"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/652 E., 2016/369 K.
DAVALILAR : Hazine, Tuzla Köy Tüzel Kişiliği
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ...; hudutları dava dilekçesinde belirtilen yaklaşık 3-4 dönümlük taşınmazın babasından taksimen kendisine kaldığını, taşınmazın 30 yıldır malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğunu, zaman zaman Oltu Çayı’nın taşkınına uğraması sebebiyle tescil harici kaldığını ileri sürerek taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili 20.06.2008 tarihli duruşmada; nizalı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... Tüzel Kişiliği 09.07.2009 tarihli keşifteki beyanında; taşınmazın davacıya babasından taksimen kaldığını, davacının taşınmazı yonca, buğday, arpa ve patates ekmek suretiyle zilyet ettiğini, yukarısına 1953 yılında yol ve köprü yapıldıktan sonra derenin etkisini azalttığını belirtmiştir.
3. Dahili davalı ... vekili duruşmalardaki beyanında davanın reddine karar verilmesini istemiştir
III. MAHKEME KARARI
1. Oltu Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.07.2009 tarihli ve 2008/63 Esas, 2009/233 Karar sayılı kararıyla; nizalı taşınmaz bölümünün değerinin Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırının üzerinde olduğu gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Oltu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, temyiz edilmeksizin 31.08.2009 tarihinde kesinleşmiştir.
2. Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.07.2010 tarihli ve 2009/175 Esas, 2010/153 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin dava konusu edildiği, (A) harfi ile gösterilen bölümün tescil harici alanda, (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerin ise tapulu taşınmazlar içerisinde kaldığı, dosya kapsamına göre nizalı taşınmaz bölümlerinin 50 yıldır sele maruz kalmadığı, davacı tarafından eklemeli şekilde 60 yılı aşkın zamandır tarım yapılmak suretiyle zilyet edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi Sadettin Oğuz tarafından düzenlenen 15.07.2009 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 3.101,034 metrekarelik bölümün çayır vasfıyla davacı adına kayıt ve tesciline, aynı raporda (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmazlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.04.2012 tarihli ve 2011/7187 Esas, 2012/3428 Karar sayılı kararıyla; Oltu Kadastro Müdürlüğünün 28.05.2008 tarih, 1637 sayılı ve 22.10.2010 tarih, 248 sayılı yazılarında, dava konusu taşınmazın 1958 yılında kesinleşen kadastro çalışmalarında “dere yatağı” vasfı ile tescil harici bırakıldığının bildirildiği, kural olarak dere yataklarının Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılmasının mümkün bulunmadığı, ancak aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan bir yerin koşulları mevcut olduğu takdirde, niteliğine göre zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılabileceği, keşif mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar Oltu Çayı üzerine köprü, yol ve set inşa edilmesi ile taşınmazın dere etkisinden kurtulduğunu, davacının babasının çit vurup ağaç dikip ve toprak taşıyarak taşınmazı ihya ettiğini bildirmiş olmasına rağmen, taşınmazın imar-ihya çalışmasının hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bittiğinin belirlenmediği, ayrıca yöntemince hava fotoğrafı incelemesi de yapılmadığı belirtilerek açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar
Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2013 tarihli ve 2012/1119 Esas, 2013/983 Karar sayılı kararıyla; DSİ 8. Bölge Müdürlüğü'nün 04.03.2013 tarihli müzekkere cevabında Oltu Çayı kenarındaki arazilerin taşkınlardan korunması amacıyla 1991-1992-1993 yılları arasında istifsiz taş tahkimatlı sedde imalatı yapıldığı belirtildiğinden, dava tarihi itibariyle 20 yıllık zilyetlik süresinin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 31.10.2014 tarihli ve 2014/16505 Esas, 2014/12165 Karar sayılı kararıyla; tescil harici bırakılan taşınmaz şahıs taşınmazları ile çevrili olup sadece sedde yapım tarihi dikkate alınarak hüküm kurulamayacağı, Mahkemece Yargıtay bozma ilamına da uyulduğuna göre bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerektiği belirtilerek Mahkemece dava konusu taşınmazın dava tarihi olan 2008 yılından önceki 20, 25 yılı kapsayacak şekilde iki ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kuruluna dosyanın tevdii ile taşınmazın 2008 yılından yaklaşık 20 ve 25 yıl öncesine ait iki farklı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılması, taşınmazın niteliği ile taşınmazda tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihinin ayrı ayrı saptanması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.04.2016 tarihli ve 2015/652 Esas, 2016/369 Karar sayılı kararıyla; davacının hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerini dava konusu ettiği, (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin dava dışı kişiler adına kayıtlı kadastro parselleri içerisinde, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise tescil harici alanda kaldığı, bu bölümde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 10.07.2009 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3.101,03 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verildiğini, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verildiğini, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
1. 1957 yılında Erzurum ili, Oltu ilçesi, Tuzla köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda nizalı taşınmaz bölümü dere yatağı vasfıyla tescil harici bırakılmıştır.
2. Mahkemece hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen dava ve temyize konu nizalı taşınmaz bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.
Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi gereğince, tescil davalarında Hazine'nin yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi zorunludur. Yasal hasım konumundaki kamu tüzel kişileri davada taraf olmadan yargılamaya devamla hüküm kurulması isabetsizdir. Somut olayda dava, Hazine ve Tuzla Köyü Tüzel Kişiliği hasım gösterilerek açılmış ve yargılama sırasında ...’na husumet yaygınlaştırılmış ise de karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ...'nın da davada taraf olması gerektiği Mahkemece gözden kaçırılmıştır. Karar verildikten sonra hükmün, davada yer almayan ...'na tebliğ edilmiş olması da taraf teşkili eksikliğini gidermez. Bu nedenle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, Mahkemece nizalı taşınmaz bölümünün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmemiş, nizalı taşınmaz bölümünün bulunduğu yerde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca uygulama kadastrosu çalışması yapıldığı halde, nizalı taşınmazların sınırlarında bulunan taşınmazlara ait uygulama kadastrosu tutanakları ile güncel kadastro paftası getirtilip dosya arasına alınmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, öncelikle davacı tarafa davasını ...'na da yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, taraf teşkilinin sağlanması halinde, sözü edilen Büyükşehir Belediyesinden savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdiği takdirde delilleri toplanılmalı; hükme esas alınan 10.07.2009 tarihli teknik bilirkişi raporu yazılacak müzekkerelere eklenmek suretiyle rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı, imar planı kapsamında kalıyorsa ilk defa hangi tarihte, hangi imar planı kapsamına alındığı ve imar planının kesinleşme tarihinin ne olduğu ... ile ...'ndan ayrı ayrı sorularak alınacak yazı cevabı ve buna ilişkin tüm plan ve haritalar getirtilmeli, nizalı taşınmazın sınırlarında bulunan yeni 159 ada 104, 106, 107, 108, 124, 125 ve 126 parsel sayılı taşınmazlara ait uygulama kadastrosu tutanaklarının onaylı örnekleri ile söz konusu taşınmazları bir arada gösterir güncel pafta getirtilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ile teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan nizalı taşınmaz bölümünün öncesinin kime ait olduğu, kim tarafından ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihya faaliyetinin ne zaman tamamlandığı, davacı tarafından taşınmazın babasından kendisine kaldığı iddia edildiğine göre taşınmazın davacıya ne şekilde kaldığı (taksim, hibe, satış vs) hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; teknik bilirkişiden keşfi izlemeye elverişli krokili rapor aldırılmalı; 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, nizalı taşınmaz bölümünün toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak nizalı taşınmaz bölümünün sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; jeolog bilirkişiden nizalı taşınmaz bölümünün dere yatağı vasfında olup olmadığını veya dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında değilse derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklayan gerekçeli rapor alınmalı; dava konusu taşınmaz imar planı içinde kalıyorsa imar planının kesinleşme tarihinin dava tarihinden önce olması halinde kesinleşme tarihine kadar, aksi halde dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerindeki kazanma koşullarının davacı lehine oluşup oluşmadığı hususu üzerinde durulmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, nizalı taşınmaz bölümünün hangi vasıfla davacı adına tesciline karar verildiğinin hüküm yerinde gösterilmemiş olması dahi isabetsiz olup kararın açıklanan sebeplerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden ...’na iadesine,Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,1086 sayılı HMUK’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.