Logo

1. Hukuk Dairesi2025/1392 E. 2025/1594 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz süresi geçtikten sonra açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1274 E., 2024/1314 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Torul Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/9 E., 2024/61 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; Gümüşhane ili, Torul ilçesi, ... Mahallesi 189 ada 19, 22, 25; 244 ada 4, 245 ada 1, 187 ada 55, 76; 188 ada 15, 17, 23 parsel sayılı taşınmazların kök mirasbırakan ...'ın mirasçılarına ait olup babasının da aralarında bulunduğu mirasçılarına intikal ettiğini, mirasbırakan babası ...’ın taşınmazlarda ... ve ...'ın ikişer hissesini, ...'in ise yarım hissesini satın aldığı halde tapuda pay aktarımının yapılmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazlarda mirasbırakan babası tarafından satın alınan payların iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş; davacı vekili, aşamada sunduğu 06.02.2023 tarihli dilekçesinde ise kök mirasbırakan ...'ın ölümü üzerine mirasçıları arasında yapılan harici satışlar ile bir kısım payın davacının mirasbırakanına devredildiği halde tapulama sırasında bu devirlerin göz ardı edildiğini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davacının mirasbırakanı tarafından aleyhlerine açılan davanın da retle sonuçlanıp kesinleştiğini, öncelikle kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacının iddia ettiği hisse devrinin hiçbir zaman yapılmadığını, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, ayrıca tereke malı olan taşınmazlar hakkında davacının tek başına dava açamayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin 04.11.1993 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.01.2023 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kadastro öncesi nedene dayandığı, kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, pay devirlerinin kadastro çalışmaları sırasında dikkate alınmaması ya da hatalı hesaplama yapılmasının yolsuz tescil değil kadastro tespitlerinin hatalı olması sonucunu doğuracağı, bu durumda da on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerektiği, Mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gibi davacının kendi mirasbırakanı ...'dan intikal eden pay yönünden iptal-tescil talebinde bulunduğu, davalıların ise Cemal Hüsnü'nün terekesine göre üçüncü kişi konumunda olduğu, terekeye göre üçüncü kişiye karşı miras payına yönelik iptal-tescil talebinde bulunulamayacağı, bir an için davanın TMK'nın 713/2. maddesinde yazılı "ölmüş" ibaresine dayalı olarak açıldığı kabul edilse dahi kadastro tespitinin kesinleştiği 1993 yılı ile Anayasa Mahkemesinin anılan ibarenin iptaline karar verdiği 2011 yılı arasında anılan maddede yazılı yirmi yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı, yine bir an için kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra pay devirleri yapıldığı kabul edilse dahi tapuda kayıtlı taşınmazlara ilişkin devir işlemlerinin resmi şekilde yapılmadığı, harici yapılan devir işlemlerinin hukuken geçerli olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın hukuki dayanağının kadastro çalışmasına değil tapulama işlemi yani kadastro tespiti sonrası tarafalar arasındaki hisse devrine ait işleme dayandığını, bu sebeple 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmaması gerektiğini, kadastro tutanağı incelendiğinde taşınmazlara ait 1966 tarihli tapu kaydı bulunduğunu ancak daha sonra mirasçılar arasında pay aktarımına ilişkin devirler yapıldığını, Mahkemece kadastro tutanağında yer alan bu hisse devirlerine ilişkin teknik bilirkişi raporu alınması gerekirken eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, uyuşmazlığın kadastro tespitinden sonra doğduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Kadastro sonucunda Gümüşhane ili, Torul ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 189 ada 19, 189 ada 22, 244 ada 4, 245 ada 1, 187 ada 55, 187 ada 76, 188 ada 15, 188 ada 17, 188 ada 23 ve 189 ada 25 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydına dayalı olarak 2/30 payının ..., 2/30 payının ..., 8/30 payının davalıların mirasbırakanı ..., 15/30 payının davacının mirasbırakanı ..., 3/30 payının ise ... mirasçıları adına tespit edildiği, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitlerinin kesinleşerek taşınmazların 04.11.1993 tarihinde tapuya tescil edildikleri, eldeki davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.01.2023 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.