"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/899 E., 2023/1451 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akkuş Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/198 E., 2023/47 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ordu ili, Akkuş ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 354 ada 11 parsel numaralı taşınmazın yapılan kadastro çalışmalarında davalıların murisi ... adına tespit ve tescil edildiğini, müvekkilleri ile ...'nun kardeş olduğunu, ortak murisleri babaları ise ... olup kök muris ...'nun Nazile, Salise ve ... olmak üzere 3 çocuğu olduğunu, dava konusu taşınmazın kök muris ...'na ait olduğunu, murise ait dava konusu taşınmaz dışında başka taşınmazlar da olduğunu, 2013 yılında ölen ...'nun kadastro sırasında tüm taşınmazları kendisi ve davalı mirasçıları adına tescil ettirdiğini, bir kısmını da davalıların 3. kişilere sattığını, bu işlemlerin tamamının müvekkillerinden mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, müvekkilleri adına babalarından kalan hiçbir tarla olmadığını, yörenin gelenek ve görenekleri ile toplumsal eğilimlerinin kız çocuklarına miras hakkı vermemek yönünde olduğunu, erkek çocukların da miraslarda kızlara haklarını vermediğini, dava konusu edilen parselde kök muris ...'ndan kalan 50 yıllık ahşap ev bulunduğunu, evi ...'nun inşa ettiğini, bu durumun da dava konusu taşınmazın kök muristen kaldığını gösterdiğini, müvekkillerinin babalarından kalan bütün tarlalara karşılık miras hakkı olarak dava konusu 354 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan kaydının iptali müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini, Mahkeme aksi kanaatte ise dava konusu taşınmazın müvekkillerinin 2/3 hissesinin ayrı bir parsel numarası verilmek sureti ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., ..., ..., ..., ..., ... ayrı ayrı tarihlerde sundukları cevap dilekçelerinde özetle; dava konusu edilen taşınmazın kadastro tespiti öncesinde tapusuz bir taşınmaz olduğunu, kadastro tespiti ile babaları muris ... adına tescil edildiğini, murisin ölümüyle de taraflarına intikal ettiğini, ayrıca davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, dava konusu taşınmaz kadastro tespitinden önce tapuda tescilli olmadığı için mülkiyetinin kök murisi olan dedeleri ...'na ait olduğu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu iddiayı kabul etmemekle beraber, dedelerinin 1974 yılında öldüğünü, dava konusu taşınmazın ise 2008 yılında kadastro gördüğünü, davacıların dava konusu taşınmazı zilyetlik ile kazanımlarının da mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazda kadastro tespiti tarihine kadar 40 yılı aşkın süredir babalarının zilyetliğinin olduğunu, davacıların hiçbir zaman zilyetliğinin söz konusu olmadığını, davacıların evlenerek baba evinden ayrıldıklarını, taşınmazı ekip biçmediklerini, mahsullerinden yararlanmadıklarını, babalarının ölümümden bu davanın açılma tarihine kadar taşınmazda herhangi bir hak ve iddialarının da olmadığını, davacıların hukuken mülkiyet hakkı iddia etmelerinin olanağı olmamasına rağmen muris babaları tarafından davacıların rızasının alınması için altın verildiğini, bu duruma rağmen davacıların dava açmalarının haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; keşif esnasında dinlenen kadastro tutanak tanığı ... ... ve mahalli bilirkişi ... ...'in beyanlarında dava konusu taşınmazın evveliyatında davacıların babası ...'na ait olduğunu, sağlığında taşınmazı mirasçılarına taksim etmediğini, tüm mirasçıların sonradan bir araya gelerek bir taksim anlaşması yapmadıklarını, taşınmazın üzerindeki ev ve samanlığın ... tarafından yaptırıldığını, ...'nun davacıları razı etmediğini, taşınmazın bütün kardeşler adına tescil edilmesi gerektiğini belirttikleri, tüm bu açıklamalar neticesinde dava konusu taşınmazın incelenen tapu ve kadastro kayıtları ile mahallinde yapılan keşifte dinlenen tarafsız kadastro tutanak tanığı ile mahalli bilirkişilerin beyanları doğrultusunda davacıların iddia ettiği üzere taşınmazın ortak muris ...'na ait olduğu, yalnızca ... adına kadastro tespiti yapılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının davacılar ... ve ...'in Akkuş Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.01.2023 tarihli 2023/19 Esas, 2023/30 Karar numaralı ...'na ait veraset ilamındaki hisseleri oranındaki bölümlerinin iptali ile iptal edilen kısımların davacılar ... ve ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamından taşınmazın kök muris ...'ndan geldiği ve üzerindeki yapıların onun tarafından yaptırıldığının anlaşılmasına, kök murisin terekesinin taksim edildiğinin davalı tarafça iddia ve ispat olunamamasına göre Mahkemece verilen karar da bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;
a. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını,
b. Dinlenilen mahalli bilirkişilerin oldukça yaşlı olup yaşları itibariyle hatalı bilgi sunma ihtimallerinin olduğunu, mahalli bilirkişilerin tamamının dinlenilmediğini, dinlenilmeyen mahalli bilirkişilerin de dinlenilmesi gerektiğini, diğer mahalli bilirkişiler dinlenilmeksizin hüküm kurulmasının hukuk ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davacı tanıklarının müvekkillerinin murisi ...'in komşusu olduğunu iddia ettiklerini, ancak bu beyanların doğru olmadığını,
c. Dava konusu taşınmaz üzerindeki tüm yasal hakların müvekkillerinin murisi ...'e ait olduğunu, dosya kapsamında bulunan hiçbir resmi belge ve kayıtta hak sahibi olarak kök muris ...'nun gözükmediğini,
d. Müvekkilleri tarafından tanık deliline dayanıldığı halde, müvekkillerinin tanıkları dinlenilmeksizin hüküm kurulduğunu,
e. Parsel üzerindeki yapının müvekkillerinin murisi ... tarafından yapıldığını, Mahkeme aksi kanaatte ise yapının imal tarihi konusunda bilirkişi incelemesi yapılarak karar verilmesi gerektiğini, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1. Kadastro sonucu; Ordu ili, Akkuş ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 354 ada 11 parsel sayılı taşınmaz 5.455,19 metrekare yüz ölçümü ve "Ahşap ev ve tarla" vasfı ile senetsizden ... adına tespit edilmiştir.
2. Davalıların cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmalarına ve davalılardan ... ve ...'nun yasal süresi içerisinde tanıklarının isim ve adreslerini, hangi konuda dinletilmek istediklerini de açıkça bildirmelerin rağmen Mahkemece davalı tarafından bildirilen tanıklar usulüne uygun bir şekilde davetiye ile çağrılarak keşif mahallinde dinlenilmemiştir.
3. Hemen belirtmek gerekir ki, iddia ve savunma hakkı HMK'nın hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.
4. Öte yandan, tanık delili 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ilâ 266. maddeleri arasında düzenlenmiş olup Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 243. maddesinde “(1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hallerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, kural olan tanığın davetiye ile çağrılmasıdır. Diğer bir deyişle, tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural da yoktur.
5. Hal böyle olunca Mahkemece HMK’nın 243. maddesi gereğince davalılar tarafından bildirilen tanıklar usulüne uygun biçimde davetiyle ile çağrılarak keşif mahallinde dinlenildikten sonra hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece davalılar tarafından bildirilen tanıklara davetiye çıkarılmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.