"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/906 E., 2024/1522 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çayıralan Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/28 E., 2023/88 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, Kadastro Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; Çayıralan ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 155 ada 2 parsel sayılı taşınmazın arsa niteliğiyle davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, müvekkillerinin anılan taşınmazın tamamında değil taşınmaz üzerinde yer alan duvar ile kendi evleri arasında yer alan kısım üzerinde hak iddia ettiğini, bu kısmın keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde tam olarak yüz ölçümünün tespit edilebileceğini, müvekkillerinin babasının söz konusu taşınmazın hak iddia edilen kısmını yaklaşık 50 yıl boyunca evininin önünde boş arazi olarak kullandığını ileri sürerek yapılan kadastro tespitinin iptaline, kadastro tespitine konu olan taşınmazın keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenecek kısmının muris Kadir Ağarmış adına teciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden bu yana Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, kısmen iptali talep ve dava edilen taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tespit gördüğünü, buna uygun tapu kaydının tesis edildiğini, müvekkilinin iyi niyetle tapuda yapılan resmi işlemle 21.08.2007 tarihinde satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Boğazlıyan Kadastro Mahkemesinin 24.01.2023 tarihli ve 2020/7 Esas, 2023/1 Karar sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava sebebinin kadastro tespiti öncesine ilişkin olduğu, tutanağın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra dava açıldığı belirlenerek davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 155 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkında tesis kadastrosundan sonra 2021 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereğince uygulama kadastrosu yapıldığı, Kadastro Mahkemesi kararının istinaf edilmeksizin kesinleştiği, davacı tarafın, murisleri adına kayıtlı dava dışı 155 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmaz arasındaki sınırın yanlış tespit edildiği, babalarının zilyetliğinde olan bir kısım taşınmaz bölümünün dava konusu 155 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı iddiası ile dava açtığı, iddianın ileri sürülüş biçimine göre eldeki davanın tesis kadastrosuna karşı tespitten önceki miras hakkına dayalı olarak açılan ve mülkiyete ilişkin bir dava niteliğinde olduğu, bu nitelikteki davaların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabi olduğu, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin 31.12.2002 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği göz önünde bulundurulduğunda tutanağın kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği, Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; ne var ki, eldeki davada dava değeri 5.000,00 TL olarak gösterildiğinden ve harç bu miktar üzerinden alındığından, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2 ve 13/2 maddeleri dikkate alındığında hükmedilen vekalet ücreti dava değerini geçemeyeceğinden dava değeri olan 5.000,00 TL vekalet ücreti takdiri gerekirken Mahkemece davalı lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmesinin yerinde olmadığı belirlenerek davacılar vekilinin istinaf başvuru talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava sonucunda kadastro tespitinin iptali istenmişse de davanın Boğazlıyan Kadastro Mahkemesinden Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi sonucunda dava niteliğinin tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğünü ve dava dilekçesindeki talep kısmının açıklanılması için ıslah yönünden süre verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde taşınmazın muris üzerine geçmesi talep edildiğinden diğer mirasçıların da veraset ilamı aldırılarak davaya dahili davacı olarak eklenmesi gerektiğini, müvekkilin babasının dava konusu olan taşınmazı 50 yıldır kullandığını, taşınmazın tescilinin davalıya yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, taşınmazın 2002 yılında satın alınmasına rağmen davalının 15 yıldan fazla bekleyerek müvekkillerin babasının ölmesi ile sınırlarını genişlettiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Kadastro sonucu; Yozgat ili, Çayıralan ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 155 ada 2 parsel sayılı taşınmaz kadimden beri köy halkı tarafından kullanıldığından söz edilerek ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiş ve daha sonra yapılan satış sonucu davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir. Dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu kesinleşme tarihinin 31.12.2002 olduğu, davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3 hükmünde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 13.03.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.