"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2312 E., 2023/926 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/856 E., 2022/522 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu, davanın reddi noktasında neticesi itibariyle hükmün doğru olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararı kaldırılarak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I .DAVA
Davacı vekili; Batman ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde kain 463 ada 86 parsel sayılı taşınmazın davacının dedesi ... ve bayileri tarafından malik sıfatıyla zilyet olarak kullanılırken kadastro çalışmalarında sehven ... adına tespit edildiğini, ...'in durumu düzelteceğini ifade ettiği fakat ...'nun yaşlı olması sebebiyle tapu devrinin uzadığı, ...'nun vefat etmesi sonucunda ...'nun çocukları arasında muvaffakaten en küçük kardeşleri olan davalı (...'nun oğlu) adına tapu kaydının devrini kabul ettikleri, 24.04.1996 tarihinde tapuda satış yapılarak taşınmazın davalıya devredildiğini, ancak tapunun devri hususunda davalının devirden kaçındığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacının miras payı oranında tesciline, olmazsa taşınmazın 3. kişilere devrinin yapılmış olması halinde dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiz ile bedelinin tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; muris muvazaası için taşınmazın mirasbırakan adına kayıtlı olması gerektiğini, taraf teşkilinin sağlanmadığını, taşınmazın elbirliği halinde dava dışı kişi olan ... adına kayıtlı olduğunu, 29 ada 64 parsel sayılı kök tapu kaydında ise taşınmazın 3 kişi adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın kendisine ait kısmını davalının 1982 yılından beri kullandığını, kadastro çalışmasında taşınmazın ... ve ... adına tescil edildiğini, 1996 yılında davalının bedelini ödeyerek taşınmaza diğer maliklerle beraber malik olduğunu, ...'nun vefatından çok sonra taşınmazı satın aldığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakan tarafından yapılmış bir temlik bulunmadığını, bu sebeple muvazaalı işlem olmadığını, davalı ...'in muris muvazaası sebebiyle bir kazanımının olmadığı, davada taraf sıfatının bulunmadığı, davanın kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptal tescil davası olarak kabul edilmesi halinde 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olacağı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; taşınmazın, davalının babası, davacının dedesi olan ...'dan miras kaldığını, muris muvazaasına yönelik tanıklarının dinlenmediğini, tanıklarından ...'un taşınmazın ilk sahibi olduğunu belirterek kararın kaldırılması talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kadastro tespiti öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, çekişmeli taşınmazda davalının 9975/3106 hisse ile malik olduğu, dolayısıyla davalının taraf sıfatının bulunduğu, taşınmazın 13.11.1992 tarihinde tapuya tescil edildiği, davanın 29.12.2021 tarihinde 10 yıllık hak düşürücü süre gerçekleştikten sonra açıldığı, davacının tescil öncesi sebebe dayandığı, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu, davanın reddi noktasında neticesi itibariyle hükmün doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile Mahkeme kararı kaldırılarak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.