Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4087 E. 2025/1097 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapu kaydına dayanarak tapu iptali ve tescil talebi ile bu mümkün olmazsa tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptali ve tescil davası için öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olması ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.12.2022 tarihli, 2020(16)1-691 Esas, 2022/1680 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere hak düşürücü süre geçtikten sonra mülkiyet hakkı ortadan kalktığından, tazminat hakkının da bulunmaması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2653 E., 2024/861 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/54 E., 2023/62 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların ... mirasçılarından olduğunu, davacılar murisinin Lozan Antlaşması gereği mübadil olarak Türkiye'ye geldiğini, kök muris ... adına kayıtlı 1934 tarih 118 ve 119 nolu iskan tapu kayıtlarının kadastro çalışmaları esnasında uygulanmadığını, tapu kayıtlarının hukuki kıymetini koruduğunu ileri sürerek tapu kayıt kapsamlarının tespiti ve bu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tescilini, bu mümkün olmaz ise taşınmazların değeri kadar tazminatın Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının iddia ettiği zararı için öncelikle güncel tapu kayıtlarının tespiti ve halihazırda tapu maliklerine karşı iptal ve tescil talebiyle dava açılmasının zorunlu olduğunu, davacı asiller yönünden yasal mirasçılarının tümünün davaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya dayanak tapu kayıtlarının ait olduğu iddiasıyla zeminde gösterilen taşınmaz bölümlerinin 104 ada 1, 152 ve 186 parsel sayılı taşınmazlar olduğu, belirlenen taşınmazların orman alanında kalmadığı, davacı ... mirasçıları adına kayıt ve tesciline dair hukuki sebebinin oluşmadığı ve TMK'nın 1007. maddesi şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tapu iptali ve tescil davalarının kural olarak kayıt maliki/maliklerine, kayıt malikinin ölmüş olması durumunda mirasçılarına yöneltileceği; somut olayda, dava konusu olduğu keşfen belirlenen taşınmaz bölümlerinin davalı Hazine adına kayıtlı olmadığı, tapu iptali ve tescile ilişkin davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, davada terditli tazminat isteği yönünden ilk talep pasif husumet nedeniyle reddedildiğinden, ilk talebin esası bakımından inceleme yapılması mümkün bulunmadığından, terditli talep bakımından da bu aşamada değerlendirmede bulunulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin sair istinaf nedenlerinin reddine, gerekçe yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, kararın gerekçe yönünden kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisi ile tapu iptali ve tescile ilişkin davanın davalı Hazine yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, terditli tazminat talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir.

İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, .... Mahallesi, 104 ada 1 parsel sayılı askeri alan vasıflı taşınmazın 28.12.2001 tarihli satış ile dava dışı Sınırlı Sorumlu ... Konut Yapı Kooperatifi adına kayıtlı olduğu; İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, ... Mahallesi, 152 parsel sayılı taşınmazın 23.12.2004 tarihli satış ile dava dışı ... Turizm Sağlık Hizmetleri Taşımacılık Müşavirlik ve Ticaret A.Ş adına kayıtlı olduğu, taşınmazın "tarla ve fundalık" vasfında olduğu; İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, ... Mahallesi, 186 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazın ise dava tarihi itibariyle dava dışı gerçek kişiler adına paylı mülkiyet hükümlerine göre tapuya kayıtlı iken, 21.06.2023 tarihli satış ile dava dışı Mehmet Bora adına kaydedildiği anlaşılmıştır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle tapu iptali ve tescil talebi yönünden 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2022 tarihli ve 2020(16)1-691 Esas, 2022/1680 Karar sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere, hak düşürücü sürenin hukuki niteliği uyarınca hakkın özü (mülkiyet hakkı), diğer bir anlatımla davacı tarafın mal varlığı üzerindeki hakkı ortadan kalktıktan sonra açtığı davada, tazminat hakkına da sahip olamayacağına göre davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.