Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4896 E. 2024/6711 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davacıların taşınmazları üzerine haksız ipotek tesis ettirilip, icra takibi başlatılması ve taşınmazların satışı nedeniyle açılan tapu iptal tescil, menfi tespit, ipoteğin kaldırılması ve bedel davasında, taşınmazları devralan 3. kişilerin iyi niyetli olup olmadığının ve davalı vekil ile ipotek alacaklısının sorumluluğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı vekil ile ipotek alacaklısının elbirliği içinde hareket ettikleri, taşınmazları devralan 3. kişilerin iyi niyetli olup olmadıklarının yeterince araştırılmadığı, davalı vekilin tüm sorumluluğun kendisine yüklenmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/26 E., 2021/1045 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/1012 E., 2020/119 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı vekili; davacı ...’nın paydaşı olduğu 1345 ada 115 parsel sayılı taşınmazın bankadan kullanılanacak kredinin teminatı olması için davalı ...'i vekil tayin ettiğini, davalı ...'in ise vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazda, çalışanı olan diğer davalı ... lehine ipotek tesis ettirdiğini, devamında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, davalıların iyi niyetli olmadıklarını, el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, takip sonucunda taşınmazın alacağına mahsuben davalı ...’a ihale edildiğini, ancak ihale sonucunun henüz tescil edilmediğini ileri sürerek öncelikle davacının davalı ...'a borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin kaldırılmasına, takibin durdurulmasına, olmadığı takdirde taşınmazın belirlenecek değerinin faiziyle davalı ...'den tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 28.06.2013 tarihli dilekçesi ile ...'ı davaya dahil ettiklerini, 1345 ada 115 parsel sayılı taşınmazın davalı ...’a ihale edildikten sonra 19.06.2013 tarihinde davalı ... adına tescil edildiğini, davalı ...’ın aynı gün taşınmazı dahili davalı ...'a devrettiğini, devrin muvazaalı olduğunu, ...'ın kötüniyetli olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, taşınmazın davalı ...’dan 3. bir kişiye devredilmesi halinde bedelin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

2. Birleştirilen davada davacı ... vekili; davacının 1765 ve 1173 parsel sayılı taşınmazlara bankadan kullanılanacak kredinin teminatı olarak ipotek konulması amacıyla davalı ...'i vekil tayin ettiğini, davalı ...'in vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazlarda, yanında işçi olarak çalışan asıl davada davalı ...'ın eniştesi olan birleştirilen davada davalı ... lehine ipotek tesis ettirdiğini, devamında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, ihale tarihinden önce 1765 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak 115.000,00 TL ödendiğini ve 1765 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırıldığını, bu taşınmaza yönelik olarak alacak taleplerinin bulunduğunu, diğer 1173 parsel sayılı taşınmazın alacağa mahsuben davalı ...'ye ihale edildiğini, davalıların iyi niyetli olmadıklarını ileri sürerek davacının borçlu olmadığının tespitine, ipoteğin kaldırılmasına, 1173 parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, taşınmazın davalı tarafından devredilmesi halinde belirlenecek değerin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, icra takibi sırasında ödenen 115.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı ...'nin iyi niyetli olması halinde 1173 parsel için belirlenecek değerin ve 115.000,00 TL'nin davalı ...'ten tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı ... ve birleştirilen davada davalı ... vekili; asıl ve birleştirilen davada davacıların ipotek tesisinden haberdar olduklarını, diğer davalı ...'in davacı ...’nin kız kardeşinin eşi olduğunu, takip öncesi 08.12.2010 tarih, 32122 yevmiye sayılı ihtarnamenin gönderildiğini, bu şekilde davacının ipotekten haberdar olduğunu, icra takibinin her safhasına davalı ...'in itiraz ettiğini, ihalenin feshini talep ettiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerinin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

2. Asıl ve birleştirilen davada davalı ...; davacılar ile akraba olduğunu, davacı ...'nin kendisine borcu bulunduğunu, bu borçtan dolayı taşınmazların satılması ve ipotek koydurulmasına ilişkin vekaletname verildiğini, vekaletname doğrultusunda işlem yaparak taşınmazlarda ipotek tesis ettirdiğini, devamında taşınmazın icra yoluyla satıldığını belirtip davanın reddini istemiştir.

3. Asıl davada davalı ... dava konusu taşınmazın satılık ilanını görünce almaya karar verdiğini, davacı ve davalıları tanımadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davalı ...'ın davalı ...'in çalışanı olduğu, davalı ...'in kız kardeşinin davalı ...'ın eşi olduğu; davacıların, davalı ...'i kredi çekilmesi ve borç para temini için vekil tayin ettikleri, vekil ...'in vekaletnameki yetkilerini kendisine verilen görev dışında kullanarak kötüye kullandığı, vekilin davacılara karşı hesap verme borcunu yerine getirdiğinin ispatlanamadığı, davalı ..., ... ve ... arasında iş ve akrabalık ilişkisi olduğu, ipoteğe konu borca ilişkin inandırıcı delil sunulmadığı, davalıların el ve işbirliği içinde oldukları, dahili davalı ...'ın ise 150.000,00 TL satış bedeline ilişkin banka dekontu sunduğu ve kötüniyetini gösterir başkaca bir delil olmadığından iyi niyetli olduğunun kabulü gerektiği gerekçesi ile asıl dava yönünden 300.015,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsili ile davacıya ödenmesine; birleştirilen dava yönünden davacının icra dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 1173 parsel sayılı taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle ihale ile davalıya satılması nedeniyle ipoteğe ilişkin talebin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye devredilmiş olması nedeniyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine, 202.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ...’den tahsili ile davacıya ödenmesine, Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2010/14342 Esas sayılı dosyasında alacaklı vekilinin ipotek bedelinin borçlu tarafından ödendiği belirtilerek ipoteğin kaldırılmasının talep edildiği gözetilerek takip dosyasında ödenen 100.000,00 TL'nin 13.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte icra dosyası alacaklısı olması ve paranın alacaklıya ödenmiş olması nedeniyle davalı ...'den tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davalı ...'e yönelik talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili ve birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, terditli davalarda terditli taleplerden reddedilen talep için ayrıca harç alınmayacağı, vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmeyeceği, icra dosyasına ödenen ipotek bedeli yönünden de bedelin davalı ...’den tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf isteğinin HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak asıl dava yönünden dava konusu 1345 ada 115 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili isteğinin kayıt malikinin iyi niyetli olduğu anlaşıldığından reddine, 300.015,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsili ile davacıya ödenmesine; birleştirilen dava yönünden 1173 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili talebinin kayıt malikinin iyi niyetli olduğu anlaşıldığından reddine, 1173 parselin dava tarihindeki değeri olan 202.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsiline, Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2010/14342 sayılı dosyasına 1765 parselin ipotek bedeli olarak ödenen 100.000,00 TL'nin 13.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davalı ...'e yönelik talebin reddine, davacının Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2010/14342 sayılı dosyası ile borçlu olmadığının tespitine, 1765 parsel sayılı taşınmaz yönünden ipotek kaldırıldığından davacının ipoteğin fekki talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararında davalılar ... ve ...'in kötüniyetli oldukları kabul ve tespit edilmesine rağmen davalılar ..., ... ve ... aleyhine tazminata hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirttiklerini ancak hangi sebeplerle istinaf istemlerinin reddedildiğinin açıklanmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararında davalılar ... ve ...'in kötüniyetli oldukları kabul ve tespit edilmesine rağmen davalılar ..., ... ve ... aleyhine tazminata hükmedilmemesi yönünden gerekçe ile hüküm arasında çelişki olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2010/14342 sayılı dosyasına 1765 parsel kaydındaki ipotek bedeli olarak ödenen 100.000,00 TL'nin faizi ile birlikte davalı ...'den tahsil edilerek davacıya ödenmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davalı ...'e yönelik talebin reddine karar verilmesinin de isabetsiz olduğunu, davalı ...’ın 12.06.2014 tarihli duruşmada taşınmazı kimden satın aldığını bilmediğini söyleyerek aslında gerçek bir alıcı olmadığını, sadece emanetçi olduğunu açıkça ikrar ettiğini, davalı ...’ın satın aldığı bahçenin zilyetliğini almaması ve bahçenin halen davacı tarafından kullanılıyor olmasının da davalının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, taşınmazın davalı ...’ın satın aldığı tarihteki değerinin 300.015,00 TL olduğunu, davalının ise taşınmazı değerinin çok altında 150.000,00 TL’ye satın aldığını, bu hususun da davalının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, anılan davalı tarafından ibraz edilen ödeme belgelerinin de cevap ve delil bildirme süresi geçtikten sonra sunulduğunu, dikkate alınmaması gerektiğini, ibraz edilen banka dekontlarının davalı ...'a ödeme yapıldığını da kanıtlamadığını belirterek davalılar ..., ... ve ... yönünden davanın reddine ilişkin kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Asıl ve birleştirilen davalar, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, menfi tespit, ipoteğin kaldırılması ve tapu iptal tescil isteği kabul edilmezse bedel ile icra dosyasına ödenen ipotek bedelinin tahsili isteklerine ilişkindir.

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; asıl davada davacının 20.09.2010 tarihli vekaletname ile davalı ...’i vekil tayin ettiği, vekilin 1345 ada 115 parsel sayılı taşınmazdaki davacıya ait 1/2 pay üzerinde 05.11.2010 tarihinde davalı ... ... lehine ipotek tesis ettirdiği, Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2010/14341 sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takip sonucunda 1345 ada 115 parseldeki 1/2 payın 25.04.2011 tarihinde alacağına mahsuben davalı ...’a ihale edildiği, yargılama aşamasında 16.09.2013 tarihinde anılan davalı adına tescil edildiği, davalı ...’ın 16.09.2013 tarihinde taşınmazdaki 1/2 payını dahili davalı ...’a temlik ettiği, 1345 ada 115 parselin toplulaştırma işlemi sonucu kaydı kapatılarak 14805 ada 1 parsele gitiği; birleştirilen davada davacının 01.07.2010 ve 09.07.2010 tarihli vekaletnameler ile davalı ...’i vekil tayin ettiği, vekilin 1765 parsel sayılı taşınmazda 16.07.2010 tarihinde, 1173 parsel sayılı taşınmazdaki 3/4 pay üzerine 07.07.2010 tarihinde davalı ... lehine ipotek tesis ettirdiği, davalı ...’in Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2010/14342 sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlattığı takip sonucunda 1765 parsel sayılı taşınmaz için 100.000,00 TL ipotek bedelinin ödendiği takip alacaklısı vekili tarafından belirtilerek ipoteğin kaldırıldığı, 1173 parseldeki 3/4 payın 25.04.2011 tarihinde alacağına mahsuben davalı ...’ye ihale edildiği, davalı ...’nin yargılama aşamasında taşınmazı 07.04.2014 tarihinde dava dışı 3. bir kişiye temlik ettiği, davacılar vekilinin 11.02.2020 tarihli dilekçesi ile 1173 parsel sayılı taşınmaz yönünden taşınmazın dava tarihindeki değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtmek gerekir ki; asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde tapu iptali ve tescil talebi kabul edilmez ise 1345 ada 115 parsel sayılı taşınmazın belirlenecek değerinin faiziyle birlikte davalı ...'den tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup Mahkemece taleple bağlı kalınarak taşınmazın belirlenen bedelinin davalı ...’den tahsiline karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin asıl davaya yönelik değinilen temyiz itirazı yerinde değildir.

3. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesi ile özel hükümler getirilmiştir.

Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nın 1023. maddesinde aynen "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3. kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.

Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.

Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının, ilk bakışta şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (re'sen) nazara alınacağı” ilkeleri 08.11.1991 tarihli l990/4 Esas, l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.

Somut olaya gelince; asıl davaya konu 1345 ada 115 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının 2013 yılı değerinin 300.015,00 TL olarak tespit edildiği açıktır. Davalı ... süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile asıl davaya konu 1345 ada 115 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payı taşınmazın satış ilanını görerek almaya karar verdiğini belirterek 150.000,00 TL satış bedeli ödediğine dair 19.06.2013 tarihli bir dekont sunarak ve ayrıca iki tanık bildirerek iyi niyetli olduğunu savunmuş ancak bu hususa ilişkin yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidilmiştir.

Diğer taraftan, birleştirilen davada dava konusu 1173 parsel sayılı taşınmazdaki 3/4 payın bedeli ile icra takibi sırasında ödenen 1765 parsel sayılı taşınmazın ipotek bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep edilmiş olup vekalet görevinin kötüye kullanıldığı hususunun davalı ... tarafından istinaf edilmediği, ipotek alacaklısı davalı ...’nin ise davalı ...’in yanında çalışan asıl davada davalı ...’ın akrabası olduğu, ipoteğe konu borcun kaynağının da açıklanıp kanıtlanamadığı gözetildiğinde davalılar ...ile takip alacaklısı ...’nin el ve işbirliği içinde hareket ettikleri sonucuna varılmaktadır. O halde belirtilen talepler yönünden sadece vekil ...sorumlu tutularak karar verilmiş olması doğru değildir.

4. Hal böyle olunca; asıl davada, davacı ve davalı ... tanıkları dinlenerek ...’ın iyi niyetli olup olmadığının ve TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının toplanan ve toplanacak diğer deliller ile birlikte saptanarak bir karar verilmesi, davalının iyi niyetli olmadığı sonucuna varılır ise 1345 ada 115 parsel sayılı taşınmazın kaydının kapatıldığı ve 14805 ada 1 parsele gittiği dikkate alınarak 1345 ada 115 parseldeki 1/2 payın hangi oranda 14805 ada 1 parsele gittiği belirlenerek iptal tescile karar verilmesi, davalının iyi niyetli olduğunun saptanması halinde asıl davada dava dilekçesinde terditli bedel isteği yönünden taleple bağlı kalınarak hüküm tesis edilmesi, birleştirilen davada 1173 parseldeki 3/4 payın dava tarihindeki bedeli ile takip dosyasında davalı ... vekilince ödendiği belirlenen 100.000,00 TL ipotek bedelinin de davalılar ...ve ...’de müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin değinilen yönlerden temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacılara iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.