Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4509 E. 2024/5728 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tescil edilen taşınmazın bir bölümünün davacıya ait olduğunu ileri sürerek açılan tapu iptali ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, tarafların iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2302 E., 2024/786 K.

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Artvin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/50 E., 2019/532 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince nizalı taşınmaz bölümünün dava tarihindeki değeri itibariyle kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle istinaf dilekçesinin HMK’nın 341/2. ve 352. maddeleri gereğince reddine kesin olarak karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararıyla, Daire kararının miktar yönünden kesin olması sebebiyle davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi ek kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm Dairemizce bozulmuş; Bölge Adliye Mahkemesince Dairenin ek kararında direnilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunca Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararda direnilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında kendisine ait samanlık ve arsasının 124 ada 3 parsel sayılı taşınmaz içerisine dahil edilerek davalı adına tespit edildiğini, yine kendisi ve babasının diğer mirasçıları adına kayıtlı 124 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ulaşım için yol olarak kullandığı, özel mülkiyetinde olan taşınmaz bölümünün de kadastro çalışmaları sırasında 124 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisine dahil edilerek davalı adına tespit edildiğini, davalının da bunu gördüğünü ve bildiğini, bu yerin 1977 tarihli senetle babası tarafından satın alındığını, kaldı ki evvelinde Ardanuç Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/21 Esas, 1999/92 Karar sayılı kararıyla davalı aleyhine, kendi lehine nizalı taşınmaz bölümü ile ilgili olarak karar verildiğini ileri sürerek 124 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde bırakılan nizalı taşınmaz bölümlerinin ifraz edilerek 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazla tevhidine, bunun mümkün olmaması halinde ayrı parsel numarası ile murisi olan Hasan Tekin mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Ali Budak cevap dilekçesinde; kadastro tespitinin doğru şekilde yapıldığını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; adına kayıtlı taşınmazın evvelinde müvekkilinin babası, daha sonra ise müvekkili tarafından 60-70 yıldır bir bütün olarak zilyet edildiğini, taşınmazın müvekkiline babasından kaldığını, öte yandan Ardanuç Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/21 Esas, 1999/92 Karar sayılı kararıyla müvekkili aleyhine verilmiş bir hüküm de bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Artvin Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.02.2019 tarihli ve 2017/458 Esas, 2019/58 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre davacının davasını kanıtladığı gerekçesiyle 124 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönüyle davanın kabulüne, ... aleyhine açılan davanın eldeki davadan tefrikine kesin olarak karar verilmiştir.

Tefrik üzerine Artvin Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2019 tarihli ve 2019/50 Esas, 2019/532 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün öteden beri taraflarca yol olarak kullanıldığı, davacı ve murislerinin bu yerden geçmesine davalının izin verdiği ancak davacının nizalı bölümün mülkiyetinin kendisine ait olduğuna ilişkin iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu 124 ada 1 parsel sayılı taşınmazın nizalı bölümünün müvekkilinin murisi tarafından evvelki malikinden satın alındığını, bu bölümün yalnızca müvekkili tarafından kullanıldığını, tapu maliki tarafından ise kullanılmadığını, kaldı ki nizalı bölümün tapu malikinin evinin arkasında kaldığını, dosya kapsamına göre iddialarını ispatladıklarını ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 18.10.2019 tarihli ve 2019/2491 Esas, 2019/783 Karar sayılı kararıyla; nizalı taşınmaz bölümünün dava tarihindeki değeri itibariyle kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle istinaf dilekçesinin HMK’nın 341/2. ve 352. maddeleri gereğince reddine kesin olarak karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş; Bölge Adliye Mahkemesinin 20.11.2019 tarihli ek kararıyla; Daire kararının miktar yönünden kesin olması sebebiyle davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Dairemizin 15.02.2022 tarihli ve 2021/3895 Esas, 2022/1166 Karar sayılı kararıyla; Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, hukuki belirlilik ilkesi, etkin denetim mekanizmasının oluşturulması gayesi ve 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesinin düzenleme amacı bir arada değerlendirildiğinde, tereddüte yol açan usul hükümlerinin aşırı şekilci olarak uygulanması neticesinde yasanın denetim yollarının kullanımını önemli ölçüde etkileneceğinden, kanun yolu başvuru aşamalarının süren usul işlemlerinden olduğu, hükmün kesinleşinceye kadar geçirdiği derecatın bir bütünü oluşturduğu hususları da göz önüne alındığında, 3402 sayılı Yasa'nın Ek 6. maddesinin, henüz kanun yolu aşamasında olan dava dosyalarına yürürlük tarihinden bağımsız olarak sirayet edeceği hususunun tereddütsüz olduğu; somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince dava değeri temyiz incelemesine ilişkin parasal sınırın altında kaldığı gerekçesiyle kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış olan eldeki tapu iptali ve tescil davasında temyiz dilekçesinin ek karar ile reddine karar verilmiş olmasının yukarıda değinilen yasal düzenlemeye aykırı olduğu, şu halde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken dava değeri nedeniyle istinaf talebinin ve temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.05.2022 tarihli ve 2022/522 Esas, 2022/931 Karar sayılı kararıyla; nizalı taşınmaz bölümünün dava tarihindeki değeri itibariyle, İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği anda değer itibariyle istinaf veya temyiz sınırının altında kaldığı, verildiği anda kesin nitelikteki kararlara karşı kanun yoluna başvurulmuş olması halinin, davanın derdest olduğu anlamına gelmeyeceği, bu nedenle, HMK’daki kanun yollarına ilişkin 3402 sayılı Kanun'a 7251 sayılı Kanunla eklenen Ek-6. maddesinin verildiği anda kesin nitelikteki kararlara uygulanma imkanının bulunmadığı, hal böyle olunca bozma kararına karşı Dairenin 18.10.2019 tarihli asıl ve 20.11.2019 tarihli ek kararında direnilmesi gerektiği gerekçesiyle, Dairenin 18.10.2019 tarihli ve 2019/2491 Esas, 2019/783 Karar sayılı asıl kararı ile 20.11.2019 tarihli ve 2019/2491 Esas, 2019/783 Karar sayılı ek kararında direnilmesine, davacı vekilinin istinaf başvurusu miktar itibariyle kesin nitelikte olan karara karşı olduğundan, istinaf dilekçesinin HMK'nın 341/2. ve 352. maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.

C. Hukuk Genel Kurulunca Verilen Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2023 tarihli ve 2022/1-1043 Esas, 2023/864 Karar sayılı kararıyla; kadastro işlemlerinden doğan davalarda uyuşmazlığın, taşınmazın değerinden ziyade taşınmaz üzerindeki hakların ve bu hakların sınırlarının tespiti ile tapu sicilinin gerçek duruma uygun olarak oluşturulmasıyla ilgili olduğu, anılan yönüyle bu tür davaların, uyuşmazlık konusunu belirli bir değer yahut miktar olarak esas alan diğer dava türlerinden ayrılmakla, dava konusu taşınmazın değerine dair tartışmaların, yargılama sırasında 3402 sayılı Kanun'un sistematiği gereği geri planda yer aldığı, bu nedenle kadastro işlemlerinden doğan davalara konu taşınmazın değeri esas alınarak verilen kararların miktar itibarıyla kesinliğinin tayininin hakkaniyete uygun olmayan neticelerin ortaya çıkmasına sebebiyet verebileceği, bu itibarla; 7251 sayılı Kanun'un 53. maddesi ile yapılan değişiklik öncesinde kadastro işlemlerinden doğan davalar ile ilgili olarak 6100 sayılı Kanun'un 341/2. maddesinde yer alan istinaf sınırı uygulamasında yorum farklılıklarına dayalı bir kısım tereddütlerin hasıl olduğu ve bu durumun açıklığa kavuşturulması amacıyla 3402 sayılı Kanun'un Ek- 6. maddesi hükmünün ihdas edildiği, her ne kadar 3402 sayılı Kanun'un Ek-6. maddesi hükmünün geçmişe etkisi hakkında bir düzenleme bulunmasa da hükmün gerekçesinden anlaşılacağı üzere, madde hükmünde belirtilen davalar yönünden kanun yolu incelemesine dair uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi amacının, hükmün zaman bakımından uygulanması sırasında göz önüne alınmasını gerektirdiği, buradan hareketle, 3402 sayılı Kanun'un Ek-6. maddesi hükmünün, düzenlemede belirtilen davaların niteliği göz önüne alındığında yürürlük tarihinden önce derdest olan davalara da uygulanmasının mümkün olduğu, hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararda direnilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371. maddesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.04.2024 tarihli ve 2023/2302 Esas, 2024/786 Karar sayılı kararıyla; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmemesine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucunda Artvin ili, Ardanuç ilçesi, Boyalı köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 124 ada 1 parsel sayılı 2.012,79 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.