Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4494 E. 2024/5701 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi imar ve ihya faaliyetlerine dayalı olarak tapu iptali ve tescil davasında, eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasının doğru olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, eksik harcın tamamlanması için davacı vekiline yapılan ihtarda, vekille temsil edilmeyen davacılara ihtar yapılmaması, ihtarda yatırılması gereken miktarın açıkça belirtilmemesi, terekeye temsilci atanmadan yargılamaya devam edilmesi, veraset ilamları arasındaki çelişkinin giderilmemesi, davalıların tümünün ve mirasçılarının doğru şekilde yargılamaya dahil edilmemesi gibi hususlar usule aykırı görülerek, davacının temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/216 E., 2015/389 K.

HÜKÜM : Davanın açılmamış sayılmasına

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Karar bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; Osmaniye ili, .... ilçesi, .... köyü 102 ada 1, 2, 3, 4 parsel, 166 ada 86, 90 parsel, 167 ada 1, 2, 4, 5 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin ... mirasçıları adına yapıldığını, ancak taşınmazın muris ...’ya ait olduğunu, dava konusu parsellerin hali haraba, bozuk ve madraptan kendileri tarafından kadastro tespitinden 40 - 45 sene önce imar-ihya edilmek sureti ile tarla haline getirildiğini, hatta davalı parsellerin içindeki ev ve müştemilatın da kendileri ve murislerince yapıldığını, kullanımlarına kimsenin itiraz etmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ... ,.... tespitin doğru yapıldığını, taşınmazların muris ... mirasçıları tarafından kullanıldığını, vergi kaydı ile tespitin yapıldığını, kendisinin şehir dışında oturduğundan bir tek kendi kullanmadığını, ortaklığın giderilmesi davası açtığını, bu davaya engel olmak için eldeki davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEMENİN KARARI

Kadirli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.07.2015 tarihli ve 2015/216 Esas, 2015/389 Karar sayılı kararı ile; eksik harç süresinde ikmal edilmediğinden takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırdığı, işlemden kaldırılma tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde davanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar...,....,...,...,..., ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar ...,...,...,..., ve ... vekili temyiz dilekçesinde; harcın tamamlanmaması nedeniyle işlemden kaldırılmasının hatalı olduğunu, kesin sürenin sonuçları hatırlatılmadığı gibi, feragatlerin dikkate alınmadığını, birleştirme kararının yerinde olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Harçlar Kanunu'nun 30 - 32. maddeleri,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 150. maddesi.

3. Değerlendirme

Dosya içeriğinden; geri çevirme ile dosya arasına alınan Kadirli Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.07.2024 tarihli ve 2024/1396 Esas, 1470 Karar sayılı veraset ilamına göre kök muris ...’nın 01.01.1960 tarihinde ölümü ile geride...’dan olan oğlu ....’in...’dan olan çocukları davalılar ...,... ile oğlu ...’nin eşi ..., ..., ..., ......, ..., ..., ..., ...., murisin ....’dan olan çocukları davalılar .... ve .... ile oğlu ....’nin eşi davacı ... ile müşterek çocukları davacılar ..., ...., .... ve .... ile ....’den olan çocukları davacılar ..., ..., ..., .... (isim düzeltme ....), 2002 yılında ölen ....’ün eşi davacı ... ile müşterek çocukları Mücahit (1999), ... (1997) ve ... (isim düzeltme .... 2001) ve ....’nin bekar olarak 1981 yılında ölümü nedeniyle dava dışı annesi ....’in de mirasçı olarak kaldığı; muris 1944 doğumlu ...’nın ise 15.07.1976 tarihinde ölümü ile Kadirli Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.12.2012 tarihli ve 2012/753 Esas, 1002 Karar sayılı veraset ilamı ile davacıların mirasçı olarak kaldığı; dava konusu Osmaniye ili, .... ilçesi, ... köyü 102 ada 1 parsel sayılı 3.186,06 m2 tarla, 102 ada 2 parsel sayılı 2.310,71 m2 tarla, 102 ada 3 parsel sayılı 14.264,75 m2 tarla, 102 ada 4 parsel sayılı 12.464,73 m2 tarla, 167 ada 1 parsel 13.969,03 m2 tarla, 167 ada 2 parsel sayılı 17.737,59 m2 tarla, 167 ada 4 parsel sayılı 26.387,63 m2 tarla, 167 ada 5 parsel sayılı 9.078,73 m2 tarla, 166 ada 86 parsel sayılı 1.812,86 m2 tarla, 166 ada 90 parsel sayılı 16.750,82 m2 tarla nitelikli taşınmazların 02.06.2005 tarihli tesis kadastrosu ile 20/80’er payının ..., ..., ... adına, 5/80 payın ... ve 3/80’er payın ...,..,..., ve... adına kayıtlı iken davalı ... ’nın payını 07.02.2007 tarihinde ...’a sattığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi; 492 sayılı Harçlar Kanunu harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüş ise de tarafların üzerinde uzlaşamadıkları durumlarda, harca esas alınacak dava değerinin uzman bilirkişiler aracılığıyla keşfen saptanmasında zorunluluk vardır.

Harçlar Kanunu'nun 30. maddesinde ''...Muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz, HUMK’un 409. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150.) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.'';

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 150/4. fıkrasında; “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir...” ve 5. fıkrasında ise; “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.”;

düzenlemelerine yer verilmiştir.

Bu itibarla, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında; verilen süre yeterli, emredilen işler gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hâkim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır.

Somut olayda; Mahkemece eldeki 2012/149 Esas sayılı davanın 11.10.2012 tarihinde ...mirasçıları tarafından diğer tüm mirasçılara karşı dava dışı taşınmazlara ilişkin açılan 2011/110 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, bu dosya üzerinden yapılan keşif neticesinde alınan 19.06.2014 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların tamamının değeri 461.051,23 TL tespit edilmiş olup Mahkemece 11.12.2014 tarihinde bir kısım davacılar vekiline “Birleştirilen dosya davacılar vekiline Harçlar Kanunu'nun 30. ve 32. maddeleri uyarınca dosya kapsamında alınan 20.06.2014 havale tarihli ziraat bilirkişisi raporunda birleşen dosyada dava konusu edilen 102 ada 1, 2, 3, 4 parsel, 166 ada 86, 90 parsel ve 167 ada 1, 2, 4, ve 5 parsel sayılı taşınmazların toplam değerinden dava dilekçesinde gösterilen 15.000,00 TL dava değeri düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden eksik harcı tamamlamaları için iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde sonraki işlemlere devam edilemeyeceği hususunun ihtarına” karar verildiği, vekilin verilen süre içerisinde ek süre talep ettiği, takip eden 12.03.2015 tarihli duruşmada ek süre talebinin reddine karar verilerek dosyanın işlemden kaldırıldığı, 26.05.2015 tarihinde ise birleşen dosyanın tefriki ile temyize konu dava esasına kaydedildiği ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca eksik harcın tamamlanmasına ilişkin ihtarın usulüne uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, vekille temsil edilmeyen davacılar ...,...,...,ve .....'ye ihtar yapılmadığı gibi, bir kısım davacılar vekiline verilen kesin sürede yatırılması gereken miktarın açıkca bildirilmemesi de isabetli değildir.

Öte yandan; murisin ölüm tarihi itibariyle terekesi Türk Medeni Kanunu'nun 701. maddesi gereğince el birliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. El birliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin Türk Medeni Kanunu'nun 640. ve 702. maddeleri uyarınca tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da terekeye karşı üçüncü kişi konumundaki kişiye yönelik olarak tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açması mümkün ise de bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçıların muvafakatlerinin alınması ya da terekeye atanarak temsilci aracılığıyla davanın yürütülmesi zorunludur.

Eldeki davada, kök muris ... veraset ilamında .....'nin bir kısım çocuklarının annesi ....'in mirasçı olarak göründüğü, muris ....'nın veraset ilamında ise mirasçı olarak yer almadığı anlaşılmakla veraset ilamları arasındaki çelişkinin giderilmesi, ....'in mirasçı olup olmadığının tespiti gerekmektedir.

Ayrıca; davacılar vekili 21.10.2013 tarihli dilekçesi ile ....,...,...ve ..... tarafından azledildiğini, davacı ... yönünden ise davadan feragat ettiğini (vekaletnamede bu hususta yetkisi olduğu) bildirmiş, 23.09.2014 tarihli duruşmada ..... ve ....’nin (kendi adına asaleten küçükler ...,... ve ...,’ye velayeten hareket eden) davalı ... aleyhine açılan davadan feragat ettiklerini beyan ettikleri ve 02.06.2014 tarihli keşifte ise bir kısım davacılar ....,...,...,.vekili Av ...’un 166 ada 90 parsele ilişkin davadan feragat ettiğini bildirdiği (vekaletnamede feragat yetkisi olmadığı halde), ancak dava terekeye iade istekli olarak açıldığından davacı mirasçılardan birinin ya da birkaçının feragatinin sonuç doğurmayacağı, terekeye temsilci atanmak suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerektiği açıktır.

Hal böyle olunca; kök muris ... ve muris ....'nin veraset ilamı arasındaki çelişki giderilip taraf teşkili sağlandıktan sonra, davacı tarafa yukarıda açıklanan usul hükümlerine uygun ihtarat yapılarak ve verilen süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılıp yasal süre içerisinde yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, usule aykırı olacak şekilde yapılan ihtarla, şartları oluşmadığı halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir.

Kabule göre de, davalı ...’nın dava tarihinden önce payını diğer davalı ...’ya temlik ettiğinin gözetilmesi gerektiği gibi, karar başlığında davacı ... küçük çocuklarına da velayeten dava açmış olup isimlerinin yazılmaması, davacı ... ile davalı olarak yazılan Şeyma isim değişikliği nedeniyle aynı kişi olduğundan çelişki oluşturulması ve davalı ... öldüğü halde mirasçılarına yer verilmemesi de doğru değildir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bir kısım davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Yasa’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-3. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

16.10.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.