"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/880 E., 2024/1250 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/503 E., 2023/654 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; dava konusu 1176 parsel sayılı taşınmazın 1924 yılından itibaren muris ...'ın zilyetliğinde bulunduğunu, murisin sağlığında taşınmazı çocukları ..., ... ... ve ... ... arasında paylaştırdığını ve her bir çocuğun fiili bölünme sonucu kendisine bırakılan kısmı ekip-biçmeye devam ettiğini, fiili paylaşıma göre 3.660 m2'lik kısmının ..., 2.726 m2'lik kısmının ... ve 7.614 m2'lik kısmın ... tarafından ekilip biçildiğini ancak kadastro çalışmalarında Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş olduğunu, hak sahiplerinden ...’in kendisinin ve kardeşlerinin hakkını korumak için tapulama tespitine itiraz etmesi üzerine taşınmazın adına tescil edildiğini, taşınmazın halen fiili paylaşıma göre kullanıldığını ileri sürerek tapu kütüğünün düzeltilmesi ve 3.660 m2'lik kısmının miras payları oranında ... ... mirasçıları adına, 2.726 m'lik kısmının ise ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; muris ... ...’ın taşınmazı tek başına kullanıp ekip biçtiği için zilliyetlikten mülkiyetini kazandığını, mahkeme kararı ile adına tescil edildiğini, davacıların taşınmazın bir kısmını ekip biçtiklerinin gerçeğe aykırı olduğunu, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın hükmen tescil edildiği 17.02.1989 ile dava tarihi olan 21.06.2022 arasında 10 yıldan fazla süre geçtiğinden istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusunun yanlış değerlendirildiğini, taşınmazın muris ... tarafından ..., ... ve ... arasında paylaştırıldığını, herkesin kendisine ayrılan kısmı kullandığını, diğer kardeşler yurt dışında olduğundan ...’in dava açtığını, kullanımın aynı şekilde devam ettiğini, olayda davalıların murisinin mal kaçırma amacı olduğunu, süreye tabi olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden; dava konusu İstanbul ili, Çatalca ilçesi, İhsaniye mahallesi 1176 parsel sayılı 14.000 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın kadastro çalışmalarında senetsizden Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, zilyetliğin geçersiz sayılacağı, ... ...’ın fuzuli işgalinde olduğu anlaşılmakla Maliye Hazinesi adına tespit edildiği, tespite ... ... ve ... ...’ın itiraz etmesi üzerine Çatalca 2. Tapulama Mahkemesinin 24.12.1984 tarihli 1981/256 E., 1984/223 K. sayılı karar ile taşınmazın ... oğlu ... ... adına tesciline karar verildiği, kararın 25.01.1989 tarihinde kesinleştiği, kayıt malikinin baba adının ... olarak düzeltildiği, ... ...’ın 15.10.1984 yılında ölümü ile taşınmazın 21.07.2016 tarihinde mirasçıları davalılara intikal ettiği, taşınmazın 30.06.2021 tarihli Kadastro Kanunu'nun ek 1. maddesi gereğince 136 ada 41 parsel(13.796,45m2, tarla) olduğu, Kadastro Mahkemesi kararının kesinleştiği 25.01.1989 tarihi ile dava tarihi 21.06.2022 arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle iddianın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal-tescil isteğine ilişkin olduğu, muris muvazaası iddiası olsa dahi muris ... oğlu ...’ın 25.01.1955 tarihinde tespitten önce öldüğü ve taşınmazın senetsiz olduğu gözetilerek temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.