"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/10 E., 2023/218 K.
HÜKÜM : Usulden Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali-terkin, müdahalenin önlenmesi, kal davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili; Balıkesir ili, .... ilçesi, ... köyünde bulunan dava konusu 23 (yenileme ile 326 ada 10) parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı-kenar çizgisinde kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine, bu kısma ilişkin müdahalenin önlenmesine, binanın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın davacı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince; kararın temyizi aşamasında Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararıyla, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlenin ve 3. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'ya eklenen Geçici 10. maddenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun söylenemeyeceği, iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak inceleme yapılması gerektiğine değinilerek işin esasının ve dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı-kenar çizgisine göre değerlendirilmesi ve 3402 sayılı Kanun'un 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmünün gözetilmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuş, davalı vekilinin karar düzeltme isteği ise reddedilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince karar onanmıştır. Karara karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.11.2022 tarihli ve 2022/1283 Esas, 2022/9093 Karar sayılı kararı ile; çekişme konusu taşınmaza kadastro tespiti sırasında uygulanan tapu kayıtlarının, Hazinenin de taraf olduğu Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas, 1972/553 Karar sayılı tescil ilamıyla oluştuğundan bahisle Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas, 1972/553 Karar sayılı tescil ilamına esas olan krokinin mahallinde keşif yapılmak suretiyle zemine uygulanması, bilirkişilerden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, dava konusu taşınmazın tamamının veya bir kısmının söz konusu krokinin kapsamında kalıp kalmadığının saptanması, tescil krokisine ait dosyanın bulunduğu yerden getirtilerek keşif sırasında dosya kapsamı da göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması, tescil krokisinin uygulanma kabiliyetinin olup olmadığı yönünde bilirkişilerden görüş istenmesi, oluşacak sonuca göre Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas, 1972/553 Karar sayılı tescil hükmünün ve tescile esas krokinin eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturabileceğinin ve Hazineyi bağlayacağının düşünülmesi gerektiği gerekçesiyle önceki onama kararının kaldırılmasına, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 17.10.2023 tarihli ve 2023/10 Esas, 2023/218 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas, 1972/553 Karar sayılı ilamında dava konusu olduğu, anılan kararın eldeki davanın tarafları açısından kesin hüküm sayılacağı gerekçesiyle HMK'nın 114/i ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 1972 tarihli davanın yargılaması sırasında kıyı-kenara ilişkin hiçbir tespit, kıyı-kenar çizgisine yönelik bir araştırma yapılmadığını, dava sebepleri ve talep sonucunun aynı olmadığını, kararın kesin hüküm oluşturmayacağını, bilirkişi raporunda bilimsel verilerden yararlanmadan değerlendirme yapıldığını, bozma ilamında belirtilen hususların gözetilmediğini, krokinin hatalı çakıştırıldığını ve hatalı sonuca ulaşıldığını, eksik inceleme ile verilen kararın hatalı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ile terkin, müdahalenin önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Anayasa’nın "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesi,
3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4, 5 ve 9. maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715 ve 999. maddeleri,
13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,
28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucu, Balıkesir ili, .... ilçesi ilçesi, ... Mahallesinde bulunan dava konusu 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı nedeniyle tespit ve tescil edildiği, kadastro tespiti sırasında 08.08.1974 tarihli ve 204 numaralı tapunun uygulandığı, anılan tapunun geldisi olan 16.04.1974 tarihli ve 34 numaralı tapu kaydının ise Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas, 1972/553 Karar sayılı kararı ile hükmen tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Somut olayda; Mahkemece Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas, 1972/553 Karar sayılı kararının eldeki davanın tarafları açısından kesin hüküm sayılacağı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de verilen karar dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki, Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği aleyhine tescil istemi ile açılan davada Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas, 1972/553 Karar sayılı dosyasında satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tescil kararı verildiği, bu kapsamda dava konusu yerin 16.04.1974 tarihli ve 34 numaralı tapu ile hükmen tescil edildiği, bilahare satış nedeniyle 08.08.1974 tarihli ve 204 numaralı tapuya gittiği, kadastro çalışmaları sırasında ise 204 numaralı tapu kaydına dayanılarak dava konusu 23 parsel sayılı taşınmazın tapuya tescil edildiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereği 03.08.2015 tarihli yenileme işlemi ile 326 ada 10 parsel numarası aldığı anlaşılmaktadır. Eldeki davada ise davacı Hazine tarafından dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle tapu iptali-terkin ile müdahalenin önlenmesi ve kal talebiyle dava açıldığı, buna göre her iki davada hukuki sebeplerin farklı olduğu, Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas, 1972/553 Karar sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği açıktır.
3. Hemen belirtilmelidir ki, uyuşmazlığın niteliğine göre öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı-kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı-kenar çizgisi var ise buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.
4. İdarece oluşturulmuş kıyı-kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak aynı Kanun'un 5. ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözönünde tutularak Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı-kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken varsa idarenin önceden kıyı-kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.
5. İdarenin kıyı-kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle Mahkemece kıyı-kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.
6. Hal böyle olunca; Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/381 Esas,1972/553 Karar sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği gözetilmek suretiyle yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, işin esasının 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının, kıyı-kenar çizgisi içerisinde ise ne kadarlık kısmının kıyı-kenar çizgisi içinde olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.