"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/121 E., 2022/451 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı verilen 16.07.2022 tarihli ve 2020/121 Esas, 2022/451 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan Dairenin 26.03.2024 tarihli ve 2022/7291 Esas, 2024/2485 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Sivas ili, Merkez ilçesi, Antuntabak Mahallesi 652 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinde davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın kısmen sahibinin babası olduğunu, kendisine harici senetle satarak zilyetliğini devrettiğini, eklemeli olarak 40 yılı aşkın süredir nizasız fasılasız taşınmazı kullandıklarını ileri sürerek kullandıkları kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, aşamada taşınmazın TOKİ Başkanlığına devri üzerine TOKİ Başkanlığını davaya dahil etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine; zilyetlik şartlarının gerçekleşmediğini, taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir
Davalı TOKİ Başkanlığı; dava konusu yerin mülkiyetini kanunla bedelsiz olarak kazandığını, iyi niyetli olunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.03.1992 tarihli ve 1988/177 Esas, 1992/105 Karar sayılı kararı ile; zilyetlikle kazanım şartları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.11.2013 tarihli ve 2013/11700 Esas, 2013/16832 Karar sayılı kararı ile; davacının babasının da paydaş olduğu komşu parselin tapu kaydında dava konusu taşınmazın tepe olarak okunduğu, tepenin İç Anadolu Bölgesinde mera olarak da nitelendirildiği, davanın reddi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme başvurusu üzerine kapatılan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.02.2016 tarihli ve 2015/17234 Esas, 2016/1673 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın mera olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığı ve eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle 8. Hukuk Dairesinin bozma kararının ortadan kaldırılmasına ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 30.01.2019 tarihli ve 2016/1199 Esas, 2019/64 Karar sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı TOKİ Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.09.2019 tarihli ve 2019/3398 Esas, 2019/5489 Karar sayılı kararı ile; davanın süresinde açıldığı ve eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
E. Mahkemesince İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; fen ve jeodezi bilirkişileri raporları ile mahalli bilirkişi anlatımları birlikte değerlendirilerek tespit edilen taşınmaz kısmı yönünden zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 34.500 m2'lik kısım için dava açıldığını, 12.06.1990 tarihli keşif zaptında dava konusu yerin 1943 yılından itibaren kendisi ve babası tarafından kullanıldığının ve eklemeli zilyetlikle davacıya devredildiğinin sabit olduğunu, 5.737,40 m2'lik kısım için davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, 11.10.2021 ve 31.12.2021 tarihli raporlarda 8.238,15 m2'lik alanın kültür arazisi niteliğinde olduğunun, diğer kısımların tarım arazisi vasfında olmadığının belirtildiğini, hatalı çakıştırma yapıldığını, sundukları uzman görüşünde dava konusu yerlerin tarım arazisi olarak kullanıldığının sabit olduğunu, keşif esnasında bir ölçüm yapılmadığını, ziraat bilirkişilerinin raporlarının hava fotoğrafları ile örtüşmediğini, çelişkinin giderilmesi için öğretim görevlisi bilirkişilerden rapor alınması talebinin reddedilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını ileri sürerek öncelikle kararın düzeltilerek onanmasını, olmazsa bozulmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı sıfatının kaldırılmasının hatalı olduğunu, kararın infaza elverişli olmadığını, (C) harfi ile gösterilen yerin özel mülkiyete konu olamayacağının belirtildiğini, (D) ve (E) harfi ile gösterilen yerlere ilişkin tespitlerin hatalı olduğunu, çok dik meyilli (%12-18) olduğunu, zilyetlikle edinmeye elverişli olmadığını, 2613 sayılı Kanun'un 22/H maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiğini, benzer davada hak düşürücü süreden davanın reddine karar verildiğini, yeterli araştırma yapılmadığını, raporların bilimsellikten uzak olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı TOKİ Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde özetle; (C), (D) ve (E) harfi ile gösterilen yerlerin zilyetlikle ediniminin mümkün olmadığını, özel mülkiyete konu olamayacaklarını, aynı yere ilişkin iki iptal kararı kurulduğunu, infazda sorun olacağını, bedelsiz olarak taşınmazın kendilerine kanun hükmü gereğince devredildiğini, tapulu taşınmazların zamanaşımı ile kazanılmasının mümkün olmadığını, imar-ihyanın bulunmadığını, iyi niyetli olarak taşınmazın iktisap edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Bozma Kararı
Dairenin 26.03.2024 tarihli ve 2022/7291 Esas, 2024/2485 Karar sayılı kararı ile; davalı Hazinenin Mahkemenin 30.01.2019 tarihli kararını temyiz etmediği gerekçesi ile temyiz isteğinin reddine; 21.03.2022 tarihli raporun ikinci sayfasında genel olarak 50-70 yıl öncesi kullanıma ilişkin görüş bildirilmesinin mümkün olmadığı, mevcut toprak yapısına göre son 15-20 yıl için kullanım durumları ile ilgili görüşlerin olduğunun bildirildiği, sonuç kısmında ise boz ve hali arazi olarak belirlenen arazilerin sınıfının belirlenmesinde arazilerin kullanım durumlarından ziyade arazinin toprak ve topografik yapılarının tarıma uygun olmadığı kanaati ile karar verildiğinden arazilerin toprak ve topografik yapılarının kısa sürelerde değişmeyeceğinin, bu yapıların yüzlerce hatta binlerce yılda oluşabileceğinin ve dava konusu yerlerin zilyetliğe konu 1950-1970 yılları arasında da toprak ve topografik yapılarının bugünkü gibi olduğu ve 1950-1970 yılları arasında bu durumun değişmeyeceğinin bildirildiği, raporda çelişki olmadığı, kullanım durumundan değil taşınmazın toprak ve topografik yapısından yola çıkılarak değerlendirme yapıldığı, anılan raporda belirtilen 8.238,12 m2'lik kısım yönünden (fen bilirkişisine kroki hazırlattırmak suretiyle) davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Karar Düzeltme Talebi
Dairenin yukarıda belirtilen bozma kararına karşı davacı vekili ve davalı Hazine vekili süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
E. Karar Düzeltme Nedenleri
Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde; 1971 yılından geriye doğru 20 yıllık zilyetlik süresinin tespiti hususunda en önemli delilin 12.06.1990 tarihli keşif olduğunu, keşif zaptında taşınmazın dava konusu edilen bölümünün 1943 yılından itibaren davacının babası ve davacı tarafından ekilip biçildiğinin, eklemeli zilyetlikle taşınmazın davacıya devredildiğinin anlaşıldığını, 16.09.1990 tarihli bilirkişi raporunda "2 parsel numaralı taşınmazın içerisinde kalan dava konusu haritada kırmızı renkli kalemle taralı (A) harfiyle gösterilen yer zeminde halen tarla vasfında üzerine ekin ekili durumda olup dava konusu kısmın tarafımdan hesaplanan yüz ölçümü 34.500 m2'dir." tespitinin yer aldığını, 24.03.1992 tarihli gerekçeli kararda dava konusu taşınmazın tarla olduğunun ve zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğunın kabul edildiğini, 11.10.2021 tarihli harita mühendisi bilirkişi raporunda tarla ile hava fotoğrafının hatalı şekilde çakıştırılarak ve de keşifte herhangi bir ölçüm yapılmadan belirlenen 8.238,15m2'lik alanın kültür arazisi vasfında olduğunun, diğer alanların ise tarım arazisi vasfında olmadığının açıklandığını, 07.04.2020 tarihli Doç. Dr. .... tarafından düzenlenen uzman görüşünde 1949 yılına ait hava fotoğrafında dava konusu alanın tarla olarak kullanıldığının açıkça belirgin olduğunun ve devam eden yıllara ait 1965, 1973 ve 1986 tarihli hava fotoğraflarında da dava konusu edilen alanın tarla olarak kullanıldığının belirlendiğini, taşınmazın imar-ihyasının ve zilyetlikte edinme koşulunun 1949-1971 yılları içinde aranması gerektiğini, bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili karar düzeltme dilekçesinde; 30.01.2019 tarihli ve 2016/1199 Esas, 2019/64 Karar sayılı kararın tebliğ edilmediğini, anılan kararın bozulduğunun haricen öğrenildiğini, bu nedenle Mahkemenin 16.07.2022 tarihli ve 2020/121 Esas, 2022/451 Karar sayılı kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 16 ve 17. maddeleri,
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden; Sivas ili, .... ilçesi .... Mahallesi 652 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 23.07.1970 tarihinde taşınmazın boz ve hali yerlerden olduğu belirtilerek Hazine adına yapıldığı, tespitin 12.01.1971 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın 20.02.2014 tarihinde TOKİ'ye devredildiği anlaşılmıştır.
2. Karar düzeltme dilekçelerinde ileri sürülen hususlar 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK'un 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığından davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki karar düzeltme talebi yerinde görülmemiştir.
3. Davalı Hazine vekilinin Dairenin 26.03.2024 tarihli bozma kararındaki davalı Hazinenin temyiz isteğinin reddine ilişkin kararına yönelik karar düzeltme itirazına gelince;
Mahkemenin 30.01.2019 tarihli ve 2016/1199 Esas, 2019/64 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verildiği, kararın davalı TOKİ Başkanlığı tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.09.2019 tarihli ve 2019/3398 Esas, 2019/5489 Karar sayılı kararı ile kararın bozulmasına karar verildiği, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 19.07.2022 tarih, 2020/121 Esas, 2022/451 Karar sayılı kararı ile fen ve jeodezi bilirkişi raporları ile mahalli bilirkişi anlatımları birlikte değerlendirilerek kabul edilen taşınmaz kısmı yönünden zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın taraf vekillerince temyiz edildiği anlaşılmakta olup Mahkemenin 30.01.2019 tarihli kararının davalı Hazineye tebliğ edilmediği gözetildiğinde Dairenin 26.03.2024 tarihli bozma kararı ile davalı Hazine vekilinin temyiz isteğinin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
4. Hal böyle olunca; 21.03.2022 tarihli ziraat bilirkişisi kurulu raporunda belirtilen 8.238,12 m2'lik kısım yönünden (fen bilirkişisine kroki hazırlattırmak suretiyle) davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE,
2. Yukarıda değinilen husus davalı Hazinenin karar düzeltme isteği üzerine bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kısmen kabulüne, Dairenin 26.03.2024 tarihli ve 2022/7291 Esas, 2024/2485 Karar sayılı bozma kararının V.C.3.2. bendinin ve "IV. Karar" başlıklı hüküm fıkrasından "Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine" cümlesinin karardan çıkarılmasına, davalıların temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile Mahkemenin 19.07.2022 tarihli hükmünün davalı Hazine vekilinin temyiz talebi de kabul edilerek 26.03.2024 tarihli kararımızdaki gerekçeyle 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Davacıdan HUMK'un 442/3. maddesi ve 4421 sayılı Kanun uyarınca takdiren 2.320,00 TL para cezası alınmasına, karar düzeltme ret harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Karar düzeltme talep eden Hazine Harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
25.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.