Logo

1. Hukuk Dairesi2024/894 E. 2024/2068 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetlik iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın biçenek vasfıyla kullanımının yasanın aradığı anlamda zilyetlik oluşturup oluşturmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölgenin coğrafi koşulları ve geçim kaynakları gözetildiğinde, taşınmaz üzerindeki biçenek vasfıyla kullanımın zilyetliğin oluşması için yeterli olmadığı, davacının zilyetliğini ispatlayamadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1118 E., 2023/822 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/411 E., 2020/173 K.

Taraflar arasında tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine, asli müdahilin davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; ... köyünde kain 103 ada 34 parsel sayılı taşınmazın kendisine irsen intikal ettiğini, 80-90 yıldır davaya konu yerde eklemeli olarak zilyetliklerinin devam ettiğini, yapılan taksim sonucunda bu yerin davacı adına bırakıldığını, taşınmaz üzerinde malikler arası kullanımı gösteren fiili sınırların mevcut olduğunu, davaya konu taşınmazın bir bölümünün kendisine ait olan tarlanın devamı niteliğinde olduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında nizalı kısmın mera olarak tespit edildiğini ileri sürerek yaklaşık 19.517,644 m²'lik kısmının adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Asli müdahil ...; ... ada 34 parsel sayılı taşınmazın tarım arazisi olarak bir kısmını kullandığını, irsen ve taksimen kendisine intikal ettiğini, eklemeli zilyetliğin 80-90 yıldır devam ettiğini, malikler arasında kullanımı gösteren fiili sınırların mevcut olduğunu, taşınmazda hakkının olduğunu ileri sürerek yapılan tespitinin iptaline ve taşınmazın fiili taksime göre adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; orta malı niteliğinde olan meranın kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılmasının mümkün olmadığını ve davanın reddini savunmuş, adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.03.2020 tarihli ve 2017/411 Esas, 2020/173 Karar sayılı kararıyla; asıl dava ve asli müdahilin davası bakımından dava konusu taşınmazın mera veya kamuya tahsisli yerlerden olmadığının anlaşıldığı, tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı, taşınmaz üzerinde 1963 tarihinde tesis edilen tapu kaydı öncesinde Kanunla belirlenen 20 yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğin davacı lehine oluştuğunun ispatlandığı, davalının iddiasını ispatlar nitelikte delil sunamadığı gerekçesiyle asıl dava ve asli müdahale davasının ayrı ayrı kabulü ile fen bilirkişisi tarafından hazırlanan raporda krokide (A) harfi ile gösterilen 19.537,29 m2 yüzölçümlü kısmının tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline, krokide (B) harfi ile gösterilen 5.120,49 m2 yüzölçümlü kısmının tapu kaydının iptali ile asli müdahil ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Gerekçe ve Sonuç

Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 18.02.2021 tarihli ve 2021/20 Esas, 2021/119 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaza ait belirtmelik tutanağının bulunamadığı, taşınmazın güneyinde yol, batısında dere bulunduğu, diğer sınırlardaki taşınmazların tarla vasfında olup bir çoğunun şahıslar adına hükmen tescil edildiği, taşınmazın toprak tevzi komisyonunun 1963 yılındaki çalışmasından önce dahi mera vasfında olmadığı, mera bütünlüğü ve ayırıcı unsur kavramlarından bahsedilemeyeceği, fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1 ve 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davalı Hazine’nin bu bölüme yönelik istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, ancak fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen ... adına tescile karar verilen bölüme ilişkin olarak bu kısmın davacı tarafından dava konusu edilmediğinden asli müdahaleye konu olamayacağı, taşınmazın tamamını dava ettiği iddia edilse bile kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten davaya katılma tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesinin isabetsiz olduğu, davalı Hazine’nin istinaf istemi yerinde görüldüğünden hükmün kaldırılarak asıl dava bakımından davacı ...'in davasının kabulü ile bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, asli müdahilin davasının reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asli müdahil vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Dairenin 08.03.2023 tarihli 2021/6035E., 2023/1376 K. sayılı kararıyla; asli müdahil yönünden kararda isabetsizlik bulunmadığından temyiz itirazlarının reddine; davacının davası yönünden ise davaya konu taşınmazın irsen davacıya kaldığı ve davacı tarafından kullanıldığı yönünde beyanda bulunulmuş ise de nizalı taşınmaza ait 1955 tarihli hava fotoğrafında fen bilirkişi raporunda belirtilen (A), (B) ve (C) alanlarının kendi aralarında herhangi bir sabit sınır olmadığı, taşınmazın bütün halde olduğu, taşınmazın doğu sınırında bulunan komşu parseller ile arasında sabit sınır olduğu, batı sınırında ark, kuzey sınırında taban suyu yüksek arazinin bulunduğu, güney sınırında ise eğimli bir arazinin bulunduğu, taşınmazın tamamının biçenek vasfı ile kullanıldığı, sürülü olmadığı; 1968 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın (A), (B) ve (C) olarak 3 parça halinde davacıların kullanımında olduğu belirtilmiş ise de (A), (B) ve (C) alanlarının kendi aralarında ve komşu parseller ile arasında sabit sınır olmadığı, taşınmazın tarımsal olarak sürülü olmadığı, dava konusu taşınmaz ve komşu parsellerin tamamında tarımsal olarak kullanım gözlemlenmediği, öbek öbek ot birikintisinden taşınmazın biçenek olarak kullanıldığının anlaşıldığı, taşınmazın bütünlüğünün korunduğu, davacının iddia ettiği alana ilişkin fiili kullanımının bulunmadığı, davanın reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Van Bölge Adliyesi 2. Hukuk Dairesi 24.10.2023 tarihli 2023/1118 E., 2023/822 K. sayılı kararı ile; asli müdahil yönünden davanın reddine ilişkin kararın, temyiz itirazlarının kesin olarak reddedilerek kesinleştiğinden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, davacı ... yönünden ise davacının fiili kullanımın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma ilamı sonrası araştırma yapılmadığını, sadece hava fotoğraflarına göre karar verilmesinin doğru olmadığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından iddianın ispatlandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi neden dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3, 14 ve 16 ıncı maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi

3. Değerlendirme

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

- KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Bölge Adliye Mahkemesinin (BAM) 18.02.2021 tarihli kararıyla davacının davasının kabulüne karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Dairenin 08.03.2023 tarihli E.2021/6035, K. 2023/1376 sayılı kararıyla: "Davacının davası yönünden ise davaya konu taşınmazın irsen davacıya kaldığı ve davacı tarafından kullanıldığı yönünde beyanda bulunulmuş ise de nizalı taşınmaza ait 1955 tarihli hava fotoğrafında fen bilirkişi raporunda belirtilen (A), (B) ve (C) alanlarının kendi aralarında herhangi bir sabit sınır olmadığı, taşınmazın bütün halde olduğu, taşınmazın doğu sınırında bulunan komşu parseller ile arasında sabit sınır olduğu, batı sınırında ark, kuzey sınırında taban suyu yüksek arazinin bulunduğu, güney sınırında ise eğimli bir arazinin bulunduğu, taşınmazın tamamının biçenek vasfı ile kullanıldığı, sürülü olmadığı; 1968 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın (A), (B) ve (C) olarak 3 parça halinde davacıların kullanımında olduğu belirtilmiş ise de (A), (B) ve (C) alanlarının kendi aralarında ve komşu parseller ile arasında sabit sınır olmadığı, taşınmazın tarımsal olarak sürülü olmadığı, dava konusu taşınmaz ve komşu parsellerin tamamında tarımsal olarak kullanım gözlemlenmediği, öbek öbek ot birikintisinden taşınmazın biçenek olarak kullanıldığının anlaşıldığı, taşınmazın bütünlüğünün korunduğu, davacının iddia ettiği alana ilişkin fiili kullanımının bulunmadığı, davanın reddi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.

BAM tarafından Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.

Sayın Çoğunlukça aramızda oluşan uyuşmazlık, taşınmazın biçenek olarak kullanılmasının yasanın aradığı manada bir zilyetlik olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Dosya arasında bulunan jeodezi raporunda dava konusu taşınmaz ve komşu parsellerin tamamında tarımsal kullanım gözlenmediği, öbek öbek ot birikintisinden taşınmazın biçenek olarak kullanıldığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Kural olarak sadece ot biçerek hayvanları beslemek şeklindeki zilyetliğin Kanun'un aradığı anlamda zilyetlik olmayacağı kabul edilebilirse de bölgenin geçim şeklinin hayvancılığa dayanması, iklimi ve coğrafi şartları sebebiyle taşınmaz üzerinde ot biçme şeklinde sürdürülen zilyetliğin Kanun'un aradığı anlamda zilyetlik olduğu, gerek Hukuk Genel Kurulu'nun gerekse de diğer Yargıtay dairelerinin çok eski içtihatlarından itibaren kabul ettiği bir husustur (bkz. HGK, 31/5/1978, E.1976/8-3492, K.19787398). Taşınmazın bulunduğu yerin de bu niteliği haiz Doğu Anadolu Bölgesi olduğu anlaşılmaktadır.

Dolayısıyla sırf bu nedene dayanılarak dava konusu taşınmaz üzerinde geçerli zilyetliğin bulunmadığını değerlendirmenin yerinde olmadığı düşünülmektedir.

Açıklanan nedenlerle İDM kararının bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edilememiştir.