"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/156 E., 2024/983 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gelibolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/786 E., 2021/241 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; kök muris ...; eşi ...; oğulları... ve ...; kızları ... ve ... ve... eşi ... ile birlikte Lozan mübadili olarak 01.09.1924 yılında Selanik'ten Türkiye'ye muhacir olarak geldiklerini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ... ve ailesini Çanakkale ili, ....lu ilçesi, .... Köyü'ne iskan ettiğini, .... Köyü'nde dava konusu taşınmazın da iskan kapsamında ... ve ailesine verildiğini, dava konusu 114 ada 102 parsel sayılı 1.056,71 m2 yüzölçümlü taşınmazda ... ve ailesinin toplamda 7 kişi olarak Türkiye'ye geldiklerinden 2.240 hisseden ibaret dava konusu taşınmazda ...'ın, eşi ....'in, oğlu ....'in, oğlu ...'nin, kızı ...'nin, kızı ...'nin ve oğlu...'in eşi ...'nin 320'er hissesi olması gerektiği halde kadastro tespitlerinin gerçeği yansıtmadığını, bu kapsamda her ne kadar kadastro tespit tutanağında ... ... ve ...'nin tek çocuklarının ... olduğu ve ...'ın mirasını çocuklarına terk ettiği belirtilmiş ise de aslında ... ....z'ın bekar ve çocuksuz ölen kardeşi ...'nin mirasçısı olduğunu, ...'nin ... ile evlendikten sonra 1929 doğumlu kızı ... ve 1932 doğumlu oğlu...'in dünyaya geldiğini, ...'nin 1935 yılında eşi Salih'in de 1951 yılında vefat ettiğini, ...'nin oğlu...'in 1949 yılında davacının annesi olan ... ile evlendiğini, ...'in bu evlilik sonrasında 1955 yılında vefat ettiğini, geriye mirasçısı olarak eşi ... ve kardeşi ...'ın kaldığını, bu yanlışlık ve hatalı işlemler neticesinde murisi ...'in ...'den gelen miras haklarının yok sayıldığını ve diğer mirasçılar tarafından ele geçirildiğini, kadastro tutanağında belirtilen intikal ve temliklerin gerçekle hiçbir alakasının olmadığını belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile muris ... adına veya mirasçılarının adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davaya cevap vermemiş, davalı ... katıldığı duruşmada davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin 28.03.1986 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 11.10.2019 tarihinde on yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açıldığı belirtilerek davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde; annesi ...'in ilk evliliğini ... ile yaptığını, ...'in 1955 yılında vefat ettiğini, ...'in ölümüyle geriye kız kardeşi ... ve eşi ...'in kaldığını, ...'e üst soyundan intikal eden ve ondan da ...'e intikal edecek miras paylarının hukuka aykırı yollarla intikal etmesinin önüne geçildiğini, ...'nin annesi ..., dayısı ... ve annesinin babası olan ...'ın mirasçısı olduğunu, bunlardan annesine ve ...'a ait taşınmazlarda yapılan intikallerin ... adına yapıldığını ne var ki dayısı ...'ye ait taşınmazda ... adına intikal yapılmadığını, annesi ....'in ....'nin mirasçısı olduğundan haberdar olmadan vefat ettiğini, bu durumun 2018 yılında açılan davalar ile anlaşıldığını, öte yandan adlarına tespit yapılan ... çocukları..., ...,..., ... ve ...'nin kök muris ... ile ilgisinin bulunmadığını, kök muris ...'ın veraset ilamı ile de bu hususun sabit olduğunu, buna ek olarak dava konusu taşınmazın İskan Kanunu kapsamında davacının kök murisi ve ailesi adına kayıt edildiğini, iskan hakkı olarak verilen taşınmaz üzerinde kadastro komisyonunun bir yetkisinin bulunmadığını, 3402 sayılı Kanun hükümlerinin olaya uygulanmasının mümkün olmadığını, taşınmazın kadastrosunun 2613 sayılı Kanun kapsamında yapıldığını, bu nedenle eldeki davada hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, daha önce kadastrosu yapılan alanda yeniden kadastro işlemi yapılmasının yok hükmünde olduğunu, bu kapsamda her zaman dava açılabileceğini, ketmi verese hukuki nedenine dayalı olarak açılan davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığını Mahkemece eksik inceleme sonucu hatalı olarak hüküm verildiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 06.12.1984 tarihinde yapılarak 28.03.1986 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise kadastro tespitinden önceki hukuki sebeplere dayanılarak 11.10.2019 tarihinde açıldığı, bu kapsamda İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda Çanakkale ili, .... ilçesi, ..... köyü 1136 parsel (yeni 114 ada 102 parsel) sayılı taşınmaz tarla vasfıyla 06.12.1984 tarihinde .... Alan, ..., ..., ....,...,...,... ve .... kızı ..... adına tespit edilmiş, kadastro tutanakları 25.02.1982 ilâ 26.03.1986 tarihleri arasında askı ilanına çıkarılmış, askı ilan süresi içerisinde dava açılmadığından 28.03.1986 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Dava konusu taşınmaza yönelik eldeki davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 11.10.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Davacının adli yardımdan faydalanarak harç yatırmaksızın kararı temyiz ettiği anlaşıldığından aşağıda yazılı 2.107,80 TL başvuru harcı ile 427,60 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.