"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/398 E., 2023/176 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/439 E., 2021/270 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların murisinin ... ... 1888 doğumlu ... olduğunu, kendisine İzmir ilinde iskanen verilen bir kısım yerlerin olduğunu, ... ... 1888 doğumlu ...'in Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivinde mübadele ile gelenlere ait Dışişleri Bakanlığı Muhtelit Mübadele Komisyonu Tasfiye Talepnameleri 127. kutu, 603 gömlek, 14 sırada bulunan belgelerin davacıların murisine ait olduğunu, davacıların murisi olan ...'e iskanen verilmiş olan yerlerden bir kısmının İzmir ili, Gaziemir ilçesi, ... Mahallesinde 4 Ada 10 nolu Parsel, 3 Ada 13, 6, 33 nolu parseller olduğunu belirterek Devlet Arşivleri Başkanlığına müzekkere yazılarak tasfiye talepnameleri ile birlikte iskan kayıtlarının istenilmesi suretiyle tespit edilen gayrimenkullerin tapularının iptali ile murislerinin hisseleri oranında davacılar adına tescilini tescili mümkün değil ise mirasçılar adına dava tarihinden itibaren faiz ile birlikte tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; ... Mahallesi 3 ada 13, 6, 33 ve 4 ada 10 parsel sayılı taşınmazların 14.06.1956 yılında Kadastro işlemi ile Hazine adına tescil edildiğini, davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taşınmazların tapuya kayıtlı taşınmazlar olduğu, kadastro tutanaklarının 15.06.1956 tarihinde kesinleştiği, 10 yıllık hak düşürücü sürenin de sona erdiği, davacıların tazminat talepleri yönünden yapılan değerlendirme neticesinde ise Tapu kaydının iptali ve tescil davalarının hak düşürücü süre yönünden reddini gerektirecek davalar nedeniyle açılan tazminat davalarının da dinlenilmesi mümkün olmadığından davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; davalı Hazine vekilinin yasal süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile tazminat talebi yönünden zamanaşımı def'inde bulunduğu Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 04.11.2015 tarih, 2015/15068 Esas, 2015/17254 Karar sayılı kararı ve Yargıtay ilgili Hukuk Dairelerinin emsal nitelikli diğer kararları da dikkate alındığında davacı tarafın tapu iptali ve tescil talebi yönünden hak düşürücü sürenin dolduğu, 14.06.1966 tarihinden itibaren 14.06.1976 tarihine kadar 10 yıllık genel zamanaşımı süresi boyunca TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazineden tazminat isteyebileceği, ancak 14.06.1976 tarihinden itibaren tazminat talebinin de zamanaşımına uğrayacağının dikkate alınması ile dava tarihi itibariyle tazminat talebi yönünden de TBK'da düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğu gerekçesiyle tazminat talebinin de zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, açılan tazminat davasının dinlenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle hüküm fıkrasında da gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde her iki talep yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılmadan, tazminat talebini de kapsar şekilde "davanın hak düşürücü süre yönünden reddine" karar verilmesinde isabet bulunmadığı açıklanarak istinaf talebi kısmen kabul edilmiş,davanun tapu iptali ve tescil talebi yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine, tazminat talebi yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek davaya konu taşınmazların müvekkillerinin murisine temlik edildiğini, çekişmeli taşınmazların hukuka aykırı bir şekilde başkalarına devrinin yolsuz tescil hükmünde olduğunu, buna ilişkin işlemlerin tamamına da usulsüz bir şekilde resmiyet kazandırılmasının Devlet eliyle yapıldığını, Mahkemenin tüm delillerini toplamadan davalarını reddetmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kadastro soncunda İzmir ili, Gaziemir ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 4 ada 10, 3 ada 13, 6,33 parsel sayılı taşınmazlar Hazine adına tespit edilmiş, yapılan tespitler 1956 yılında kesinleşmiştir.
Davacılar vekili 22.11.2020 tarihinde açtığı dava ile çekişmeli taşınmazların ... ... 1888 doğumlu, ...’e ait olup kendisine iskanen verildiğini, davacıların adı geçenin mirasçıları olduğunu belirterek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tescilini, olmadığı takdirde dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacılar lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş, davacılar vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin hükmü kaldırılmış, davanın tapu iptali ve tescil davası yönünden hak düşürücü süre nedeniyle reddine, tazminat talebi yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak; Bölge adliye Mahkemesince tazminat talebi yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Hukuk Genel Kurulu’nun 08.12.2022 tarih ve 2020/(16)1-691 Esas, 2022/1680 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hak düşürücü süreler ilişkin oldukları hakları ortadan kaldıran sürelerdir. 3402 sayılı Kanun’un 12. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılacak davalarda hakkın türü bakımından herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Hak düşürücü süre nedeniyle dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı olduğunu ispat etme olanağı bulunmayan davacıların, aynı taşınmazlara ilişkin tazminata hak kazandıkları iddialarını ispat edemeyeceği gözetilerek her iki talebin de hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/4 hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacılara iadesine,
Dosyanın İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
13.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.