Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4011 E. 2025/2388 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığı ve buna bağlı olarak tapu kaydının iptaline karar verilip verilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi raporları doğrultusunda dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının tespit edilmiş olması, önceki bozma kararına rağmen taşınmazın sadece bir kısmı için tapu iptaline karar verilmesinin isabetsiz olması ve taşınmazın tamamı için tapu iptal terkinine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile eksik hüküm kurulması gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/298 E., 2024/132 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili; Hatay ili, .... ilçesi, .... Mahallesinde bulunan davalı adına kayıtlı dava konusu .... parsel sayılı taşınmazın kıyı-kenar çizgisinin deniz tarafında kaldığını, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini ileri sürerek tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi dışında bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemece; davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline dair verilen ilk karar Dairece onanmış, karar düzeltme talebi üzerine ise Dairece; hüküm onama tarihi itibariyle doğru olmakla beraber, sonradan yürürlüğe giren ve kesin hüküm halini almamış eldeki davalara da uygulanacağı öngörülen 5841 sayılı Yasa hükümleri karşısında olayda 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde sözü edilen hak düşürücü sürenin gerçekleştiği gerekçesiyle onama kararının ortadan kaldırılmasına, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince; Mahkeme kararının temyizi aşamasında Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararıyla; “25.02.2009 gün ve 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlenin ve 3. maddesiyle 3402 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 10. maddenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar verildiği, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun söylenemeyeceğine değinilerek işin esasının ve dava konusu taşınmazın 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre belirlenecek olan kıyı-kenar çizgisine göre değerlendirilmesi, 3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesi hükmünün de gözetilmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairenin 30.03.2022 tarihli ve 2021/10526 Esas, 2022/2589 Karar sayılı kararı ile; bilirkişi raporunda kıyı-kenar çizgisi içinde kalan kısmın miktarı belirtilmediğinden raporun infaza elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmadığından bahsedilerek kıyı-kenar çizgisinde kalan kısmın miktarı açıkça belirtilmek suretiyle alınacak denetime elverişli rapor sonrasında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu 1185 parsel sayılı taşınmazın Deniz Mahallesi 669 ada 1 parsel olduğu belirtilip kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalan ve bilirkişi raporundaki krokide (A) harfi ile gösterilen 15,60 m2'lik kısmının tapu kaydının iptaline ve kıyı olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın tamamının tapu kaydının iptal edilmediğini, davalı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden hüküm kurulması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını / bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava; çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali-terkin istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Hatay ili, .... ilçesi,.... Mahallesinde bulunan dava konusu .... parsel sayılı taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek 1. maddesi gereği 01.11.2021 tarihinde Deniz Mahallesi 669 ada 1 parsel numarası ile ve 412,76 metrekare yüz ölçümlü olarak tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, uyuşmazlığın niteliğine göre öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı-kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı-kenar çizgisi var ise buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.

İdarece oluşturulmuş kıyı-kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak aynı Kanun'un 5. ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları göz önünde tutularak Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılıp açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı-kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken varsa idarenin önceden kıyı-kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.

İdarenin kıyı-kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle Mahkemece kıyı-kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır.

Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.

Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz başında 2005 yılında yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi heyet raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı yapı çevresinin tamamıyla kıyı kumulu niteliğinde olduğu, taşınmaz üzerinde kıyı kumuluna özgü bitki türlerinin yetişmiş olduğundan bahsedilmiş, taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı tespit edilerek heyetçe yeni kıyı-kenar çizgisi belirlenmiş; 2019 yılında yeniden yapılan keşif neticesinde, gözlem çukurları da açılmak suretiyle hazırlanan heyet raporunda ise dava konusu taşınmaz civarında ve taşınmazın kara tarafında plaj kumullarına özgü bitki örtüsünün geliştiği, kültür bitkisi yetiştirmenin mümkün olmadığı, taşınmazın zeminini oluşturan birimin denizel nitelikli kum olduğuna değinilerek çekişme konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı belirlenmiş, ek raporda da benzer tespitlere yer verilmiş, fen bilirkişisi tarafından hazırlanan rapor ve ekindeki krokide ise idarece belirlenen (1976 tarihli) kıyı-kenar çizgisinin yeri gösterilmiş olup dava konusu taşınmazın tamamının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.

Buna göre; Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın tamamının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı tespit edildiğinden, taşınmazın tamamının tapu kaydının iptali ile tapudan terkinine kararı verilmesi gerekirken, Dairenin 30.03.2022 tarihli ve 2021/10526 Esas, 2022/2589 Karar sayılı bozma kararına yanlış anlam yüklenerek bozma kararından sonra ek rapor alınmak suretiyle taşınmazın bir kısmı yönünden iptal-terkine hükmedilmesi isabetsizdir.

Hal böyle olunca; davanın kabulü ile taşınmazın tamamı yönünden tapu iptal-terkin kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz eden davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın Samandağ 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.05.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.