Logo

1. Hukuk Dairesi2024/683 E. 2025/973 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebebe dayalı olarak Hazine adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescilinin istenmesi davasında aktif husumetin bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının mirasbırakanından intikal ettiğini iddia ettiği taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, mirasçılar arasında fiili bir paylaşım yapılmadığı ve mirasbırakanın terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu gözetilerek, Hazine'ye karşı tek mirasçı adına açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/82 E., 2024/6 K.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 101 ada 46 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından nizasız ve fasılasız şekilde 35-40 yıldır kullanılmasına rağmen kadastro tespiti sırasında taşınmazın ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazda herhangi bir kişinin hakkı bulunmamakla birlikte, hak iddiasında bulunanın da olmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin doğru şekilde yapıldığını, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Eruh Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.07.2014 tarihli ve 2013/18 Esas, 2014/118 Karar sayılı kararıyla; 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2014/564 sayılı karar uyarınca, dava konusu taşınmazın bulunduğu Kemerli köyünün, Siirt ili, Merkez bucağına bağlandığı gerekçesiyle Mahkemenin yetkisizliğine, Siirt Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğuna karar verilmiş; karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Yetkisizlik kararı üzerine, Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 14.05.2015 tarihli ve 2014/914 Esas, 2015/428 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından dava konusu 101 ada 46 parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin dava konusu edildiği ve taşınmazın nizalı bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 101 ada 46 parsel sayılı taşınmazın, fen bilirkişi ... ... tarafından hazırlanan 26.06.2014 tarihli raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 32.909,91 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 19.942,77 metrekare yüz ölçümündeki bölümlerinin yeni parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.10.2017 tarihli ve 2015/21166 Esas, 2017/6616 Karar sayılı ilamıyla hükmün araştırmaya yönelik olarak bozulmasına karar verilmiş; Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 21.10.2020 tarihli ve 2018/85 Esas, 2020/510 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonunda, bilirkişilerden aldırılan raporlar ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfleri ile gösterilen nizalı bölümleri üzerinde, jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporuna göre 2002 yılında tarımsal faaliyet olmadığı, 1984 yılında ise (B) harfi ile gösterilen bölümün evvelinde imar-ihya edildiği, taşınmazın tarla görünümünde olduğu ancak (C) harfi ile gösterilen bölümün evvelinde imar-ihya edilmediği, taşınmazda seyrek bir bitki örtüsü olduğunun anlaşıldığı, ziraat bilirkişi kurulundan alınan rapora göre ise (B) harfi ile gösterilen bölümün uzun yıllardır kullanılmadığı, (C) harfi ile gösterilen bölümün ise 10-15 yıldır kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin 21.10.2020 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, önceki bozmanın gereklerinin yerine getirilmediği, bozma öncesi jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden alınan 17.07.2014 havale tarihli rapor ile bozma sonrası alınan 14.11.2018, 07.10.2019 ve 23.09.2020 havale tarihli raporlar arasındaki çelişkilerin 3 kişilik bilirkişi heyeti ile giderilmesi gerektiği, çekişmeli taşınmazlar üzerinde zilyetliğin terk edilip edilmediği hususunda araştırma yapılmadığı gerekçesiyle hükmün araştırmaya yönelik bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava dilekçesinde taşınmazların 35-40 senedir kendisi tarafından kullanıldığı gerekçesiyle adına tescilini talep ettiği, keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin taşınmazların tamamının davacının babası ... ...'tan intikal ettiği ve mirasçılar arasında taksim edilmediğini beyan ettikleri, bu durumda davacının taksim iddiasını kanıtlayamadığı, davacının babası ... ...'ın başka mirasçılarının da bulunduğu, ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda bulunan Hazineye karşı tek mirasçı adına miras hakkına dayalı olarak dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; yargılamanın başladığı 2013 yılından bu yana yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarında taşınmazın davacıya ait olduğu ve başka hak iddia eden kimsenin bulunmadığının beyan edildiğini, son keşifte de dinlenen aynı yerel bilirkişi beyanlarında taşınmazın davacıya mirasbırakandan intikal ettiği ve mirasçılar arasında fiili taksim yapıldığının beyan edildiğini, verilen kararın haksız olduğunu, önceki keşiflerde de dinlenen yerel bilirkişilerin son keşifte fiili taksim yapılmadığı yönünde çelişkili beyanda bulunmalarının yanlış anlaşılma veya kendini tam olarak ifade edememekten kaynaklandığını, keşif yokluklarında yapıldığından beyanların ne şekilde ve nasıl alındığını bilemediklerini, mirasbırakanın 1996 yılında vefat ettiğini ve taşınmazın davacı tarafından kullanılmasının da fiili taksimi gösterdiğini, diğer mirasçıların taşınmazı kullandığına yönelik herhangi bir beyanın bulunmadığını, dinlenen yerel bilirkişilerin muhtemelen fiili taksimin ne anlama geldiğini bilmediklerini, uzun süren yargılama boyunca diğer hiçbir mirasçının taşınmazda hak iddia etmediğini ve davaya müdahalede bulunmadığını, bir an için fiili taksim yapılmadığı düşünülse dahi terekeye temsilci atanması ya da diğer mirasçılarının muvafakatlerin alınması yönünde davacı tarafa süre verilmediğini, önceki bozma ilamlarında aktif husumet hususuna değinilmediğini, bozma ilamlarına uyulduktan sonra yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 101 ada 46 parsel sayılı 235.626,04 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın 07.08.2022 tarihinde ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, kadastro tespitinin hükmen 27.05.2004 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 31.12.2012 tarihinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davacı adına tescil istemiyle açıldığı, bozma öncesi 02.06.2014 ve 29.06.2018 tarihlerinde yapılan keşiflerle bozma sonrası 17.10.2023 tarihinde yapılan keşiflerde aynı yerel bilirkişilerin dinlendiği, bozma öncesinde (B) harfi ile gösterilen taşınmazın davacının babası ... ...'a aitken çocukları arasında yaptığı mal paylaşımında davacıya verildiğini, (C) harfi ile gösterilen taşınmazın ise dava dışı ... ...'tan davacı tarafından satın alındığını beyan eden yerel bilirkişilerin bozma sonrası keşifte taşınmazların kimseden satın alınmadığını, davacının babası tarafından kullanıldığını, davacı adına tescil kararı verildiği takdirde taşınmazların davacı ve kardeşleri arasında paylaşılacağını, ... ... mirasçıları arasında daha önce herhangi bir paylaşım yapılmadığını belirttikleri, önceki beyanları ile arasındaki çelişki nedeniyle sorulduğunda yerel bilirkişilerin son beyanlarında ısrar ettikleri, ... ...'ın davacı dışında da mirasçılarının bulunduğu anlaşılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

27.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.