Logo

1. Hukuk Dairesi2025/624 E. 2025/1424 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası iddiasıyla miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, bozma sonrası yargılamada taraf teşkili ve bozma kararına uyulup uyulmadığının takdiri.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların ölümü halinde mirasçılarının tamamının davaya dahil edilmesi gerektiği, taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilemeyeceği ve bozma kararına uyulup uyulmadığının takdir edilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/145 E., 2022/277 K.

Mahkemenin, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine ilişkin kararı davacılar ve dahili davacılar ile bir kısım davacının mirasçıları vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar ..., ..., ..., ..., ... vekili; muris ...’in maliki olduğu 2, 90, 209, 213, 214, 221 parsel sayılı taşınmazlarını davalılara mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı olarak muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına miras payları oranında tesciline, olmadığı takdirde davacıların saklı payları oranında iptal tescile karar verilmesini talep etmiş, aşamada mirasçılardan ...’in dahili davacı olarak davaya kabul edilmesini talep etmiş, 20.08.2005 tarihli duruşmada ... dahili davacı olarak davaya kabul edilmiş, aşamada ... ve ...’un da dahili davacı olarak davaya kabul edilmesini talep etmiş, 12.05.2009 tarihli dilekçe ile davacılar ve dahili davacılar yönünden taleplerinin miras payları oranında tapu iptal ve tescil olduğunu açıklamış, 23.06.2009 tarihli dilekçe ile ... ve ...’un dahili davacı olarak davaya kabul edilmesine karar verilmiş, mirasçılardan ..., ... ve ... 09.07.2008 tarihli dilekçe ile davaya dahil edilmelerini talep etmiş, 15.04.2012 tarihinde davacılar vekiline vekaletname vermişler, davacılar vekili aynı tarihli dilekçe ile bu mirasçıların paylarına isabet eden değeri ikmal etmeleri için ara karar kurulmasını talep etmiş, 07.06.2012 tarihli duruşmada davacılar vekilinin anılan mirasçıların vekili olarak dava ve duruşmaya kabulüne karar verilmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., ..., ... ve ... vekili; iddiaların doğru olmadığını, murisin taşınmazları dava dışı kişilere satmaya karar vermesi üzerine davalıların taşınmazları satın aldığını, 209 ve 213 parsellerin ise dava dışı kişilerden satın alındığını, anılan taşınmazların muris tarafından davalılara devredilmediğini, terditli istek yönünden zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

Davalı ...; 90 parsel sayılı taşınmazı 09.02.2005 tarihinde davalılardan ...’ten bedeli karşılığı satın aldığını, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir

Davalı ...; iddiaların doğru olmadığını, murisin taşınmazları dava dışı kişilere satmaya karar vermesi üzerine taşınmazları satın aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.02.2015 tarihli ve 2008/1 Esas, 2015/108 Karar sayılı kararıyla; muris ...'in dava konusu taşınmazları davalılara devrettiği dönemde ekonomik olarak zorda olduğunu ortaya koyan hiçbir delilin olmadığı, bu yerleri murisin satılığa çıkardığına dair de hiçbir delilin olmadığı, dava konusu yerlerin satın alındığı tarihte satın alanların ekonomik olarak bunu alabilecek durumda olduğuna dair herhangi bir delil olmadığı, murisin gelini olan davalı ...'in temlik tarihi itibariyle henüz 17 yaşında olduğu, herhangi bir sabit geliri ve işinin olduğuna dair dosyaya yansımış delil olmadığı, bu haliyle söz konusu işlem ile devraldığı 5 parseli alabilecek durumda olmadığı, devirden kısa bir süre sonra bu parselleri davalılara devrettiği, bazı davalıların dava konusu yerleri alırken muris ile aynı çatı altında ikamet ettiği, bu durumda aynı çatı altında ikamet eden kişiye bedel mukabilinde mal devrinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalıların kendi aralarında değişik tarihlerde dava konusu taşınmazları birbirlerine devredip geri aldıkları, bu durumun davalıların bu tür muvazaa davalarını geçersiz kılma girişimi olduğu, iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Ergani Sulh Hukuk Mahkemesinin 16/10/2006 tarih, 2006/502 Esas ve 2006/488 Karar sayılı veraset ilamındaki payları oranında davacılar ve usulüne uygun müdahalede bulunan müdahil davacılar adlarına tesciline, dava konusu taşınmazlardan 143 ada 3 parselin dava tarihinden önce (27/06/2003 tarihinde) Toplu Konut İdaresi Başkanlığına (TOKİ)'ye devredildiği, TOKİ'nin 3. kişi konumunda olduğu gerekçesi ile anılan taşınmaz yönünden davanın reddine, bir kısım müdahiller yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalılar ... ile ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 17.12.2018 tarih, 2016/170 Esas, 2018/15628 Karar sayılı kararı ile; dava tarihi itibariyle dava konusu edilen taşınmazlarda davalı ...’ın kayıt maliki olmadığı ve devredilen taşınmazlar yönünden bedel istenmediği, mirasbırakanın gerçek irade ve amacı, bir başka ifade ile temliklerin mal kaçırma amacı ile yapılıp yapılmadığının açıkla kavuşturulmadığı, davalı ...’ın taşınmazı davalı ...’dan temlik alan 3. kişi olup TMK’nın 1023. maddesi uyarınca iyi niyetli olup olmadığı hususunun da yeterince araştırılmadığı, öncelikle dava tarihi itibari ile kayıt maliki olmayan davalı ... hakkındaki davanın reddedilmesi, daha önce dinlenen tanıklar yeniden dinlenerek yukarıdaki ilkeler uyarınca mirasbırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, 3. kişi konumundaki ...’ın iyi niyetli olup olmadığının saptanması, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı gözetilerek dava konusu taşınmazlar için her bir davalıya temlik edilen taşınmazların ayrı ayrı değerleri hesap edilerek davacıların payı da gözetilmek suretiyle bulunacak miktar üzerinden vekalet ücreti, harç ve yargılama giderlerinin her bir davalıdan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi gerekirken hesaplanan miktardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacı tarafın verilen kesin süreye rağmen ...`in mirasçılık belgesine ilişkin dava açtığına dair belgeleri sunmadığı; bu işlem için herhangi bir müracaatlarının da olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar, dahili davacılar ve davacılar ..., ... ve ...’in bir kısım mirasçıları vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; 14.12.2021 tarihli duruşmada verilen ara kararının yerine getirildiğini, ...’in veraset ilamı için yetki verilmesinin talep edildiğini, bu talepleri için bir karar verilmediğini, ...’in davada taraf olmadığını, aşamada taleplerini davacıların miras payına hasrettiklerini, anılan mirasçının mirasçılık belgesinin davacı taraftan talep edilmesinin yasal olmadığını, yargılama aşamasında davacılar ..., ... ve ...’in öldüğünü ancak mirasçıları davaya dahil edilmeden hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davacılar ... ve ...’in bir kısım mirasçıları vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; 14.12.2021 tarihli duruşmada verilen ara kararın yerine getirildiğini, ...’in veraset ilamı için yetki verilmesinin talep edildiğini, bu talepleri için bir karar verilmediğini, ...’in davada taraf olmadığını, aşamada taleplerini davacıların miras payına hasrettiklerini, anılan mirasçının mirasçılık belgesinin davacı taraftan talep edilmesinin yasal olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davacı ... mirasçılarından ... temyiz dilekçesinde özetle; kararın yasal olmadığını belirterek bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedene dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Muris ...’in 25.09.1993 tarihinde öldüğü, geride davacılar ..., ..., ..., ... ve ..., dahili davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ile davalılar ..., ..., ... ve dava dışı mirasçılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in mirasçı olarak kaldığı, davalı ...’ın davalı ...’in eşi, davalı ...’ın mirasçı ...’in eşi, davalı ...’ın terekeye 3. kişi konumunda olduğu, davacılardan ...’ın 15.08.2016, ...’nın 16.06.2019 ve ...’nin 26.02.2022 tarihinde öldükleri anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, taraf teşkili kamu düzeni ile ilgili olup anılan hususun yargılamanın her aşamasında kendiliğinden ve öncelikle dikkate alınması gerektiği açıktır.

Diğer taraftan, miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada davacının ölümü hâlinde HMK’nın 55. maddesi gereğince Mahkemece, davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının tek bir mirasçısının bulunması hâlinde bu mirasçı, birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında HMK’nın 59. maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek mirasbırakanları tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıkları belirlenmelidir. Bu doğrultuda yapılacak tebligatlar sonrasında mirasçıların terekeyi kabul veya ret etmemiş olmaları hâlinde TMK’nın 606. maddesinde belirlenen üç aylık mirasın reddine dair süre beklenerek mirasçıların tamamının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Mahkemece, davayı takip için kayyım tayin edebilecektir. Ancak her hâlükarda davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.

Öte yandan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2. maddesinde ifade edildiği üzere “…Mahkeme, temyiz edenden 434. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü öngörülmüş olup bir davanın taraflarının o dava yönünden, Mahkemece hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan direnme ya da uyma kararının bulunması zorunludur.

Somut olaya gelince; 14.12.2021 tarihli duruşmada davacı vekiline ..., ... ve ...’ın veraset ilamının çıkartılması için dava açmak üzere yetki ve iki haftalık kesin süre verilmesine, dava açtığına dair belgeyi kesin süre içinde sunmaması halinde davanın usulden reddedileceğinin ihtarına şeklinde ara karar tesis edildiği, 27.12.2021 tarihinde davacılar vekilinin davacılar ... ve ...’nin veraset ilamını dosyaya sunduğu, dava dışı mirasçı ...’in veraset ilamı yönünden ise yetki verilmesi halinde sunulacağının bildirildiği, bir sonraki duruşmada verilen kesin süreye rağmen ...`in veraset ilamı için dava açıldığına dair belgenin sunulmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Ne var ki, karar başlığında davalı olarak gösterilen ...’e karşı husumet yöneltilerek açılmış bir dava bulunmadığı, anılan mirasçının usulünce açtığı bir dava da olmadığı ve eldeki davanın aşamada miras payına hasredildiği gözetildiğinde dava dışı mirasçı konumunda olan ...’in veraset ilamının süresinde sunulmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama aşamasında öldükleri anlaşılan davacılar ..., ... ve ...’in mirasçılarının tamamı davaya dahil edilmeden, bir başka ifade ile taraf teşkili sağlanmadan hüküm tesis edilmesi de doğru değildir.

Hâl böyle olunca; öncelikle davacılar ..., ... ve ...’in mirasçılarının davaya dahil edilmeleri, taraf teşkili sağlandıktan sonra 17.12.2018 tarihli bozma kararına uyulup uyulmayacağı takdir edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar, dahili davacılar ve bir kısım davacı mirasçılarının değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Ergani 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.