"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1854 E., 2023/2224 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/280 E., 2023/309 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava değerinin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369/2 hükmü uyarınca davalı vekilinin duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacı ...'nün muris ...'nin kızı, diğer davacıların kızı ...'in mirasçıları, davalının ise oğlu ...'in kızı olduğunu, murisin sağlığında taşınmazlarını satıp oğlu ...'e harcadığını, dava konusu 7924 ada 75 parsel sayılı taşınmazını kızlarından mal kaçırmak amaçlı 22.07.1993 tarihinde davacıların kuzeni ...'ye satış göstererek bağışladığını, ...'nin bu taşınmazı hiç kullanmadığını ve 24.07.2012 tarihinde davalıya devrettiğini, yapılan devrin muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu 7924 ada 75 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacıların miras payı oranında adlarına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın hacca gitmek için 1991 yılında murisin satmak istemesi üzerine tüm çocuklarına satış teklifinde bulunulduğunu, davacı tarafın almak istememesi üzerine davalının babası ...'in satın aldığını ancak ...'in il dışında bulunmasından dolayı tapuda devrin bir türlü yapılamadığını ve sonunda devrin ...'in amcasının oğlu ...'ye yapıldığını, ...'in mallarını paylaştırması üzerine dava konusu taşınmazın davalıya isabet ettiğini, taşınmazın satılmamasının da gerçek bir satış ilişkisi olduğunu gösterdiğini, diğer yandan muristen davacılara da miras yoluyla isabet eden taşınmazlar olduğunu, davacıların bu taşınmazları ...'in oğlu Malik'e satış suretiyle devrettiğini bu nedenle herhangi bir mal kaçırmanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 22.07.1993 yılında yapılan satış sözleşmesi ile muris tarafından ...'ye temlik edildiği, yine taşınmazın ... tarafından 24.07.2012 tarihinde yapılan satış sözleşmesi ile davalıya temlik edildiği, davalının, murisin oğlu ...'nin kızı olduğu, dava konusu taşınmazın muris ...'ye eşinin vefatı ile mirasçıları arasında yapılan taksim neticesinde kaldığı, dinlenen tanık beyanları ile murisin üzerine kayıtlı tüm taşınmazları satmak istediği, dava konusu taşınmaz haricindeki taşınmazlarını da sattığı, taşınmazlarının satışı ile elde edilen paraları çocuklarına dağıtmak, camilere dağıtmak ve hac ibadetini yapmak şeklinde kullandığı, bu hususun il müftülüğü yazı cevabı ile de anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın da dava dışı ... tarafından parası ödenmek suretiyle satın alındığı, ...'in il dışında olması sebebiyle dava dışı ara malike devredildiği, ara malik tarafından taşınmazı asıl satın alan ...'in talimatıyla davalıya devredildiğinin anlaşıldığı, ara malikin tarafların yakın akrabası olması sebebiyle tek başına ara malik kullanılmasının muvazaa olgusunu ispata elverişli olmadığı, dava dışı ...'in taşınmazı satın alabilecek ekonomik gücünün olduğu, murisin ölümü ve taşınmazın devrinin üzerinden uzunca yılların geçmiş olduğu birlikte değerlendirildiğinde, murisin amacının mal kaçırma olduğu hususunun davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı taraf dava konusu taşınmazı murisin oğlu ve kendisinin babası ...'in murise parasını ödeyerek satın aldığını, ...'in işlerinden dolayı ara malik ... üzerine devredildiğini ve daha sonra ara malikten ...'in isteği üzerine kendisinin devraldığını ileri sürerek taşınmazın satış bedelini ödediğini savunmuş ise de, murise yapılan herhangi bir ödemenin ispat edilemediğini, dinlenen tanık beyanlarından murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığı, taşınmazın ara malik üzerinde yaklaşık 20 yıl süre ile kayıtlı olmasına rağmen ara malikin zilyet olmadığı, ara malik kullanılmasının muvazaalı işlemi gizlemeye ve yasal zemin hazırlamaya yönelik olduğu, davalı ... de, murisin torunu olması nedeniyle yapılan temlikin muvazaalı olduğunu bilen ya da bilmesi gereken konumda bulunduğu, böylece davalının 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açık olduğundan davacının muris muvazaası iddiasının sabit bulunduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı belirtilerek davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili duruşma istekli temyiz dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımının geçtiğini, muris ile ... arasındaki devrin gerçek bir satış ilişkisi olduğunu, yıllarca
taşınmazın elden çıkarılmamasının da bu satış ilişkisini gösterdiğini, davalı tanıklarının beyanlarıyla
muvazaa bulunmadığının anlaşıldığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1923 doğumlu ...'nin 18.01.1997 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak kızı davacı ..., kızı ...'in mirasçıları davacılar ..., ..., ..., ...'un; dava dışı oğlu ...'nin (davalının babası) kaldığı; murisin ölmeden önce 22.07.1993 tarihinde 7924 ada 75 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ...'ye satış yoluyla devrettiği, ...'in de 24.07.2012 tarihinde davalı ...'e satış yoluyla devrettiği anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 31.488,69 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.