"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/849 E., 2021/1561 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/482 E., 2018/546 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; mirasbırakan babaları ...'in, kök mirasbırakan dedeleri ... adına kayıtlı ... köyü, 379, 427, 520, 713, 296, 694 ve 1123 parsel sayılı taşınmazların bir kısmını satışla bir kısmını ise trampa yoluyla diğer mirasçılardan temlik aldığını, taşınmazların uzun yıllardır mirasbırakanları...'ın kullanımında olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1.Davalı ...; zamanaşımı defi ileri sürmüş, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davanın kötü niyetle açıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
2.Davalılar ...,..., ... ve ...ön inceleme duruşmasında davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
3.Diğer davalılar savunma getirmemişler; temyiz aşamasında davalılar ... ve ..., davayı kabul ettiklerini bildirir dilekçe sunmuşlardır.Yargılama sırasında davalılar ... ve ...'nın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; dava dilekçesindeki iddialarını yineleyerek davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; çekişmeli taşınmazlara ilişkin kadastro tespitinin 1977 yılında yapıldığı ve tespitin itiraza uğramadan 13.03.1978 tarihinde kesinleştiği, tespitin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı 11.10.2017 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, bu sebeple davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak diğer davalılar ..., ..., ..., ... ve ...'ın ön inceleme duruşmasında davayı kabul ettiklerini beyan ettikleri, bu nedenle kabul beyanlarına üstünlük tanınarak adı geçen davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın hak düşürücü süreden reddine, diğer davalılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden kabul beyanları nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerde zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeyeceğini, bir kısım davalılar yönünden davanın hak düşürücü süreden reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bu yönden bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 640 ıncı, 701 inci ve 702 nci maddeleri; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
... ili, Nilüfer ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 379 (1050 m2, tarla), 427 (1800 m2, tarla), 520 (1150 m2, tarla), 713 (3200 m2, tarla), 296 (1800 m2, tarla), 694 (1750 m2, tarla) ile 1123 (208 m2, tarla) parsel sayılı taşınmazların senetsizden tarafların ortak mirasbırakanı ... adına tespit edildikleri, tespitlerin itiraza uğramadan 13.03.1978 tarihinde kesinleştiği, tapu kayıtlarına bakıldığında 1123 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının, diğer taşınmazların ise tamamının mirasbırakan ... adına kayıtlı olduğu, davacıların mirasbırakan ...'in kendisinden sonra ölen oğlu...'ın mirasçıları oldukları, davalıların ise mirasbırakan ...'in diğer mirasçıları oldukları görülmektedir.
Bilindiği üzere; TMK’nın 599 uncu maddesi hükmü uyarınca miras, mirasbırakanın ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Mezkur Kanun’un 640 ıncı maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK'nın 701 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmüne göre elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır. Bu yasal düzenlemelere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Öte yandan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmünde, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü niteliğinde olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği tartışmasızdır.
Somut olayda, davaya konu taşınmazlar kök mirasbırakan ... adına kayıtlı olup mirasçıları elbirliği halinde malik olduklarından, bir kısım mirasçıların davayı kabulü hukuki sonuç doğurmaz.
Davacıların temyizi üzerine ve resen yapılan inceleme sonucunda; taşınmazların kadastro tespitlerinin 13.03.1978 tarihinde kesinleştiği, davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 11.10.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin kamu düzeni ile ilgili re'sen yapılan inceleme sonunda değinilen nedenden ötürü yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.