"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2355 E., 2023/1653 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bartın 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/61 E., 2022/138 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 259 ada 35 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu 11 numaralı bağımsız bölümü ... Mobilya İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti'den ... olan kredi nedeniyle ipotekli olarak satın aldığını, tacir olup ilerleyen zaman içerisinde işlerinin yolunda gitmemesi nedeniyle kredi taksitlerini ödeyemez hale geldiğini, davalı ile çekişme konusu taşınmazın teminat olarak devredilmesi, ipotek bedelinin davalı tarafça ödenmesi, ekonomik durumu uygun olduğunda da davalıdan taşınmazı geri alarak davalı yanca borç verilen tutarın iadesi konusunda anlaştıklarını, anlaşma gereği dava konusu 11 numaralı bağımsız bölümünü 18.01.2018 tarihinde satış göstermek suretiyle inançlı temlik yoluyla devrettiğini, davalının ise 19.01.2018 tarihinde ipotek borcunu ödediğini, bu durumun banka dekontuyla sabit olduğunu, borç alınan bedelin verileceği ve taşınmazın geri devredilmesinin talep edildiğini ancak davalı tarafından bu talebin çoğu kez reddedildiğini, bazen de taşınmazın rayiç değerinin çok üzerinde bedeller ile bu işlemin mümkün olabileceğinin beyan edildiğini, taşınmazını cebri icra yolu ile satıştan kurtarmak amacıyla böyle bir yola başvurduğunu, ancak gelinen noktada davalı ile anlaşamadığını ve davalının sözleşmeye uygun olarak geri verme borcunu ifa etmesini sağlayamadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali adına tesciline karar verilmesini istemiş, bilahare davacı vekili tarafından verilen ıslah dilekçesi ile; alınan bilirkişi raporuna göre dava değerini 400.000,00 TL'ye çıkarttıklarını ve davanın öncelikle inanç sözleşmesi nedeniyle tapu iptal-tescil davası olduğu nazara alınarak dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, aksi durumda ise davalı tarafından davacının hile ve gabin ile zarara uğratıldığı nazara alınarak eksik ödenen taşınmaz bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının iddialarının doğru olmadığını, satış sözleşmesi yapıldığını, davacının iddiasını yazılı delil ya da delil başlangıcı ile ispatlaması gerektiğini, tanık dineltilmesine muvafakat etmediğini, davacının ibraz ettiği banka dekontunun, taşınmazın devri karşılığında taşınmaz bedelinin davacı yerine (davacının borçlarına karşılık) Denizbank'a ödenerek ipoteğin kaldırılmasından ibaret olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince ilk kararda; davacı vekilince ıslah dilekçesi ile talebin terditli hale getirildiği, inanç sözleşmesinden kaynaklı tapu iptal ve tescil talebinin kabul görmemesi halinde hile ve gabin hukuksal nedenine dayalı alacak talepleri olduğunun bildirildiği, ... ve ...'un birbirlerini tanımadıkları, daha önce bir araya gelmedikleri, bir araya gelerek bir inanç sözleşmesi yapmadıkları, taraflar arasında kurulmuş bir inanç sözleşmesi olmadığı gerekçesiyle tapu iptali-tescil talebi yönünden davanın reddine; gabin ve hile iddiası yönünden koşulların oluşmadığı gerekçesiyle eksik ödenen taşınmaz bedelinin davalıdan tahsili talebi bakımından da davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk kararda; inançlı işlem iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davanın yazılı delille ispatlanamadığı, davacı tarafın dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı, Mahkemece davacıya, bu hususta davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, öte yandan, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı, davacının davasını tamamen değiştirerek (ıslah ederek) alacağa çevirmediği, inançlı işlem hukuksal sebebine dayalı açtığı tapu iptali ve tescil davasını muhafaza ederek bu talebine ilâveten şayet bu talebi yerinde görülmezse terditli olarak alacak talebinde bulunduğu, ayrı bir davanın konusu olabilecek alacak talebini ilk talebine eklediğinden, davada 6100 sayılı HMK'nın 180. maddesi anlamında tam ıslah yoluna gidilmediği, bu anlamda herhangi bir işlem yapılmadığı gibi harcı yatırılarak açılmış ayrı bir alacak davası da bulunmadığından alacak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 353/1/a-6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karar üzerine İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ikinci kararı ile; davacının davasını yazılı delille ispatlayamadığı, davalı tarafça yemin eda edildiği gerekçesiyle davanın reddine; tam ıslah yoluna gidilmediği, harcı yatırılarak açılmış ayrı bir alacak davası da bulunmadığı, alacak isteği yönünden yöntemine uygun davanın tamamen ıslahından söz edilemeyeceği gerekçesiyle gabin ve hile nedeniyle alacak talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın yazılı delille ispatlanamadığı, ispat yükü kendisine düşen davacının yemin deliline başvurduğu, davalının da teklif edilen yemin uyarınca yeminini eda ettiği, sonuç olarak davacı davasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesinin; alacak isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dinlenen tanık beyanları, banka dekontları, tapu kayıtları kapsamında taraflar arasında bir inanç ilişkisi olduğunun ortaya çıktığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, davalı lehine vekalet ücretinin taşınmazın devir tarihindeki değeri üzerinden hesaplanması gerektiğini, delillerin toplanmadığını, hukuki nitelendirmenin hatalı olduğunu, çoğun içinde az da vardır ilkesinden hareketle tapu iptali ve tescil talebi olmazsa tazminat davası yönünden değerlendirilme yapılması ve kabul edilmesi gerektiğini, hatalı ve usule aykırı olarak ettirilen yeminin hükme esas alınamayacağını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 259 ada 35 parsel sayılı taşınmazdaki çekişme konusu 11 numaralı bağımsız bölümünü 18.01.2018 tarihinde satış suretiyle davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.