adına kayıtlı olan taşınmazın muris ... ve kardeşi ... tarafından doğrudan davacıların annesi ... adına herhangi bir bedel alınmaksızın kayıt ve tescil edildiğini, bu taşınmazdan diğer mirasçıların herhangi bir bedel almadıklarını, oldukça değerli olan bu taşınmazın davacıların annesinin ölümünden sonra davacılar tarafından satılarak bedelinin kendi aralarında paylaşıldığını, murisin hem gelinine ve oğluna duyduğu minnet borcu hem de davacıların annesine verilen taşınmazdan müvekkilinin eşinin herhangi bir pay almaması nedeniyle dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin müvekkilinin eşine verildiğini, müvekkilinin eşinin bu hissesini daha sonra geçici olarak murise devrettiğini, ancak sonrasında dava konusu taşınmazın nihai olarak müvekkiline devredildiğini, Kocaeli ili, Körfez ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 1370 parsel sayılı taşınmazın murisin ölümünden sonra tüm mirasçılar tarafından satıldığını ve satış bedelinin de tüm mirasçılara miras payları oranında dağıtıldığını, yine Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 225 ada 6 parsel sayılı taşınmazın murisin ölümünden sonra mirasçılar tarafından satıldığını ve bedelinin de mirasçılar tarafından paylaşıldığını, tüm bu nedenlerle murisin amacının mirasçılardan mal kaçırmak olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; muvazaanın kabul edilebilmesi için temlike konu taşınmazın bakım karşılığı değil de başka amaçla devredildiğinin ispat edilmiş olması gerektiği, oysa davacı tarafın tanık göstermediği, yıllardır muris ...'in tüm bakımının davalı tarafından yerine getirilmediğini ispat edemediği, bu nedenle davacı tarafça murisin davalı ile birlikte mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak hareket ettiğinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun HMK’nın 190. maddeleri gereğince usulüne uygun delillerle ispat edilemediği, murisin mevcut diğer mallarda davacıların annelerine yaptığı devirler dikkate alınarak saklı pay ihlal iddiasının ispat edilmediği, böylesine bir işlemin tenkise tabi olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında ölünceye kadar bakma sözleşmesi şartlarının dayanak oluşturulduğunu, ancak açılan davanın muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin olduğu, gerekçeli kararda oluşturulan dayanak ile uzaktan veya yakından nedensellik bağı olmadığını, tanık ifadeleri ile davalının savunması dikkate alındığında tutarsızlıklar ve çelişkilerin görüldüğünü, dinlenilen tanık beyanlarının gerçeklikten uzak, çelişkili, duyuma dayalı ve davanın konusu ile ilgisi olmayan taraflı beyanlar olduğunu, bu nedenle söz konusu tanık anlatımlarıyla sonuca gidilmesinin doğru olmadığını, davalının hiçbir aşamada ve hiçbir delil ile iddialarını bertaraf edemediklerini, iddia etmiş oldukları hususları da ispat edemediklerini, cevaba cevap dilekçesinde belirtmiş oldukları vasiyetname ve vekaletname ilişkisini açıklayamadıklarını, düzenlenen bu vekaletnameye ve vasiyetnameye ...'in neden bugüne kadar itiraz etmediğini, kendisine ait olduğunu iddia ettiği taşınmazları şüphe altında bırakan bu evrakları hükümsüz kılmak için yasal yollara neden başvurmadığını açıklamadığını, bu durumun dahi muris muvazaasını gösterdiğini, kabul etmemekle birlikte Mahkeme gerekçeli kararında ölünceye kadar bakma akdini dayanak gösteriyorsa bu hususta gerekli araştırmayı yapması gerektiğini, ancak Mahkemenin bu konuda gerekli araştırmayı yapmadığını, gerekçeden yoksun bir şekilde davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı vekili, murisin davacıların annesine de taşınmaz verdiğini belirtmiş ise de bu taşınmazı murisin değil 18.02.1991 tarihinde kök muris ...'in devrettiğinin anlaşıldığı, bu durumda murisin paylaşma iradesi ile hareket ettiğinden söz edilmesinin mümkün olmadığı, her ne kadar murisin temlik dışı terekesinin de bulunduğu ileri sürülmüş ise de davalının beyanları ve sunduğu belgelere göre bunların da önemli bir miktara tekabül etmediği, davalı vekili, müvekkilinin murise bakıp ilgilendiğini belirtmiş ise de taşınmazın değerine göre bakım edimi arasında uygun bir nispetin bulunmadığı, edimler arasında fahiş farklılık bulunduğu, ayrıca murisin 15.10.2012 tarihli vasiyetname ile de oğlu olan davalının eşine başkaca taşınmazları da bıraktığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kocaeli ili, Gebze ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 3648 parsel sayılı taşınmazın muris tarafından değil de doğrudan kök muris ... tarafından davalıların annesine devredildiği için murisin paylaştırma iradesi ile hareket ettiğinin söylenemeyeceği şeklindeki gerekçenin yerinde olmadığını, davacıların annesine verilen taşınmaz kök murisin sağlığında verilmiş ise de bu taşınmaza karşılık olmak üzere dava konusu taşınmazın müvekkilinin eski eşine verildiğini, dava konusu taşınmazın ilerleyen zamanlarda müvekkilinin eski eşi tarafından murise, daha sonra da müvekkiline devredildiğini, murisin hiçbir şekilde mal kaçırma gayesinin olmadığını, ayrıca murise ait bir kısım malların da davacılara ya da davacıların annelerine verildiğini veya bir kısım malların murisin ölümünden sonra satıldığını ve davacıların paylarını aldıklarını, dolayısıyla taksim yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu taşınmazların değerinin düşük olduğunun kabul edildiğini, ancak bu taşınmazlarla ilgili keşif yapılmadığını, sadece rayiç değerlerinin dikkate alındığını, bu taşınmazların eski tarihli rayiç değerlerine bakılırken dava konusu taşınmazın keşifteki güncel değerinin kıyaslandığını, böyle bir kıyaslamanın doğru olmadığını, terekedeki malların güncel değerleri veya dava konusu taşınmazın devir tarihindeki değerlerine bakılmadığını, öte yandan müvekkilinin ölünceye kadar murise baktığını ve ihtiyaçlarını karşıladığını, satım bedelinin mutlaka para olması gerekmediğini, bu nedenle taşınmazın bakım karşılığı verildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, edimler arası dengenin bulunmadığı yönündeki gerekçenin doğru olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince sunulan bir başka gerekçenin de murisin müvekkilinin eski eşi lehine yaptığı vasiyetname olduğunu, bu vasiyetnamenin uygulanmadığını, vasiyetname sonrasında murisin vasiyet konusu taşınmazlarını sağlığında kendisinin sattığını, vasiyetin içinin boşaldığını, ne müvekkiline ne de müvekkilinin eski eşine vasiyet ile kalan bir taşınmaz mal olmadığını, vasiyet konusu malların muris tarafından sağlığında satılmasına rağmen dikkate alınmasının kabul edilemeyeceğini, davacıların davasını ispat edemediğini, muris muvazaasına ilişkin bir tanık dinletmediklerini, ispat edilemeyen davanın kabulünün yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237., 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 31.231,85 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.