Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4180 E. 2024/5271 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, daha önce aynı taşınmaz için açılmış ve hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmiş bir davanın, eldeki dava için kesin hüküm oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Her iki davanın konusu aynı olsa da talep sonuçlarının farklı olması nedeniyle önceki davanın kesin hüküm oluşturmadığı, ancak eldeki davanın da yine hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2808 E., 2022/2891 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ünye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/409 E., 2021/441 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf isteğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; kök murisi ... ...'ın 1920 yılında askerde iken öldüğünü, murisin eşi ...'in davalı ...'ın dedesi olan ... ... ile ikinci evliliğini yaptığını, dava konusu eski 379 (yeni 127 ada 13) parsel sayılı taşınmazın malikinin muris ... ... olduğunu, babaannesi ...’e muris ...'ten 1/4 payın intikal ettiğini, davalılara 1/4 pay isabet etmesi gerekirken taşınmazın 3/4 payının da davalılara intikal ettiğini, taşınmazda davacıya ait 25 yıllık mesken olduğunu ve taşınmazda halen davacının ikamet ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/4 payının davalılar adına, 3/4 payının davacı ve kardeşleri adına, olmadığı takdirde veraset ilamındaki payları oranında tesciline karar verilmesini talep etmiş, aşamada 09.11.2020 tarihli dilekçe ile davacı vekili, muris ... ...’ın 1920 yılında öldüğünden eşi ...’in payının 1/8 olduğunu, 7/8 payın ise davacının dedesi olan ...’a intikal ettiğini bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı tarafından aynı taşınmaza ilişkin olarak aynı iddialar ile daha önce açtığı dava sonucunda Ünye 2. Asliye hukuk Mahkemesinin 2017/561 Esas, 2015/338 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, eldeki davanın ... ve ...'a karşı açıldığını, ...'ın payını ...'a devrettiği için davanın bu kere ...'a karşı açıldığını, hakkında kesin hüküm bulunan bir ihtilafa ilişkin tekrar dava açılmasının mümkün olmadığını, ... yönünden ise ...'ın taşınmazı satın alma yoluyla iktisap eden 3. kişi olduğunu, miras yolu ile gelen bir intikalin söz konusu olmadığını belirterek davalı ... açısından kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine, davalı ... açısından iyi niyetli üçüncü kişi olması, malik olması, kesin hüküm ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; çekişme konusu taşınmaza yönelik olarak ... ve ... hakkında Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/561 Esas, 2015/338 Karar sayılı dosyası ile yargılama yapıldığı ve Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği, kararın onanarak kesinleştiği, kesin hüküm bulunduğu gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/44 Esas, 2022/151 Karar sayılı kararı ile veraset ilamının iptaline karar verildiğini, tapu kaydının dayanağını teşkil eden veraset ilamının iptal olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; vakıa ve hukuki değerlendirmede usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 3. fıkrası.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının murisi ...’in 1920 yılında öldüğü, geride eşi ... (...) ile oğlu ...’nın mirasçı kaldığı, ...’ın da 2006 yılında ölümü ile geride davacı ... ile dava dışı 9 mirasçının kaldığı, ...’nin kök muris ...’in ölümünden sonra ... ile evlendiği ve ölümü üzerine geride oğulları ... ve ...’ın kaldığı, davalılar ... ve ...’in ... ve ...’nin çocukları oldukları, davacının dava konusu eski 379 parsel sayılı taşınmazda babası olan ...’ın 3/4 oranında miras payı olmasına rağmen taşınmazın 1/4 payının muris ... adına tescil edildiğini ileri sürerek toplam 3/4 payın ... mirasçıları adına tescilini talep ettiği anlaşılmakta olup Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/561 Esas, 2015/338 Karar sayılı dosyasında davacı ...’ın aynı iddiaya dayalı olarak 27.11.2014 tarihinde açtığı tapu iptali ve tescil istekli davada husumeti eldeki dosyanın davalısı ... ile dava dışı ...’a yönelttiği, anılan dosyada davacının dava konusu taşınmazın 3/4 payının adına tescilini talep ettiği, Mahkemece dava konusu (eski 379) 127 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağının 01.06.1971 tarihinde askıya çıkartıldığı, 30 günlük askı ilanının 01.07.1971 tarihinde sona erdiği ve tutanağın bu tarihte kesinleştiği, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile reddine karar verildiği, kararın Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2018/3541 Esas, 2018/5248 Karar sayılı kararı ile onanarak 22.11.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Hemen belirtmek gerekir ki, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303/1. maddesinde düzenlendiği üzere bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

Somut olaya gelince; eldeki davanın konusu ile Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/561 Esas, 2015/338 Karar sayılı dosyasındaki dava konusunun aynı olduğu açık ise de, her iki davanın talep sonuçlarının farklı olduğu gözetildiğinde Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/561 Esas, 2015/338 Karar sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.

Öte yandan; eldeki davada davacının, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu ve Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/561 Esas, 2015/338 Karar sayılı kararı ile dava konusu (eski 379) 127 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağının 01.07.1971 tarihinde kesinleştiği ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın da Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2018/3541 Esas, 2018/5248 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği dikkate alındığında eldeki davanın da 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370. maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.