"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1566 E., 2024/1024 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ: Pazar(Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/295 E., 2023/527 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı tereke temsilcisi; Rize ili, Pazar ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 422 ada 13, 14, 33, 35, 37 ve 43 parsel sayılı taşınmazların ...’in eşi ... Dönmez’e ait olduğunu, ancak kadastro çalışmaları sonucunda taşınmazların ... ve ... ’in kızı olan ... adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların ... ve tüm çocuklarına intikal etmesi gerekirken sadece davalıların murisi ... adına tespit ve tescil edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının ...’in payı oranında iptali ile ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.02.2023 tarihli ve 2022/649 Esas, 2023/26 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların Rize ili, Pazar ilçesi sınırları içerisinde bulunduğu gerekçesiyle Mahkemenin yetkisizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Pazar (Rize) Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, istinaf edilmeksizin 06.06.2023 tarihinde kesinleşmiştir.
Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.08.2023 tarihli ve 2023/295 Esas, 2023/527 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının 27.01.1998 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 21.12.2022 tarihinde açıldığı, 13.03.2020 tarihi ile 15.06.2020 tarihi arasındaki 76 günlük dönemde hak düşürücü sürenin işlemesinin durduğu ve duran hak düşürücü sürenin 15.06.2020 tarihinden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam etmiş olduğu, dolayısıyla, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca belirlenen on yıllık hak düşürücü süreye, yasa gereği durmuş olan 76 günlük süre eklendiğinde dahi eldeki davanın açıldığı 21.12.2022 tarihi itibariyle on yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, çekişmeli taşınmazların kadastro tutanaklarının askı ilanlarının 26.12.1997-26.01.1998 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitlerinin kesinleşerek taşınmazların tapuya tescil edildiği, taşınmazların halen tespit malikleri adına kayıtlı olduğu, eldeki davanın ise 21.12.2022 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, tüm dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle tereke temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde; eldeki davanın muris ...’in ölümü üzerine mirasçılarına geçen dava hakkına dayalı olarak açıldığını, ...’in kadastro tespitinden sonra 2000 yılında öldüğünü, bu nedenle dava hakkının mirasçılarına geçtiğini, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadan her zaman açılabileceğini, dava hakkının mirasbırakanın ölümü ile doğduğunu, davanın esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriğinden, kök muris ...'un 1960 yılında öldüğü; 1997 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda;
- Rize ili, Pazar ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 422 ada 13 ve 33 parsel sayılı taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanılarak belgesizden ... kızı ... adına,
- Rize ili, Pazar ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 422 ada 14 parsel sayılı taşınmazın haricen satış nedeniyle, belgesizden ... kızı ... adına,
- Rize ili, Pazar ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 422 ada 35 ve 37 parsel sayılı taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanılarak belgesizden 6/10 payı ... kızı ..., 4/10 payı ... oğlu ... adına,
- Rize ili, Pazar ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 422 ada 43 parsel sayılı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanılarak belgesizden 4/5 payı ... kızı ..., 1/5 payı ... oğlu ... adına tespit edildiği, askı ilanlarının 26.12.1997-26.01.1998 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitlerinin kesinleşerek taşınmazların tapuya tescil edildiği, taşınmazların halen aynı vasıfla tespit malikleri adına tapuda kayıtlı olduğu, dava konusu taşınmazlara yönelik davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 21.12.2022 tarihinde açıldığı; diğer taraftan, muris muvazaası ve tenkis koşullarının da oluşmadığı anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup tereke temsilcisi tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tereke temsilcisinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden tereke mirasçılarından alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
10.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.