"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/864 E., 2023/1201 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gürün Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/58 E., 2022/336 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Eskimahal köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 175 ada 12 parsel sayılı taşınmazın mera olarak tespit ve tescil edildiğini, ancak taşınmazın yaklaşık 5 dönümlük kısmının davacıların dedesi ... ...'dan davacıların babası ...’e, ...’den de davacılara miras yoluyla intikal ettiğini, bu kısmın tarım arazisi vasfında olduğunu ileri sürerek irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak zeminde gösterilecek kısmın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi yargılama sırasında; dava konusu yerin mera vasfında olduğunu, meraların mülkiyetinin zilyetlikle kazanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Gürün Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.01.2022 tarih 2018/52 Esas ve 2022/20 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurusu üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 20.05.2022 tarih 2022/483 Esas ve 2022/645 Karar sayılı kararıyla; “...yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığı, Mera Tahsis Komisyonun 23.11.2012 tarih 390 sayılı kararı ile dava konusu taşınmaz, mera olarak tahsis edilmesine rağmen kararın ilanı ve kesinleşmesine ilişkin bilgi ve belgelerin dosyaya getirilmediği, davacının mera tahsis kararına askı ilan süresi içerisinde itiraz edip etmediği, karar kesinleşmiş ise kesinleştiği süreden itibaren Mera Kanunu'nun 21/2. maddesine göre 5 yıl içerisinde tahsis kararına karşı dava açıp açılmadığının belirlenmesi gerektiği" belirtilerek 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a.6. maddesi gereğince davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; jeodezi mühendisinin hava fotoğraflarını incelemesi sonucu hazırladığı raporda 1954, 1985 ve 1999 yıllarında dava konusu taşınmazın sınırlarının oluştuğu, kültür arazilerinin toprak yapısına benzediği, kullanılmayan arazilerin toprak yapısına benzemediğinin tespit edildiği, ziraat bilirkişisi raporunda dava konusu yerin sınırlarının oluştuğu, üzerinde mera bitkilerinin olmadığı, imar-ihyasının yapılmış olduğu, toprak yapısı itibariyle mera parselinden farklılaştığının belirtildiği, ayrıca dava konusu yerin kadim mera kaydının olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne; çekişmeli 175 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 12.11.2020 tarihli fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile kırmızı renkte gösterilen 6.721,21 m2'lik kısmının davalı Hazine adına mera vasfı ile yapılan özel sicil kaydının iptaline, iptal edilen bu kısmın Gürün Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/40 Esas, 2018/46 Karar numaralı veraset ilamındaki mirasçılık payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaza komşu 9 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağına dayanak 1982 tarih 53 sıra nolu eski tapu kaydının davalı taşınmaz yönü olan batı yönünü ..., ... ... ... bahçesi olarak okuduğu, muris ... ... mirasçılarından kız çocukları olan ..., ... ve Duriye'nin taşınmazın taksim ile davacılara bırakıldığını beyan ettikleri, mera tahsis kararının 30.03.2013 tarihinde itiraz edilmeyerek kesinleştiği, davanın 13.03.2018 tarihinde açılmış olması nedeni ile 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 21/2. maddesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği, çekişmeli taşınmaz bölümünün özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına edinme koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ile tescil isteğine ilişkindir.
Kadastro çalışmaları sonucunda Sivas ili Gürün ilçesi Eskimahal köyünde bulunan 175 ada 12 parsel sayılı 15.424,08 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz belgesizden mera vasfı ile tespit edilmiş, Gürün Kadastro Mahkemesine açılan tespite itiraz davası sonucunda Mahkemece 2008/251 Esas, 2011/84 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, kadastro tespiti 07.12.2011 tarihinde hükmen özel sicile kaydedilmiştir. Dava konusu taşınmazın Mera Tahsis Komisyonunun 23.11.2012 tarih 390 sayılı kararı ile tahsisli mera halini aldığı, mera tahsis kararın 30.03.2013 tarihinde itiraz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Eldeki davada İlk Derece Mahkemesince çekişmeli taşınmazın kadim mera olmadığı, özel mülkiyete konu yerlerden olduğu, mera vasfı taşımadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine temsilcisinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Bir yerin mera olup olmadığı tahsisli mera ve kadim mera durumuna göre belirlenmektedir. Taşınmaz kadim mera olmasa bile taşınmazın bulunduğu yerde tahsisli mera bulunduğundan öncelikle dava konusu edilen yerin 1957 yılında yörede yapılan toprak tevzi çalışmalarındaki durumunun belirlenmesi gerekmektedir. Dosya içerisine alınan mera ve toprak tevzi haritasında dava konusu edilen yer mera sınırları içerisinde kalmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre uyuşmazlıkla ilgili olarak harita ve kroki bulunması durumunda öncelikle bu harita ve krokilerin uygulanması gerekmektedir.
Davacı taraf harita ve krokiye rağmen taşınmazın mera olmadığını, kadim ziraat arazisi olduğunu iddia ederek dava açmıştır. 1957 yılında yapılan toprak tevzi çalışmalarında dava konusu bölüm mera olarak gözüktüğünden artık davacı tarafın dava konusu taşınmazın evveliyatının mera olmadığını isapat etmesi gerekmektedir. Yapılan tahsis iptal edilmediği sürece geçerlidir.
Dosya kapsamında dinlenilen mahalli bilirkişilerin yaşları itibarı ile 1957 yılı ve öncesini bilebilecek durumda olmadıkları, ziraat bilirkişi raporunda taşınmaz bölümü üzerindeki kullanımın dava tarihinden 30-35 yıl öncesi için olduğunun belirtildiği ve bu kullanımın 1957 yılı öncesini açıklamadığı, 1954 tarihli hava fotoğrafının incelenmesinde taşınmaz bölümünün fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmının kuzey sınırının belli olduğu, güney kısmının ise kullanılmadığı belirtilmiş ise de taşınmazın kuzey sınırından çay geçtiğinden ve çay boyunca taşınmazda kavak ağaçları bulunduğundan kuzey sınırının belirgin olması, bu sebeple kavak ağaçlarının davacı tarafından dikilip dikilmediğinin belli olmaması, güney kısmının kullanılmadığının belirtilmesi nedeni ile aslında 1954 yılında çekişmeli taşınmaz bölümünün kullanılmadığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca; davacılar ve murisinin 1957 yılından geriye dönük 20 yıllık zilyetliği ispat edemediklerinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.