"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/401 E., 2022/590 K.
İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; eski 27794 ada 4 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, taşınmazın Ankara Büyükşehir Belediye Encümeninin 19.06.2008 tarih ve 721 sayılı kararı ile onaylanan 81154/12 nolu parselasyon planıyla ifraz edilerek 27794 ada 5 ve 6 sayılı parsellere ayrıldığını, 27794 ada 4 parseldeki payının 27794 ada 6 parsel sayılı taşınmaza tahsis edildiğini, davalının kamulaştırma işlemi yapmaksızın park ve rekreasyon alanı olarak taşınmaza el attığını, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/332 Esas sayılı dosyasında tazminat davası açıldığını, anılan davada alınan bilirkişi raporu ile bedelsiz terk koşuluna bağlı plan notu gereğince mecburen verilen ancak anılan plan notunun idari yargıda iptal edilmesi nedeniyle geçersiz hale gelen 08.12.2000 tarihli bedelsiz terk yazısının esas alınması suretiyle muvafakatı olmaksızın tapuda tesis edilen 07.04.2011 tarihli işlemle davacıya ait payın davalı adına tescil edildiğini öğrendiklerini ve fen bilirkişisince verilen görüş doğrultusunda eldeki davanın açıldığını, bedelsiz terk belgesinin 12 numaralı plan notuna istinaden verildiğini, bedelsiz terk koşuluyla ilgili plan notunun idari yargı kararıyla iptal edildiğini, yapılan tescil işleminin yolsuz olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının davalı adına olan 73 m²’ye tekabül eden payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davada idari yargının görevli olduğunu, 2942 sayılı Kanun uyarınca dava açma hakkının doğmadığını, davacının söz konusu taşınmazdaki payını 08.12.2000 tarihinde kamuya bedelsiz olarak terk ettiğini, terk işleminin gerçekleştiği tarihte plan notunun yürürlükte olduğunu, yargı kararının geriye yürütülemeyeceğini, plan notuna istinaden payını terk ederek fazladan 0,20 emsal inşaat hakkı kullanan davacının fazladan kullandığı emsal hakkını iade etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.04.2019 tarih, 2019/1917 Esas, 2021/2050 Karar sayılı kararıyla; davacının dava konusu 27794 ada 6 parsel sayılı taşınmazın adına kayıtlı payını 81154 numaralı plan gereği kamuya bedelsiz olarak terkettiği, terkle ilgili Ankara 17. İdare Mahkemesinin 2014/121 Esas sayılı kararı ile tüm konut alanlarında parselasyon planı ile çıkacak kamulaştırma miktarının kamuya bedelsiz terk edilmesi halinde inşaat yoğunluğunun arttırılmasına ilişkin 12 nolu plan notunun iptal edildiği, kararın Danıştay denetiminden geçerek kesinleştiği, bağışlama şartı olan 81154 nolu planın iptal edilmesi ile uygulanmasının mümkün olmamasından dolayı bağışlama şartının gerçekleşmesinin de mümkün olamayacağı, yapılan bağışlama işleminin geçersiz olduğu, 12 numaralı plan notunun iptal edilmesi ile davalı adına yapılan tescilin sebepten yoksun kaldığı, işlemin yolsuz tescil niteliği taşıdığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 04.11.2021 tarihli ve 2019/1917 Esas, 2021/2050 Karar sayılı kararıyla; idari yargıda iptal kararlarının geriye yürümesinin esas olduğu, 27794 ada 6 parselde 73 m2’nin 08.12.2000 tarihinde 81154 plan gereği kamuya bedelsiz terk edilerek sicil kaydı oluşturulmuş ise de tescilin hukuki sebebini oluşturan işlemin Ankara 17. İdare Mahkemesinin 2014/121 Esas, 2014 /677 Kararı ile iptal edildiği ve kararın 15.03.2016 tarihinde kesinleştiği, bu iptal kararı ile planın geçmişe etkili olacak şekilde ortadan kalktığı, bu durumda bedelsiz terk işleminin yapılmasını sağlayan plan notunun idari yargı kararıyla ortadan kalkması nedeniyle sicil kaydının hukuki sebepten yoksun kalarak yolsuz tescil durumuna düştüğü, davacı tarafından yapılan terkin işleminin dayanağının da ortadan kalktığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 30.05.2022 tarih, 2022/780 Esas, 2022/4299 Karar sayılı kararı ile; davalı tarafça 6 parsel sayılı taşınmazın yürürlüğünün devamı amacıyla 81154/13 nolu parselasyon planının 27.04.2017 tarihinde onaylandığının ve davalı adına aktif toplam 73 metrekarelik pay bulunduğunun belirtildiği, buna ilişkin tapu kayıtlarının dosyaya sunulduğu ancak Mahkemece bu hususun üzerinde durulmadığı anlaşıldığından 27794 ada 6 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydı getirtilerek davacı adına aktif olarak kayıtlı payın kök taşınmaz olan 27794 ada 4 parsel sayılı taşınmazdan gelip gelmediğinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmelisi gerektiği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davaya konu payın yeniden davacı adına tescil edildiği, davanın konusuz kaldığı ve davalı ... Başkanlığının davanın açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesi ile konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce de dava konusu payın davacı adına kayıtlı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava açılmasına davalının sebebiyet vermediğini belirterek kararın vekalet ücreti yönünden bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Aşağıda yazılı 744,05 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,Dosyanın Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,20.01.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.